İslam Dünyası’nın en büyük sorunu kendi Kutsal kitabını araştırıp anlayacak şekilde okumaması ve maalesef Kur’an’ı küçük ve yetersiz görmesidir. Evet bu söz insanlara ağır gelebilir ancak durum bundan ibarettir.
Kur’an’ı siz anlayamazsınız! Ayetleri Âlimler dışında kimse anlayamaz! Dini konular çok düşünülürse kafayı yersiniz! Dinini sorgularsan ateist olursun! Kur’an Mealinden bir şey anlaşılmaz anlamadan da olsa Arapça okuyun! Arapça okumak sevaptır! Kur’an içeriği önemli değil siz bizim dediğimizi uygulayın yeter! Mezhebe bağlı olunmalı, mezhepsiz olmaz! Melekler mezhebin nedir diye soracak! Şeyhi olmayanın şeyhi şeytan olur! Kur’an da eksik çoktur o nedenle başka dini kaynaklar vardır!
Bu gibi cümlelerle halk sistematik olarak Kur’an’dan uzaklaştırılmış, Dine birçok hüküm kaynağı eklenmiştir. Hâlbuki Kur’an’ın yeterli olduğuyla ilgili birçok ayet vardır. Sorgusuz sualsiz ‘’Allah Dostu’’ dedikleri kişilere (Sanki biz haşa Allah düşmanıyız da) inanıp onların dediklerine Kur’an gibi hatta Kur’an dan öte inanan insanlar için Araf 3 ‘’Rabbinizden size indirilene uyun; Allah’a daha yakındır diye evliyaya uymayın. Bilgilerinizi ne kadar az kullanıyorsunuz!’’ Yusuf 40 ‘’O’nunla aranıza koyarak kulluk ettiğiniz şeyler, sizin ve atalarınızın koyduğu isimlerden başkası değildir. Allah’ın onlar hakkında indirdiği bir yetki (sulta) yoktur. Hüküm, Allah’ın hükmüdür. O, kendinden başkasına kul olmamanızı emretmiştir. Dosdoğru din işte budur. Ancak, insanların çoğu bunu bilmezler.’’
Kur’an yetersizdir sadece Kur’an’la hiçbir şey yapılamaz diyenler için, Enam 38 ‘’Yeryüzündeki bütün canlılar, gökyüzünde iki kanadıyla uçan bütün kuşlar, tıpkı sizin gibi toplumlardır (ümmetlerdir). Bu Kitap’ta hiçbir şeyi eksik bırakmış değiliz. Sonra Rablerinin huzurunda bir araya getirileceklerdir.’’ Enam 114 (De ki) “Allah’tan başka bir hakem mi ararım?” Kitap’ı size açıklanmış olarak indiren O’dur. Kendilerine Kitap verdiklerimiz bilirler ki bu Kitap, Rabbin tarafından tümüyle gerçekleri gösterecek şekilde indirilmiştir. Sakın şüpheye kapılanlardan olma. İsra 89 ‘’Bu Kur’ân’da insanlara her örneği değişik şekillerde vermişizdir. Ama insanların çoğu, nankörlük dışında her şeye direnir’’ ayetleri örneklerdendir.
Kur’an çok zordur anlayamazsınız Kimse çözemez diyenler için Kamer 17 ‘’Yemin olsun ki, biz, Kur’an’ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var?!’’ Nahl 89 Her toplumun (ümmetin) içinden kendilerine karşı bir şahit çıkardığımız gün, seni de bunlara karşı şahit getiririz. Bu Kitabı, her şeyi açıklasın, doğru yolu göstersin, bir ikram ve İslam’a girenlere müjdeci olsun diye sana parça parça indirdik. Ayetleri örneklerden sadece biridir.
