AKP’nin muhafaza ormanlarını talana açacak planına BirGün ulaştı. Henüz taslak olan yönetmelik değişikliğiyle ormanlarda siyanür kullanılabilecek. Maden lobisi için hazırlanan değişiklik gerçekleşirse zeytinliklerin ve milli parkların ardından muhafaza ormanlarındaki koruma statüleri de kalkacak.
Gökay BAŞCAN
Zeytinliklerin taşınması, işgal yasası, Milli Parklar değişikliği, 2B Yasası, Ek 16. Madde’yle yağma ve talan hız kazanırken şimdi de muhafaza ormanlarında maden faaliyetlerine açılmak isteniyor.
BirGün’ün ulaştığı taslağa göre, Muhafaza Ormanları’nda yönetmelik değişikliğine gidiliyor. Böylece sit alanlarının, bir imzayla vasfını yitiren ormanların ve milli parkların ardından, muhafaza ormanları da maden şirketlerinin kullanımına açılıyor.
Türkiye’de toplam 23 milyon hektarlık orman alanının yaklaşık 248 bin hektarı muhafaza ormanı statüsünde bulunuyor.
18 maddeden oluşan “Muhafaza Ormanlarının Ayrılması ve İdaresi Hakkında Yönetmelik Taslağı”na göre artık muhafaza ormanlarında, başta madencilik olmak üzere çeşitli faaliyetlerin yapılabilmesinin önü açılacak.
Taslağın “Kısıtlamalar, İstisnalar, Cezalar ve Muhafaza Ormanı Statüsünün Kaldırılması” başlıklı 5. bölümünde yer alan 12. maddeye göre, Maden Kanunu’nun I. ve II. grup madenlerine izin verilmezken, II (b), III, IV ve V. grup madenlere ilişkin izinler “Genel Müdürlükçe değerlendirilir.”
Yani bu değişiklikle birlikte, taş ve çakıl ocağı gibi faaliyetler yasak kalsa da başta altın olmak üzere tüm metalik madenler, ayrıca taş kömürü, linyit, petrol ve doğalgaz projeleri için izin verilebilecek.
AKP eliyle orman koruma statülerinin bir bir ortadan kaldırılması, ülkenin bir avuç maden şirketi lobisi tarafından yönetildiğini gözler önüne serdi.
KANUNUN İÇİ BOŞALDI
6831 sayılı Orman Kanunu, 1956 yılında Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Ülkenin ormanlarını korumak, geliştirmek ve sürdürülebilir biçimde işletmek amacıyla hazırlanan kanun, AKP döneminde içi büyük ölçüde boşaltıldı.
Artık ormanlar, tek adamın bir imzasıyla vasfını yitirebilen ve binlerce hektarı şirketlere devredilebilen alanlara dönüştü.
DÖNÜM NOKTASI EK16
2018’de çıkarılan ve Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle eleştirilen 6831 Sayılı Orman Kanunu’nun Ek 16. Maddesi, ormanlar üzerindeki yıkımı artıran bir milat olarak görülüyor.
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tek bir imzasıyla, orman vasfını yitirip sıradan bir araziye dönüşen alanlar bir bir yok ediliyor.
Resmî Gazete’de hemen her hafta, “Bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında yarar görülmediği” gerekçesiyle yeni alanların orman vasfı kaldırılıyor. 2022’de yürürlüğe giren Orman Parkları Yönetmeliği de benzer bir talanın önünü açtı. Bu yönetmelikle orman parkları, kapalı teklif usulüyle 20 yıla kadar kiralanabiliyor.
Yaşam savunucuları, akademisyenler ve uzmanlar tarafından “işgal yasası” olarak tanımlanan, temmuz ayında yasalaşan Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, ülke topraklarının işgalinin başlangıcı olarak görülüyor.
Zeytinliklerin taşınmasının ve talan edilmesinin önünü açan yasa, ormanlardaki yapılaşma baskısını da artırdı.
Yeşil alanları koruyan tüm yasal düzenlemeleri ortadan kaldıran bu adımla birlikte talanın önü tamamen açılmış oldu.
Yasanın ardından ulusal ve uluslararası maden şirketlerinin ülkenin dört bir yanındaki faaliyetleri hız kazandı.
MİLLİ PARKLAR VE DİĞER KORUMA ALANLARI
Ormanların ve zeytinlik alanların ardından, koruma statüsü yüksek tüm yeşil alanlar da hedef haline geldi.
AKP iktidarı, Milli Parklar’ı da unutmadı. 15 gün önce TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu’nda kabul edilen “Milli Parklar Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Teklifi”, milli park ve tabiat parklarının turizm, konaklama ve altyapı yatırımlarına açılmasını öngörüyor.
Yakında Meclis Genel Kurulu’na gelmesi beklenen teklif, milli parklardaki yağma ve talanı daha da hızlandıracak. Sit alanları, zeytinlikler, korunması gereken doğal alanlar, orman parkları, milli parklar ve şimdi de muhafaza ormanları AKP eliyle yandaş sermayeye peşkeş çekiliyor.
MUHAFAZA ORMANI NEDİR?
6831 sayılı Orman Kanunu’nun 23–24. maddelerine göre, muhafaza ormanları; erozyon, çığ, sel, taşkın ve heyelan gibi tehlikeleri önlemek; su kaynaklarını, toprağı ve yaban hayatını korumak amacıyla ayrılan, üretimden çok koruma işlevi öncelikli ormanlardır.
Ayrılma ve işletme esasları, “Muhafaza Ormanlarının Ayrılması ve İdaresi Hakkında Yönetmelik”te düzenleniyor.
2020 yılında yayımlanan resmî istatistiklere göre, Türkiye genelinde 54 ayrı bölgede toplam yaklaşık 247 bin 707 hektar büyüklüğünde muhafaza ormanı bulunuyor.
∗∗∗
PARASINI VEREN GERİDE ÇÖL BIRAKABİLİR
Geçen temmuz ayında tüm itirazlara rağmen kabul edilen ve kamuoyunda işgal yasası olarak bilinen maden yasasının değişikliğinin ardından yeni bir düzenleme daha getirildi. Resmi Gazete’de dün yayımlanan maden yönetmeliğindeki değişiklikle birlikte, çevreyle uyum planını kaldırıldı, ‘rehabilitasyon bedeli’ uygulamasına geçildi. Böylece madencilik faaliyetinin ardından bölgeyi rehabilite etmek zorunda olan şirket artık ‘rehabilitasyon bedeli’ ödeyecek. Yani parası veren arkasında büyük bir çöl bırakabilecek.
AKP eliyle her yıl binlerce hektar yok ediliyor. Son 10 yılda enerji, maden gibi birçok ormancılık dışı faaliyete açılan ormanlık alan 375 bin 861 hektar. Bu büyüklük Kocaeli ilinin yüzölçümüyle aynı.
• 2014: 40868
• 2015: 46855
• 2016: 42393
• 2017: 56929
• 2018: 25192
• 2019: 24234
• 2020: 48524
• 2021: 34449
• 2022: 21553
• 2023: 17773
• 2024: 23053




