MARTİN LUTHER VE REFORM, THOMAS MÜNTZEL VE KÖYLÜ SAVAŞLARI
Hak arama mücadelesi Batı kanadında özellikle 13.yy. ile giderek artan ayaklanmalarla başlamış, 16. yy. da ise Reform hareketiyle zirveye ulaşmıştır. Reform; 16. yüzyılda Avrupa’da ortaya çıkan ve yeni Hıristiyanlık anlayışını savunan akımların genel adıdır. Bu hareket Katolik kilisesinin aşırı zenginleşmesi ve yozlaşmasına karşı gelişmiş ve Hristiyanlığın en büyük 3 mezhebinden Protestanlığın oluşmasını sağlamıştır. İlk kez Almanya’da ortaya çıkan Reform hareketleri sonrasında ise Fransa, İngiltere ve diğer Avrupa ülkelerinde etkili olmuştur. Bu hareketin öncüsü Martin Luther’dir.
Martin Luther, Alman bir Hristiyan ve teologdu. Yıllar geçtikçe ‘‘Kilise’’nin öğretilerine giderek daha büyük şüpheyle yaklaşmaya başladı. Kendisine şu soruları soruyordu. ‘’Neden insanlar parayla günahlarından arınabiliyorlardı?’’ ‘’Kilise nasıl Cennetten bir yer vaat ediyordu?’’ ‘’Neden Papa’nın sözü İncil’den önce geliyordu?’’ Tüm bunlardan sonra 1517 yılında teoloji profesörlüğü yaptığı dönemde kiliseyi eleştiren ‘95 Tez’ini yayınladı. Martin Luther’in 95 Tez’in maddelerini Wittenberg kasabasındaki kilisenin kapısına astı. Bu tezde Papa ve kilisenin yetkileri sorgulanıyordu. Bunun üzerine Aforoz edilen Luther baskılara boyun eğmedi. O sıralarda matbaa icadıyla birlikte çok okunan bir yazar konumunda olan Luther, Wartburg Kalesi’ne sığındı ve Yeni Ahit’i Almanca’ya çevirdi. Halk ve pek çok prenslik onun öğretilerini kabul etti. Öncüsü olduğu ‘Reformasyon’ hareketi kilisenin yenilenmesini amaçlıyordu. -Neredeyse Avrupa’nın tamamını etkisi altına alan bu hareket sonunda Batı Hıristiyanlığının Protestan ve Katolik mezhepleri olarak ayrışmasıyla sonuçlandı. Bütün Protestan akımlarının ortak paydası o dönemde Papalık Kilisesi olarak adlandırılan geleneğin reddi, İncil’in merkezi referans olması ve “Rahmaniyet Öğretisi”ydi. Bu öğretiye göre insanların kurtuluşu sevaplarıyla değil yalnızca Tanrı’nın lütfuyla gerçekleşebilirdi. Martin Luther’in tezlerinin en önemli yönü kilisenin günahların affı ticaretine yönelik eleştirilerdi. Luther inananların para karşılığı Endüljans Belgesi alarak günahlarından kurtulmak yerine günahlarından arınmak için samimi bir pişmanlık göstermesi gerektiğini savunuyordu. İlerleyen aşamalarda eski Kilise ve yenilikçiler arasındaki farklar giderek keskinleşti ve reform hareketini oluşturan çeşitli mezhepler Katolik Kilisesi’nden tamamen ayrıldı.
O zamanlar Almanya, diğer Avrupa ülkelerine nazaran daha sefil bir durumdaydı. Diğer Avrupa merkezlerinden farklı olarak arazi şartlarının elverişsizliği ve diğer Avrupa ülkelerinde görülmemiş şekilde katı bir feodalizm sebebiyle kötü bir yönetim altındaydı ve çeşitli ticaret yollarından da yoksundu. Bu sebeple Almanya’da sosyal yaşam, Avrupa’nın diğer bölgelerine göre daha az gelişmişti. Feodal beylerin sayısının diğer Avrupalı devletlerden çok daha fazla
olması, beyler arasındaki çatışmaları arttırmakta, bu da vergilerin arttırılmasına yol açmaktaydı. Böylelikle Feodal beyler, yoksul köylülerin hem onları savaştırmak hem de savaşı finanse edebilmek için onlara ağır vergiler yüklemek suretiyle, insan gücünü ve gelirini sömürmekteydi. Bu sebeple Alman köylüleri bu çağda sürekli olarak yerel ayaklanmalar yaptılar. Üstelik bu ayaklanmalar, ekonomik kaygıların yanında dini kaygılar da güden reformcu ayaklanmalardı. Almanya da Thomas Müntzel adında devrimci bir reformist daha vardı. Martin Luther’in reformundan etkilenen Müntzel, Martin Luther ile beraber köylü ve alt sınıf haklarının savunucusu oldu. Bu iki reformcu papaza göre köylüler olmadığı takdirde, soyluları soylu yapan maddiyat ve maneviyatın hiçbir anlamı kalmıyordu. Dolayısıyla ortadaki sınıf ayrımı kalkmalı, köylülerle soylular eşit haklara sahip olmalıydı.
