İktidarın ömrünü uzatma planı: “Yargı sopasını göster, muhalefeti parçala, dışarıdan meşruiyet iste, içerideki kavgayı gizle, gündemi değiştir…” Rejim oyun kurmakta ustalaşsa da tabanın başka bir hikâyesi var.
Mehmet Emin Kurnaz
Geniş kitlelerin sandık desteğini büyük oranda yitiren Saray yönetimi ömrünü uzatmak adına tüm tuşlara bastı. “Milli irade” söylemini çoktan terk eden iktidar, ihtiyaç duyduğunda yargı sopası gerektiğinde ayak oyunlarıyla siyaseti konsolide etmeye çalışıyor. Kimi zaman barış ve demokrasi söylemiyle bahar havası estirilirken yargı sopası aynı anda muhaliflerin kafasına inebiliyor. Birbiriyle çelişkili görünse de tüm hamlelerin tek nedeni bir kez daha iktidarda kalmak. Kendisine karşı tabanda gelişen toplumsal direnci “siyaset” çekiciyle parçalara ayırmak. Bu hedef doğrultusunda geçen yıldan bu yana öne sürülen kartları ve önümüzdeki dönemin muhtemel manevralarını masaya yatıralım.
• MUHALEFETİ PARÇALA
Rejim ortakları için en kritik meselelerin başında muhalefeti parçalara ayırmak geliyor. 2017 Başkanlık Referandumundan bu yana muhalefet cephesinin -resmi ittifaklar yapsa da yapmasa da- tabandaki bütünlüğü kritikti. Referandumda “hayır” cephesinin birleştirici etkisi daha sonra 2019 İstanbul seçimlerine, ardından da 31 Mart yerel seçimlerine yansıdı. Ortadoğu’nun ABD ve Trump eliyle yeniden dizayn edilmesiyle birlikte içeride ortaya atılan yeni “çözüm” süreci muhalefeti parçalamanın anahtarı oldu. Gelinen noktada muhalefet rejim karşıtlığı yerine süreci destekleyenler ve karşısında olanlar ikilemine hapsediliyor. CHP de Kürt hareketi ile sürece sert muhalefet eden milliyetçi cenah arasında sıkıştırılmak isteniyor.
• DIŞARIDAN MEŞRUİYET AL
Gerek Ortadoğu’nun yeniden dizaynında üstlenilen roller gerekse Erdoğan’ın Beyaz Saray’da Trump ile verdiği pozlar ile birtakım imtiyazlar bugüne dek söylediğimiz hemen her şeyin sağlaması oldu. Trump, Erdoğan’dan övgüyle bahsederken ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Barrack çoktan “İstedikleri meşruiyeti onlara veriyoruz” demişti. İçeride üretilemeyen rıza, küresel güçlerden sağlanmak isteniyor.
• BATI İLE İLİŞKİLERİ İLERLET
Kuzey Kıbrıs seçimlerinde ortağı Bahçeli’nin aksine yeni Cumhurbaşkanı’nı tebrik eden Erdoğan’ın daha uzlaşmacı bir yönetimi, batıyla ilişkileri ilerletme arayışının fırsatı olarak görmüş olabileceği değerlendirilmişti. Öte yandan Almanya Başbakanı Merz’in, Erdoğan’ın daveti üzerine bugünkü Türkiye ziyaretinde görüşmenin gündemlerinden birinin Eurofighter savaş uçakları olduğu belirtiliyor. Geçtiğimiz günlerde Ankara’ya gelen İngiltere Başbakanı’yla da 20 Eurofighter alınması konusunda anlaşma imzalanmıştı. Bu anlaşmalarda batıyla karşılıklı bir çıkar ilişkisi hedefleniyor.
• SAĞ MUHALEFETİ YANINA ÇEK
1 Ekim’deki Meclis açılışının akşamında düzenlenen resepsiyonda Erdoğan ile bazı muhalefet partilerinin verdiği görüntü yoğun tepkilere neden oldu. Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ın kendilerine yönelik tepkilerin ardından günlerce CHP’yi suçlama yarışına girmesi ise dikkat çekti. Babacan ve Davutoğlu özellikle son 1 aydaki hemen hemen tüm açıklamalarında muhalefeti hedef aldı. Her iki genel başkan AKP tabanına oynarken, Erdoğan da bir kez daha aday olabilmek için ihtiyaç duyduğu 360 milletvekiline ulaşma konusunda Babacan ve Davutoğlu’na da ihtiyaç duyacaktır.