Peygamberin tek hüküm kaynağı Kur’an’a uyması gerektiği ve bu şekilde hükmetmesi gerektiği çeşitli ayetlerle ortaya konulmuştur. Nisa 105 de de ‘’Gerçekleri içeren bu kitabı sana biz indirdik ki insanlar arasında Allah’ın gösterdiği yöntemle hükmedesin. Sakın hainlerin savunucusu olma.’’ Maide 48 de de ‘’Gerçekleri içeren bu Kitabı sana, önceki Kitapları onaylayıcı ve koruyucu özellikte indirdik. O halde aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet. Sana gelen doğruları bırakıp onların arzularına uyma. Her birinize bir şeriat (kitap) ve bir yöntem (hikmet) verdik. Allah sizi tek bir toplum (tek bir nebînin ümmeti) yapmayı tercih etseydi yapardı. Oysa verdiği şeylerle sizi yıpratıcı bir imtihandan geçirmek için (böyle yaptı). Öyleyse (tartışma yerine) iyi işlerde yarışın. Tekrar hayata dönünce hep birlikte Allah’ın huzurunda toplanacaksınız. O, anlaşmazlığa düştüğünüz konuları size bildirecektir. ‘’ tek otoritenin ve hüküm verilmesi gereken tek kaynağın Kur’an olduğu net bir şekilde bellidir. Tüm ayetler evrenseldir ve hepimiz Kur’an’la hükmetmeliyiz.
Nice ayetler her zaman İslam Dünyası tarafından görünmezden gelinmiştir. Hud Suresi 12 ve 13 de vahyin tek kaynağı Kur’an olup benzeri hüküm koyan bir şeyi getirmeye kimseye gücünün yetmeyeceği “Ona bir hazine indirilseydi veya beraberinde bir melek gelseydi” demesinler diye sanki sana gelen vahiyden bir kısmını onlara okumayacak gibisin; bu da senin göğsünü daraltıyor. Hâlbuki sen yalnızca bir uyarıcısın. Her şeye vekil olan Allah’tır. Yoksa onun (Kur’an’ı), o uydurdu mu diyorlar? Onlara de ki “İddianızda samimi iseniz, Allah ile aranıza koyduklarınızdan çağırabileceğiniz herkesi çağırın da bunun dengi on sure uydurup getirin bakalım. Yunus 38 ‘’Yoksa onu o (Muhammed) uydurdu mu diyorlar? De ki “Allah ile aranıza koyduklarınızdan çağırabileceğiniz herkesi çağırın da onun dengi bir sure getirin. Samimiyseniz yaparsınız” ayetlerden net bir şekilde anlaşılmaktadır. Burada kasıt sadece insanların kendilerinin oluşturacağı kutsal kitaplar olarak anlaşılmamalı, Kur’an yetersizdir deyip Kur’an’ı geri plana atıp başka kaynakları din de haram helal ve şeriat koyucu hale getirmek de şirkin bir türüdür. Bu durum Furkan Suresi 30. Ayette ifşa edilmiştir. ‘’Resul de şöyle der: “Ey Rabbim, benim toplumum, bu Kur’an’ı terk edilmiş/dışlanmış halde tuttular.”
Hz. Muhammed, Hz. İsa’nın vahyettiklerinin çarpıtılarak, İsa Nebinin kendisinin ve annesinin tanrılaştırıldığını ayetlerce görmüş ve tabi ki aynı durumların İslam dinine ve kendisine de yapılacağının farkına varmıştır. Bu sebeple dini bir otorite olarak Kur’an dışı asla bir şey dememiştir. (Ancak zamanla putlaştırma durumu başka türlü yapılmış, Hz. Muhammed adına yazılan hadislerle peygambere ait olduğu iddia edilen sakallar ve hırkalar, camilerde müzelerde tapınma malzemesi haline getirilmiştir.)Burada getirilen en klasik eleştirilerden biri –Peki Muhammed hiç konuşmadı mı-? olmuştur. Nebi tabi ki normal hayatını da devam ettirmiş, konuşmuş ve kararlar almıştır. Ancak bunlar tamamen kişisel görüşler olup dini bir hüküm etkisi olmamıştır. Hz. Muhammed, Allah’ın Elçisi olarak tabi ki çok önemli bir yerdedir. Ancak onu övmek için gizli bir şirke düşmek durumu Kur’an’da da bahsedilmiş, onun insan olduğu ayetlerde defalarca vurgulanmıştır. Kehf 110 ‘’De ki: “Ben de sizin gibi bir insanım; Tanrınızın bir tek Tanrı olduğu bana vahyolunuyor. Kim Rabbine kavuşmayı arzu ediyorsa iyi iş yapsın ve Rabbine (yaptığı) ibadete hiç kimseyi ortak etmesin’’ Furkan 7 -8 de Şunu da dediler: “ Bu nasıl elçi? Yiyor, içiyor, çarşıda pazarda dolaşıyor. Ona bir melek indirilseydi de uyarıcılık işinde ona eşlik etseydi olmaz mıydı? Ya da ona bir hazine indirilseydi yahut yiyeceğini sağlayacağı bir bahçesi olsaydı ya?” O zalimler şunu da dediler: “Sizin yaptığınız sadece, büyüye kapılmış bir kişinin peşinden gitmektir.”