Luther ve Müntzer’in Fikir Ayrılığı ve Köylü Savaşları
Luther, Roma kilisesinin lüksüne ve dayatmalarına karşı çıkarken, feodal beylerin koruması altına girdikten sonra aristokrasinin lüks yaşamına müdahale etmekte zorlanmış, Müntzer ise alt sınıf olan yoksul köylülerin yanında durmuş, gücünü alt sınıfa dayandırmıştı. Ayrıca dinsel yönden de aralarında ayrışmalar oluşmuştu. Luther’e göre dinin tek dayanağı İncil’di. Ancak Müntzer’e göre “gerçek yaşayan vahiy”, her zaman insanda bulunan akıldı. Tanrı’nın gerçek temsilcisinin halk olduğunu savunan Müntzer, radikal söylemleriyle giderek devrimci bir çizgiye kaymaktaydı ve bir süre sonra öyle vaazlar verdi ki takipçileri, “Tanrıtanımaz” bir tutum içerisine büründü. “Müntzer’e göre, Tanrı krallığı, orada artık hiçbir sınıf ayrılığı, hiçbir özel mülk, toplum üyelerine karşı çıkan hiçbir yabancı, devlet iktidarının bulunmadığı toplumdan başka bir şey değildi’’ Kısa süre sonra Müntzer daha sert söylemlerle direkt olarak Luther ve fikirlerine karşı çıktı. Müntzer burada Anabaptistler’den etkilenmiştir. Anabaptistler; anlam olarak ‘’yeniden vaftizciler’’ demektir. Temel özellikleri Katoliklerin bebek vaftizlerine bebeklerin daha aklı olmadığı için karşı çıkmaları ve iman yerine aklı koymalarıydı. Luther ise başlarda Papa’nın gölgesindeki Katolik Prensler ve İncil karşıtı Müntzel taraftarları arasında arabuluculuk yapmak istemişse de sonradan Prensleri tutmuştur.
1524 yılındaki Köylü Savaşı geniş bir katılımla oldu. Bu ayaklanmalar bir merkez tarafından koordine edilen ayaklanmalar değildi. Bölgesel ayaklanmalardı. Çeşitli isyan bölgelerinde toplam 300.000 yoksul köylü bu ayaklanmalara katılmıştı.1525 yılının mart ayında savaş devam ederken isyancılar tarafından “12 Makale” yayınlanmıştır. Bu yayınlarında istedikleri şeyler genel olarak özetlenirse serfliğin kaldırılması, belirli vergilerin kaldırılması ve kendi papazlarını seçme özgürlüğü tanınması olmuştur. Köylülere karşı ise Suabiyan Birliği Ordusu görevlendirildi. Suabiyan Birliği Ordusu, İmparatorluk tarafından desteklenen meşru bir ordu olduğu için zengin ve iyi donanımlı bir orduydu. İsyan, Almanya’nın dağınık bölgelerinde yapılan muharebe ve kuşatmalarla devam etti. Savaşın neticesinde ise iyi donanımlı Suabiyan Birliği isyanı bastırdı. İsyan tamamen bastırıldığında ise 100.000 yoksul köylü öldürülmüştü.
