Gölgede kalan hayatların ölüleri de gölgede kalıyor. Ve nitekim kar, üşüyen bir halka hiçbir zaman mutluluk vermiyor!
Van depreminin ardından üç ayı aşkın bir süre geçti. Umutlar ve hayaller de moloz parçalarıymış gibi yıkılan binaların enkazında yok oldu. Ummadığınız bir vakit, hiç hesapsız yaşanan bu deprem sadece yüzlerce insanın ölümüne neden olmadı aynı zamanda Türkiye’nin olası bir deprem karşısında ne kadar savunmasız, örgütsüz ve hazırlıksız olduğunu gözler önüne serdi.
Depremin ardından sanki tek yürek olmuşçasına toplanan yardımlar, Van’ın afet bölgesi ilan edilmemesi yüzünden kasalarda kaldı ve bu paranın sorgulanmaması için bir nefret söylemi başlatıldı. Bu noktada Habertürk Spikeri Duygu Canbaş’ın canlı yayında yaptığı gaf, bir toplumun sosyo-psikolojik hafızasını da gözler önüne sermeye aday niteliğindeydi. Duygu Canbaş’ın “her ne kadarda bu kötü haber Türkiye’nin doğusundan Van’dan gelse de hepimizi üzdü” şeklindeki konuşması, ötekileştirilen bir halkın bilinçaltındaki yansımasıydı. Duygu Canbaş’ı Müge Anlı gibi sunucular ve kamuoyuna malolmuş insanlar izledi. Hal böyle olunca da “zaten hepsi kürt”, “örgüte yardım ediyorlardı” gibi birçok cümle verilen haksız ve yersiz tepkinin meşrulaştırılmasına hizmet etmek için kullanıldı. Van’daki depremi “ilahi adalet” olarak değerlendirenler, 5 Aralık 2011’de Ege denizinde meydana gelen ve İzmir’i de etkileyen 5.1lik depremi ise İzmir’in “gâvur” olmasıyla ilişkilendirdiler.
Bu söylemler altında aradan aylar geçti. Günler öncesinden medya kuruluşları aracılığıyla bu kışın ne kadar çetrefilli geçeceği konusunda yayınlar yapıldı. Fakat Van’daki depremzedeler için kayda değer herhangi bir önlem alınmadı. Hal böyle olunca da Türkiye’nin batısı için bir hayli romantik yağan kar, doğusunda aynı etkiyi uyandırmadı. Büyük bir eziyete neden olarak onlarca insanın zaten altüst olmuş yaşamını daha fazla çekilmez bir hale getirdi. Çamurlaşan yollarda sadece ulaşım değil iletişim de bir hayli zor sağlandı. Soğuk, depremzedelerin hayatını ve planlarını birçok yönden olumsuz etkiledi.
Van depreminin ardından bazı kampanyalar düzenlenmeye başladı.* İstanbul, İzmir, Çanakkale, Tokat, Iğdır, Siirt ve Diyarbakır gibi illerde tek tek yardım kampanyası düzenlendi. Fakat yardımların dağıtımı konusundaki organizasyon eksikliği, yardımların tüm depremzedelere ulaştırılmasını engelledi. Buna rağmen, yapılan yardımlar mevcut durumu düzeltmeye yetmediyse de kısa süreliğine iyileştirdi. Kalıcı bir çözüm bulunmaması hasebiyle de Van’da hava sıcaklığının -15lere düştüğü bu günlerde, ıstıcıya, battaniyeye, temiz iç çamaşırına, hijyen malzemelerine, bebek mamasına, giysi ve kuru gıdalara var olan ihtiyaç arttı.