Yöneltilen sorulardan biri de -Peygamber Sadece Allah’ın Postacısı mı? kendisi dine bir şey eklemedi mi ? – olmuştur. Burada ki tavır dehşet vericidir. Yüce Allah’ın kendisi için Nebi -Resul seçtiği ve şereflendirdiği bir mertebe, insanlar için postacı gibi görülüp küçük düşürücü sözler sarf edilmiştir. Yüce Allah’ın kutsal kitabını insanlara tebliğ etmek için Muhammed Peygamberi görevlendirdiği o şerefli makam insanlarca ‘’Peygamber neden kendi de hüküm koymamış’’ diye postacı makamı olarak görülüp önemsenmemiştir.
Kur’an’dan istedikleri gibi hüküm bulamayınca müşriklerin Peygambere takındığı tavır şu ayetteki gibidir. Yunus 15 ‘’Onlara, birbirini açıklayan âyetlerimiz okununca, bizimle karşılaşmayı beklemeyenler derler ki “Bize başka bir Kur’an(ayetler kümesi) getir, ya da onu değiştir.” De ki “Onu kendiliğimden değiştirmeye yetkim yoktur. Ben sadece bana yapılan vahye uyarım. Eğer Rabbime karşı gelirsem büyük bir günün azabından korkarım’’ Araf 203’’Onlara bir âyet getirmediğin zaman “Derleseydin ya?” derler. De ki “Ben Rabbim tarafından bana vahyedilene uyarım. Bunlar, Rabbinizden size gelen ayetlerdir. Bir de inanıp güvenen bir topluluk için yol gösterici ve bir ikramdır.” Burada da açık şekilde belli ki Hz. Muhammed’in Kur’an ayetlerini tebliğ etmesi dışında hiçbir konuşmasında vahiy yoktur. Peygamber kendisi hüküm koyup dine eklese vahiy dışında bir şey diyemeyeceğini söylemezdi. Bu ayetlerde vahyedilmezdi.
Hüküm koyma yetkisi yalnız Yüce Allah’ındır. Enam 57 De ki: “Ben Rabbimden gelen bir beyyine üzerindeyim. Ama siz onu yalanladınız. Acele istediğiniz şey benim yanımda değil. Hüküm yalnız ve yalnız Allah’ındır. Hakkı O anlatır. Ayırt edip çözüm getirenlerin en hayırlısı O’dur.” Yine Yusuf 67 de Yakup Peygamberin oğullarına söylediği bu söz ibret vericidir. Yakub şunu da söyledi: “Oğullarım, bir tek kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin. Gerçi ben, Allah’ın takdir ettiği bir şeyi sizden savamam, hüküm yalnız Allah’ındır. Yalnız O’na dayandım ben, yalnız O’na güvenip dayansın tevekkül sahipleri.” Yine Necm 1-2-3 ve 4 de ‘’Yemin olsun inip çıktığı zaman yıldıza/fışkırıp çıktığı zaman çimene/süzülüp aktığı zaman Ülker Yıldızı’na/aşağı indiği zaman o parçalar halinde ağır ağır gelene, Ki arkadaşınız ne saptı ne de azdı. O sözleri kendi arzusuna göre söylemiyor. İndirilmiş bir vahiyden başkası değildir o.’’ Enam 114 de ‘’(De ki) “Allah’tan başka bir hakem mi ararım?” Kitap’ı size açıklanmış olarak indiren O’dur. Kendilerine Kitap verdiklerimiz bilirler ki bu Kitap, Rabbin tarafından tümüyle gerçekleri gösterecek şekilde indirilmiştir. Sakın şüpheye kapılanlardan olma.’’ açık bir şekilde vahyedilmiştir.