LATİN AMERİKA VE KURTULUŞ TEOLOJİSİ
Kurtuluş Teolojisi, Latin Amerika kıtasında 1960’lı yıllarda ortaya çıkan bir halk hareketidir. Bu teoloji sosyoekonomik olarak güçsüz olan fakir halkın haklarını savunmak için ortaya çıkmış ve insanların dünyevi kurtuluşunu amaçlamıştır. Kurtuluş Teolojisi; dünyevi kurtuluş ve manevi kurtuluşu aramayı içerir. Manevi kurtuluşu ise Kitab-ı Mukaddes’in Marksist yorumuna dayandırmaktadır. Amaç kıtadaki yoksulluğu, ezilmişliği, ekonomik ve sınıfsal sıkıntıları ortadan kaldırmaktır. Teolojinin amacı yalnızca toplumdaki sosyoekonomik düzeni sağlamak ve bu düzeni bozan etmenleri değiştirmektir. Latin Amerika Kıtası’nda Kurtuluş Teolojisinin toplumsal ve siyasî kökeni ise 1950’li ve 1960’lı yıllarda milliyetçi hükümetlerin endüstriyel ve kapitalist girişimlerde bulunmasına dayanmaktadır. Gerçekleştirilen bu endüstriyel girişimler orta sınıf ve kentlerdeki işçilere fayda sağlarken kentlerde gecekondu mahallelerinin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bu olaylar sonunda sosyoekonomik dengenin sağlanması adına halk hareketleri başlamıştır. Bu teolojiyi ortaya atan Cizvitlerdir. Cizvitler, Katolik Kilisesi üzerindeki etkisini arttırmak ve otoriteyi ele geçirmek için Roma Katolik Kilisesi ile mücadele içindeydi ve o yıllarda Roma Katolik Kilisesinin otoritesini yok saymak adına “Kurtuluş Teolojisi” fikrini ortaya atmışlardır. Latin Amerika’da Kurtuluş Teolojisi fikrinin ortaya çıkışı yoksulluğun beraberinde getirdiği dışlanmayla birlikte olmuştur. Bu fikre göre manevi kurtuluş, kendini dine adamakla değil toplumdaki sınıf mücadelesini ve yoksulluğu ortadan kaldırmakla gerçekleşecektir. Söz konusu teologlara göre gerçek iman, Kitab-ı Mukaddes’i ruhani olarak anlamak ve anlatmakla değil onu yaşamakla gerçekleşir. Kitab-ı Mukaddes’i yaşamak ise ezilen halkın haklarını savunmakla bağdaştırılmıştır. Bu anlayışa sahip olunmazsa gerçek imana sahip olunamayacağını ifade etmişlerdir. Bu açıdan kurtuluşu savunan teologlar, “ruhani olanın önceliğini” savunan gelenekçileri eleştirmektedirler. Bu kurtuluş öğretisi, toplumun içinde değersiz olarak görülen; fakir ve sosyoekonomik seviyeleri düşük olan insanların adalet arayışının bir sesi olmuştur. Bu, kurtuluşu savunan teologlar için “hakikatin sesi” olmak demektir. Bu amaçla Kapitalizme ve Liberalizme ağır eleştiriler getirirken Marksist ideolojiyi benimsemişlerdir. Halkın yoksulluk seviyesini ancak Marksizm’le ortadan kaldırabileceklerine inanmışlar ve bunu dini yaşantılarına yansıtmışlardır. Kitab-ı Mukaddes’te özellikle kölelerin dinî ve siyasi açıdan özgürlüklerini anlatan ‘‘Çıkış’’ kitabı ve yoksul halkın kendi haklarını savunmasını anlatan ‘‘Peygamberler’’ kitabına ayrıca önem vermişlerdir. Kurtuluşu savunan teologlar için Latin Amerika’da kurtuluşu inşa etmeye Çıkış bölümündeki “Musa İsrailoğullarına bu cümleleri tekrar ettiği halde içinde bulundukları köleliğin ağır şartları yüzünden onu dinlememişlerdi” (Çıkış, 6: 9) mesajıyla başlanmıştır. Bunlara ek olarak Markos İncil’inde “Devenin bir iğne deliğinden geçmesinin bir zenginin cennete girmesinden daha kolay” (Markos 10:25) olduğu ve Luka İncil’inde “İsa ona tilkinin ini, kuşların yuvası var ama İsrailoğullarının başını yaslayacak bir yeri yok dedi” (Luka 9:58) ayetleri kurtuluşu savunan teologlar tarafından “fakirlik hareketi” olarak yorumlanmıştır. Kutsal kitabı yorumlamaktan çok kutsal kitabın ışığında hayatı yorumlayan kurtuluşu savunan
teologlar, İsrailoğullarını kölelikten kurtaran “Yoksulların Tanrısı” inancını Kurtuluş Teolojisi fikriyle yeniden keşfetmişlerdir. Roma Katolik Kilisesi’nin Kurtuluş Teolojisinin işlenişinde şiddetle karşı durduğu husus, Marksist ideoloji ve toplumdaki düzeni bozan “sınıf mücadelesi”dir. Kurtuluşu savunan teologlar her ne kadar Marksist ideolojinin faydalı yönlerini kullandıklarını ifade etseler de çoğu kişi bu ideolojiyi Hıristiyan düşüncesine uymaz deyip reddetmiştir. Çünkü onlara göre Marksizm’deki “sınıf mücadelesi” toplum içinde şiddetin ortaya çıkmasına sebep olacaktır. Bu hareket etkisini günümüzde yitirmiş olup istediği sonuca ulaşamamıştır.
KAYNAKÇA
https://acikerisim.uludag.edu.tr/server/api/core/bitstreams/14f5f093-bc05-45ca-ad2d-7874e53db204/content
https://tarihakli.com.tr/tr/fatih-karaman