Türkiye Psikiyatri Derneği, sağlık çalışanları için 7/24 hizmet veren Ruhsal Destek Hattı’nı kurdu. Dr. Şahin “Sağlık çalışanlarının fiziksel ve ruhsal sağlıklarının korunması, herkesin sağlığı için önemli. Bu nedenle tüm sağlık çalışanlarının ilk elden korunması gerekiyor” diyor
BURAK ABATAY
Dünyayı derinden etkileyen salgında en ağır yük sağlık çalışanlarının omuzlarında. Çok sayıda sağlık çalışanı yaşamını yitirirken binlercesi de enfekte oldu. Sağlık çalışanları iş yükünün artmasının yanı sıra fiziksel ve duygusal olarak yıpratıcı bir dönemden geçiyor. Ailelerini göremeyen, yalnızlaşan emekçilerin tükenmişlik sendromuna kapılmaları da olası. Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD) de bu türden ruhsal sorunların önüne geçebilmek adına Sağlık Çalışanları İçin Ruhsal Destek Hattı’nı kurarak, bu hatla 7/24 hizmet vermeye başladı. TPD Ruhsal Travma ve Afet Psikiyatrisi Çalışma Birimi Üyesi ve İstanbul Tıp Fakültesi, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’nda görev yapan Psikiyatrist Dr. Ardıl Bayram Şahin ile salgın döneminde sağlık çalışanlarının karşılaştıkları ruhsal sorunlara ilişkin konuştuk.
200’DEN FAZLA PSİKİYATRİST İLE YANLARINDAYIZ
- Türkiye Psikiyatri Derneği olarak Sağlık Çalışanları İçin Ruhsal Destek Hattı kurdunuz. Bu hattan biraz bahsedebilir misiniz?
Sağlık çalışanları salgın döneminde ruhsal olarak en önemli risk grubu içerisinde yer alıyor. Geçmiş salgın ve afet deneyimleri sağlık çalışanlarının önemli bir risk altında olduğunu belirtiyor. Bu nedenle sağlık sistemi içerisinde çalışan doktor, hemşire, ebe, diş hekimi, eczacı, sekreter ve diğer sağlık çalışanlarının ilk elden korunması gerekiyor. TPD Ruhsal Travma ve Afet Çalışma Birimi, hazırlıklarını tamamlayıp, 200’ü aşkın psikiyatristin çalıştığı, 7 gün 24 saat hizmet veren Sağlık Çalışanları İçin Ruhsal Destek hattı 6 Nisan’da aktifleştirdi. Sağlık alanında çalışan herkes istedikleri zaman bu hattı arayarak bağlanacakları psikiyatristten danışmanlık alabilirler.
Telefon numaramız: 0850 532 66 76
Sosyal medya hesaplarımızı takip edebilirsiniz: @tpdruhsaldestekhatti
► Salgın dönemini ruh sağlığı açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?
Salgınlar etki büyüklüğü açısından insanlar için oldukça korkutucu ve stres verici olaylardır. Tıpkı stres yaratan diğer doğal afetler; örneğin deprem, sel, çığ gibi. Biyolojik afet diyebileceğimiz salgın diğer doğal afetlerden farklı olarak oldukça uzun sürebiliyor. Bir deprem saniyeler içerisinde gerçekleşir ve biter. Artçının olması korkusu bir süre devam etse de, toplanma alanları gibi güvenli bölgeler mevcut oluyor. Maalesef salgında süre haftalar, aylar hatta çok da öngörülemeyen zamanlar olabiliyor. Gerek bu stresin ne kadar süreceği gerekse de güvenli alanın varlığıyla ilgili belirsizlik mevcut. Bu belirsizlik durumu insanlara yetersizlik ve çaresizlik duygularını hissettiren ana durum olabilir.
Bir başka konu da salgında alınan önlemlerin stres durumunda psikolojik dayanıklılık sağlayan sosyal ilişki, yakın temas gibi sosyal desteği sınırlandırmasıdır. Örneğin deprem olduğunda, depremden etkilenmeyen başka bir ekibin depremden etkilenen insanlara hatta tüm canlılara yardım etmesi ve insanlara sosyal destek sağlaması mümkün olabiliyor. Ancak salgında sosyal destekte sınırlandırmanın yanı sıra tüm Ruh Sağlığı Uzmanları dahil herkes bu afetin stresini yaşıyor.