Helal ve Haram koyma mevzusunda da tek otorite Kur’an’dır. Peygamber adına isnat edilen helal ve haramlar, Hadisin Kur’an’ı neshetmesi görüşleri de dehşet vericidir. Oysa ki Hz. Muhammed in helal haram koyma gibi bir yetkisinin asla olamayacağı Kur’an’da çok net bellidir. Tahrim 1 ‘’Ey Nebi! Allah’ın özel olarak sana helal kıldığını, neden kendine haram kılıyorsun? Eşlerinin gönlünü etmeye çalışıyorsun. Neyse ki Allah bağışlar, ikramı boldur.! Bu ayetten hareketle Hz.Muhammed’in günlük ve ailevi kişisel olayda bile helal olan bir şeyi kendi kendisine haram yapması izin verilmemiştir. Tüm bunları görmeyip de Peygamberin Kur’an dışı vahiy alıp dine hüküm ekleme yetkisi olduğuna inanmak acı vericidir. Bu ayetteki asıl mesaj budur. Buna karşıt olarak gösterilen Araf 157 de Onlar bu elçiye, bu ümmi nebiye uyan kimselerdir. Onu (Nebinin adını) yanlarındaki Tevrat’ta ve İncil’de yazılı bulurlar. O, onlara marufa uygun olanı emreder ve münkeri yasaklar. Temiz şeyleri helal, pis şeyleri haram kılar. Isr’larını, üzerlerindeki ağır yükleri kaldırıp atar. Kim ona inanır, onu destekler, ona yardım eder ve onunla birlikte indirilen nûra (Kitaba) uyarsa, işte onlar umduklarına kavuşacak olanlardır.” vahyedilmiş olan helal haram kılma yetkisi, tebliğ dışında bir söz söylemesi yukarıda belirttiğimiz ayetlerde ki gibi imkansız olan Hz.Muhammed’in Resullullah sıfatıyla Yüce Allah‘ın Kur’an ayetleri dışında bir şey diyemeyeceği ona Kur’an dışı bir şey vahyedilmeyeceği gerçeği ışığında düşünülmelidir. Resul asla bir ekleme veyahut çıkarma yapamaz. Kur’an’ı Cebrail den kendisine vahyedildiği gibi aynen aktarır. Aksi takdir de oluşacak durum Hakka Suresi 44-45 46 da da vahyedildiği gibidir. ‘’Muhammed, Bize karşı bir takım sözler uydursaydı, onu kıskıvrak yakalar, şah damarını koparırdık. İçinizden hiç biri de bunun önüne geçemezdi. Kur’an, Allah’tan çekinerek kendini koruyanların, akıllarından çıkarmayacakları bir bilgidir.’’
Bu tarz konuşmalardan, tartışmalardan sonra denilen şey; –Siz Hz.Muhammed’i önemsiz görüyorsunuz olmuştur. Halbuki Muhammed Peygamberi gerçek bir şekilde olması gerektiği gibi kabul edemeyen, onun Resul ve Nebi olmasını yeterli görmeyip dinde ona da hüküm verme yetkisini kendi kafalarınca Kur’an’dan 200 sene sonra yazılan yazılarla veren kişiler asıl onlar Hz. Muhammed e önem vermeyen kişilerdir.
devam edecek…