• YARGI SOPASINI GÖSTER
Casusluk davası ile İmamoğlu ve Merdan Yanardağ’ın tutuklanması, TELE 1’e kayyum atanması, Bayrampaşa Belediyesi’nin AKP yönetimine geçmesi son günlerin en kritik gündemleri oldu. 19 Mart’tan bu yana aralıksız süren baskı politikasının vites düşürülmeden devam edeceği, CHP’nin sürekli savunma pozisyonunda bırakılmak istendiği görülüyor. Hacettepe öğrencilerinin karşısına çıkarılan yüzleri maskeli, elleri palalı çetelerin de üniversitelerden yükselebilecek örgütlü tepkilere ve toplumsal muhalefete karşı bir gözdağı çabası olduğu unutulmamalı. 19 Mart direnişine yolan açan kapının anahtarı ilk gün polis barikatını aşan İstanbul Üniversite öğrencileri olmuştu.
• İÇERİDEKİ KAVGAYI GİZLE
Uzunca süredir iktidar bloku ve öne çıkan aktörler arasında medyaya da yansıyan gerilimler tartışıldı. Rant ve devletin çeşitli alanlarındaki nüfuz mücadelesiyle sınırlı olmayan bu gerilimlerin en dikkat çeken noktası Erdoğan sonrasına hazırlık tartışmasıydı. Hakan Fidan’dan Erdoğan’ın oğlu Bilal’e, damatlardan İbrahim Kalın’a dek pek çok isim gündeme geldi. Hakan Fidan’ın Kaan savaş uçaklarına ilişkin açıklamaları, CNN muhabirinin Beyaz Saray’da kameralara yansıyan konuşmaları gibi pek çok nokta bu kavganın bir çeşit izdüşümü. Son olarak AKP’nin İstanbul teşkilatında peş peşe yaşanan istifalar ve görevden alma iddiaları yeni bir krizi beraberinde getirdi. Küçükçekmece ve Bağcılar ilçe başkanları görevlerinden ayrıldıklarını açıklarken, iktidara yakın kaynaklar bu iki ismin yanı sıra Büyükçekmece ilçe başkanının da AKP İl Başkanı Abdullah Özdemir tarafından görevden alındığını öne sürdü. Bu gelişmelere Bahçeli ile yaşanan gerilimler de eklenebilir. Tüm bunlara rağmen iktidar blokunun önceliği rejimin bekasını korumak. Erdoğan, işi zor da olsa içerideki kavgayı gizleyerek bütünlüklü bir yapı görüntüsünü ısrarla korumak isteyecektir.
• GÜNDEMİ KENDİN BELİRLE
Şüphesiz iktidarın en usta olduğu konulardan biri de yukarıdaki hamleleri hep muhalefetin savunma alanına taşıyabilme kabiliyeti. İktidar derinleşen yoksulluktan asgari ücret görüşmelerine, işsizlik rakamlarından enflasyona dek yurttaşın en yakıcı sorunlarını görünmez kılmayı başarıyor. Siyaset, iktidarın en avantajlı olduğu “kimlik” meselesine sıkıştırdı. Muhalefeti sürekli savunmada tutmak isteyen iktidar, vatandaşın asıl gündeminin konuşulmasını istemiyor.
Son olarak Saray yönetimi oyun kurmakta ustalaşmış olsa da tabandan yükselen sesler başka bir hikaye anlatıyor. İktidar hangi hamleyi öne sürerse sürsün, halk rejimle uzlaşmaya yanaşanı anında terk ediyor. Yakın geçmiş Akşener’den Kılıçdaroğlu’na dek siyasi ömrünü tüketen pek çok isimle dolu. Tüm muhalefet güçlerinin tabandaki rejim karşıtlığını görerek pozisyon alması en kritik meseledir.