KAYGI HAYATİDİR
► Salgın insanları ruhsal olarak nasıl etkiliyor? Kalıcı ruhsal hasarlar bırakması olası mı?
Aslında bu gibi stresli durumlarda görülen kaygının belirli bir dereceye kadar doğal, hatta insan için hayati olduğunu söyleyebiliriz. Salgın sürecinde çeşitli psikolojik tepkiler verilir ve buna uygun davranışlarda bulunulabilir. Salgın sürecinde kaygı, korku, üzüntü, uyku bozuklukları, dikkat dağınıklığı gibi çeşitli psikolojik tepkiler görülebiliyor.
Burada belki belirtmemiz gereken şey, insanın fizyolojik olarak strese nasıl tepkiler verdiğidir. İnsan vücudu bir stresle ya da yaşamını tehdit eden bir durumla karşılaştığında doğal bazı fizyolojik yanıtlar verecektir.
Geçmiş salgın deneyimlerinden elde edilen bilimsel veriler bu salgının yükselme, tepe, plato ve düşüşe geçme evreleri olduğunu söylüyor. Buradan hareketle bu salgının şu an için net olmayan bir tarihte bitmesinin beklendiğini söyleyebiliriz. Bu süreç bittiğinde birçok kişide salgın sürecinde yaşanan uyuma dönük davranışların kaybolacağını söyleyebiliriz.
Tabii bazı kişilerde özellikle sağlık çalışanları gibi önemli risk gruplarında bazı belirtiler salgın sonrasında da devam edilebilir ya da yeni belirtiler ortaya çıkabilir. Bu noktada profesyonel destek almak gerekir.
► Peki salgın devam ederken yoğun kaygı, sıkıntı yaşamamak için neler yapılabilir?
Az önce dediğim gibi, kaygının kendisinden kaygılanmamak gerekiyor. Kaygılanıyorsanız burdasınız demektir. Tabii bazı durumlarda insanlar çok yoğun kaygı yaşayabiliyor. Kişi kendisini kaygılandıran tetikleyicileri ve yatıştıran durumları en iyi kendisi bilebilir. Bunlar bazen kısa bir süre düşünülünce bulunacak şeyler olabilir. Örneğin belirsizliğin ortaya çıkardığı yoğun merak ile salgınla ilgili çok fazla kaynaktan sürekli bilgi edinmeye çalışmak, bilgi kirliliğine maruz kalmanıza sebep olabilir.
Burada bizim önereceğimiz şeylerden birincisi stres oluşturan şeylerden uzak durmak. Örneğin çok fazla sosyal medya ve yanlış bilgi maruziyeti, komplo teorileri. Bunları azaltmak ve günün belirli saatleri belirli güvenilir bilgi kaynaklarından bilgi edinmek olabilir. Ve genel olarak bedensel sağlığa ve uyku düzenine dikkat etmek iyi olacaktır. Yine ev içerisinde olsanız dahi günlük plan yapmak gününüzü daha verimli geçirmenizi sağlayabilir.
Bir diğeri yapılabilecek şey ise stres altında insan fizyolojisinde meydana gelen değişiklikleri geriye döndürmeye çalışmaktır. Stres anından hızlı nefes alıp verilirken, nefes alış-veriş sıklığını düşürmek. Ya da çok fazla gerilmiş kas gruplarını kasmak ve daha uzun süre gevşetmek şeklinde gevşeme egzersizleri yapılabilir.
AŞIRI STRES, YALNIZLIK VE YETERSİZLİK HİSSİ
► Peki Sağlık çalışanları ne türden sorunlarla boğuşuyor? Sorunlar ağırlıklı olarak hangi noktalarda kümeleniyor?
Sağlık çalışanları bu süreçte hastalık tehdidiyle yakınen karşı karşıya kalıyor. Sağlık çalışanları fiziksel ve duygusal olarak yıpratıcı olan bir çalışma ortamında çalışıyorlar. Bu süreçte de iş yükleri oldukça artmış durumda. Hastalığın bulaşılığından dolayı hastalarla ilişkide duygusal yükün de arttığını söyleyebiliriz. Sağlık çalışanları hastalığa yakalanma riskinin yanında hastalığı ailesine bulaştırma riskiyle de karşı karşıyalar. Her ne kadar kahramanlık duygusu ile sorumluluk yüklenilmiş olsa da bu kişiler Sağlık Bilimleri alanında uzman ve deneyimli insanlar. Bu insanlar da diğer insanlar kadar hassas ve kırılgan olabilirler.
