Rahmi Cinokur
Türkiye’de, ekonomisinden siyasetine, sosyal yaşamından kültürüne kadar toplumsal yaşamın her alanında adı konulmamış derin bir kriz yaşandığı iddia edildi.
Emekli Meclisleri Sendikası Eş Sözcüsü Memnune Kardaş, yaptığı yazılı açıklamada, iktidar blokunun, uyguladığı yanlış ve yanlı ekonomik politikalar nedeniyle emeklilerin, emekçilerin ve mülksüzlerin her geçen gün daha da yoksullaşırken, bir avuç mutlu azınlığın ise servetine servet katmaya devam ettiğini belirtti.
Günümüzde emeklilerin, devalüasyon, enflasyon ve zam canavarının çarkları arasında ezilmiş ve adeta cehennem hayatı yaşamak zorunda bırakıldığını vurgulayan Kardaş, şöyle devam etti:
‘’Oysaki emekliler, yaşamlarının en verimli dönemlerinde mal ve hizmet üreterek ülkenin gelişip kalkınmasına hizmet etmiş ve emekli olunca da rahat, huzurlu ve refah içinde bir yaşam yaşamayı hep düşleyerek, yaşamayı ertelemiş insanlardır. Bugün geldiğimiz noktada ise aldıkları emekli maaşlarıyla zorunlu ihtiyaçlarını bile karşılayamamaktadırlar.
Milletvekili emeklileri dışındaki diğer emeklilerin neredeyse tamamı yoksulluk sınırının ve hatta ezici çoğunluğu ise açlık sınırının altında bir emekli maaşı ile yaşamlarını sürdürmeye çalışmaktadırlar. Aslında buna yaşamak değil, sürünmek demek daha doğru olur. Oysaki emeklilik, bedeli peşin ödenmiş bir haktır. Milli gelirin adil olmayan dağılımı, emekliler aleyhine her geçen gün daha da bozulmaktadır. İktidar bloku, uyguladığı ekonomik politikalarla emekli, emekçi ve mülksüzlerden alıp zengine vermektedir. Bu durum adil ve hakkaniyete uygun olmadığı gibi, vicdani, insani ve ahlaki de değildir. Enflasyonun %100’lerde gezindiği bir ortamda %25’lik, memur emeklilerine ise%19 luk maaş zammı, aklımızla dalga geçmek değilse nedir? Bu yaklaşım Sosyal Devlet İlkesinin tamamen yok edilmesidir.’’
-İKTİDAR, EMEKLİLERİ GÖZDEN ÇIKARDI
‘’Görünen o ki iktidar bloku, biz emeklileri gözden çıkarmış ve ülke ekonomisine gereksiz bir yük olarak görmektedir’’ denilen açıklamada şunlar kaydedildi:
‘’Oysa ki biraz düşünseler; bugün bindikleri uçak, vapur ve arabasından tutun da geçtikleri yol ve köprüsüne kadar her şeyi yapımında emeği olan bizleriz. Ülkenin gelişme ve kalkınmasının her miliminde bizlerin alın teri var.
Bugün bizlere reva görülen açlık, yoksulluk ve sefaleti reddediyor ve tüm emeklilere çağrıda bulunuyoruz: Biz 16 milyon 350 bin emekli, ülke nüfusunun neredeyse %20’sini oluşturuyoruz. Bu sayıya eşler, çocuklar, torunlar, kardeşler vs. eklendiğinde ülke nüfusunun yarısı ederiz. Gelin birlikte tek bir sendika oluşturalım ve gasp edilen haklarımızı geri alıp, yeni ekonomik, sosyal ve kültürel haklar elde etmek için ortak akıl ve kolektif çaba ile gayret sarf edelim. Bulunduğumuz her yerde Tüm Emeklilerin katılımı ile oluşacak Emekli Meclislerinde örgütlenelim. Tüm sorunları birlikte tespit edip, çözüm yollarını da birlikte tartışıp karara bağlayalım ve hep birlikte el birliğiyle çözümü yaşama geçirelim. Bu sıradan bir çağrı değil, artık yaşamsal bir çığlıktır. Sesimize ses katmanızı, çığlığımızı duymanızı ve duyurmanızı ve besleyip büyütmenizi istiyoruz. Çığlığımızın tüm sokak, tüm mahalle, tüm köy, tüm il ve ilçelerde yankılanmasını bekliyoruz.
İktidar blokuna da arık yeter diyoruz. Zulmünüz, kutuplaştırıcı diliniz ve yoksuldan alıp zengine verdiğiniz ekonomik politikalarınıza artık dur diyoruz. Biz bugünümüz ve yarınımız hakkında söz sahibi olmak ve hakkımız olan insanca bir yaşamı kurmak istiyoruz. İnanıyoruz ve mutlaka başaracağız. ‘’