Van’daki depremzedelerimizin barınma ihtiyacını karşılama konusunda ise iktidar, konteynır evlerin yapıldığından ve bunların ihtiyaç sahiplerine dağıtıldığından bahsetmektedir. Van genelinde 9 çadırkent* vardır ve bu çadır kentlerde toplam 721 çadır vardır. Verilen vaatlere göre ise bu şubat ayının sonuna kadar çadır kentlerin kaldırılması planlanmıştır. Konteynırda kalma hakkı olan depremzedeler konteynırlara yerleştirilirken, kendilerine konteynır ev çıkmayan ve daha önce kiracı oldukları için çadırları kuracakları bir evlerinin önü olmadığını söyleyen depremzedeler, mağduriyetlerinin giderilmesini istemektedir. Konteynır evlerin bu kadar önemli olmasındaki bir diğer faktör ise, depreme dayanıklı ev bulmanın zorluğu ve deprem öncesi 250-400 arası değişen ev kiralarının deprem sonrasında 700-800 tl’ye kadar çıkmasıdır. Sadece ev kiraları değil, esnaflar ekmek dâhil birçok temel gıdaya “kolay bulunamayışlarından” dolayı yüzde yüze varan zamlar yapmışlardır. Eskiden sokaklarda görmeye alışık olduğumuz İranlı turistler, yerle bir olan bir kentin cazibesini yitirmiş olacağını düşünmüş olacaklar ki ve devam eden artçılar vesilesiyle Van’ı ziyaret etmekten vazgeçmiş bu da oranın esnafına ekonomik anlamda daha çok zarar vermiştir. Bu durumun olumsuz etkilerini kırmak ve bunu ekonomik bir ranta çevirmek amaçlı oranın yerli haklıda var olan bu durumdan kendilerine göre bir kazanç sağlamaya çalışmaktadır. Bu da mal ve can kaybına neden olan depremin, bazıları tarafından fırsatlar silsilesine çevirmenin nasıl mümkün olduğunu göstermektedir.
Sadece yerli halkın bir kısmı değil, iktidar da depremi oy toplamak için bir fırsatlar havuzuna dönüştürmeye çalışmaktadır. Siyasi bir ranta ve insanların duygularının sömürülerek ekonomik kazanca dönüştürülmeye çalışılan depremlerde unutulmaması gereken bireyin yaşam hakkının kutsallığıdır. Yaşam hakkı temel haklardan bir tanesidir ve insan haklarının temelidir. Müteahhit’in malzemeden çalarak inşaa ettiği binalar ve Deprem Yönetmeliği’ne uygun olmayan bu binalara onay veren kişiler, bireylerin yaşam hakkı için bir tehdit oluşturmaktadır. Bu noktada ise hukuki yaptırımların arttırarak uygulanması gerekmektedir. Fakat Türkiye’nin genç ve hareketli bir tektonik kuşak üzerinde yer aldığı ve buna uygun binaların yapılması gerektiğinin unutulması milli bir hastalıktır. Bu hastalığa en kısa zamanda bir çare bulunması gerekmektedir. Yapılan düzenlemeler göstermelik olmaktan ziyade fayda sağlayıcı olmalıdır.
Van, şu soğuk kış gününde kanayan bir yaradır yüreğimizde… Dilimize yansımayı unutmaya yüz tutmuş bir yara hem de. Dayarken sıcaklığa bedenlerimizi, üşüyen yürekleri unutmamızdır. Kayıtlara göre 636 insanın öldüğü, bin 650 kişinin ise yaralandığı anamızı, babamızı, kardeşimizi, akrabamızı veya arkadaşımızı kaybettiğimiz bir kenttir Van ya da Azrail’e çalım atanların yaşama tutunmak için öldürücü soğukla içli dışlı oldukları bir çadır.
Tuzumuz kuru deyip oturma zamanı değildir bu zaman. Hele mevsimi hiç değildir. Pablo Neruda’nın dediği gibi “yaşıyor olmak yalnızca nefes alıp vermekten çok daha büyük bir çabayı gerektirir.” Bu zorlu koşullar altında yaşamaya çalışan depremzedeleri sadece sözde değil fiiliyatta da unutmadığımızı göstermek ve unutanlara hatırlatmak en insanca çabamız olmalıdır. İktidar üzerinde oluşturacağımız toplumsal baskı iktidar sahiplerinin bu konuda daha duyarlı olmasını sağlayacak ve çalışmalarını hızlandıracaktır.
Roza Süleymanoğlu
12 şubat 2012
www.adilmedya.com