Öte yandan daha önce belirttiğimiz belirsizlik durumu tedavi protokolleri ve hastalığın seyri konusunda da kendisini gösteriyor. Bu yüzden tedavi ekibinin ve doktorların çaresizlik ve yetersizlik hisleriyle karşı karşıya gelebileceklerini söyleyebiliriz. Bir başka konu da sağlık çalışanları hastalığa yakalanma riskinin yanı sıra, hastalığı etrafına bulaştırabilme riski nedeniyle çevresindekiler tarafından damgalanabilir, yalnızlaştırılabilir. Pandemi sürecinde saydığımız bu ve buna benzer birçok fiziksel ve duygusal yükün artması sağlık çalışanlarında tükenmişlik hissine neden olabilir.
GÜVEN HİSSETMEK ÖNEMLİ
► Sağlık Çalışanlarının ruhsal iyilikleri için neler yapılmalı diye düşünüyorsunuz?
- Sağlık Çalışanlarının ruhsal iyilikleri için neler yapılmalı diye düşünüyorsunuz? Pandemi döneminde çalışmanın sağlık çalışanları üzerinde mesleki anlamda kalıcı ruhsal hasarlar bırakması olası mı?
Sağlık çalışanlarının ruhsal iyiliği için öncelikle kendilerini güvende hissedecekleri bir şekilde çalışmaları gerektiğini söyleyebiliriz. Koruyucu ekipmana ulaşım, görev yer ve çalışma saatleri düzenlenmesi, temel gereksinimlerin giderilmesi ve gerekli önlemlerin alınmasıyla güvenli bir çalışma ortamının sağlanması gerekiyor. İnsanın kendisini güvende hissedemediği bir yerde konsantre bir biçimde zihnini kullanabileceğini söyleyemeyiz. Asgari ihtiyaçları sağlanmış bir insan dış dünyayla, bir başkasıyla ilgilenebilir. Tehlikeli bir araba veya uçak sarsıntısında, bu korku verici olayı umursamadan kitap okumaya devam edebilir misiniz? Pek mümkün değil.
Yapılan bir çalışma da bunu söylüyor. Düşük veya çok yüksek kaygı, işlevselliği yani insanın hayatını sürdürebilme yetisini bozuyor. Yerinde ve yeterince yüksek bir kaygı hayatta olduğunuzun kanıtı olabilir.
Özellikle Covid-19 salgını gibi kriz durumlarında, çalışma sürelerinin uzaması, aşırı iş yükü, riskli çalışma ortamı gibi etkenler sağlık çalışanlarının gerek fiziksel gerek zihinsel olarak aşırı enerji sarfetmelerine neden olarak Tükenmişlik Sendromuna yol açabilir.
- Salgın sürecinde tıp literatüründen bir çok kelimeyle tanıştık. Tükenmişlik Sendromu da bunlardan biri olacak sanırım. Tükenmişlik Sendromunu biraz açabilir misiniz?
Bu sendrom Dünya Sağlık Örgütü’nün hastalık tanı sınıflandırılmasında “İş veya İşsizlikle ilişkili problemler” başlığında yer alıyor. Sağlık çalışanlarının bu gibi kriz durumlarında bu riskin daha fazla olduğu görülüyor. Aslına bakarsak işsizlikle ilişki problemler açısından “Tükenmişlik Sendromu” açısından genel toplum da risk altında diyebiliriz.
Tükenmişliğin üç bileşeni var esasen. Duygusal yorulma; çalışma ortamının getirdiği duygusal yükler, günü sürdürecek duygusal gücünün hissedilememesi.
Duyarsızlaşma; sağlık çalışanlarının hastalarla kurduğu empatik ilişkinin olumsuz etkilenmesi.
Başarısızlık; kendisini başarısız, yetersiz, beceriksiz görme hali olabilir.
Tükenmişlik Sendromunda çok fazla fiziksel ve ruhsal belirti ortaya çıkabilir. Tükenmişlik, dikkate alınması gereken bir duygudur. Yorgunluk, uykusuzluk, unutkanlık, dikkat dağınıklığı, kolay irkilme, çarpıntı gibi bedensel belirtiler ortaya çıkabilir. Kolay sinirlenme, depresif duygulanım, keyif alamama, çaresizlik hissi, öz saygının azalması gibi ruhsal bulgular görülebilir.
- Son olarak söylemek istediğiniz bir şey olur mu?
Kaygıyı değil, dayanışmayı bulaştırın.