Cizre’de pek çok kişi evlerin alt katlarında gizleniyor. Bazı kişiler ise banyolarında yatıp kurşunlara karşı duvarları yastıkla sarıyor. Cenazeler mezarlığa götürülemiyor. Evinin bahçesine gömülenler var. Bunlardan biri kurşunla ölen 37 yaşındaki Cahide Çıkal
Bölge halkı, canından bezmiş durumda, Cizreliler; “Ne olur kendinizi bizim yerimize koyun” diye sitem ediyor: “Bir an için gözünüzü kapatın ve sevdiklerinizi toprağa vermek zorunda kaldığınızı düşünün. Ya da sürekli bu endişeyle yaşadığınızı hissedin! Nereden geldiği belli olmayan bir kurşuna veya top mermilerinden etrafa sıçrayan şarapnel parçalarına kurban gidiyoruz. Kimimiz balkonumuzda, kimimiz bahçemizde, kimimiz ihtiyacımızı karşılamaya gittiğimiz sırada ölüyoruz.”
Yiyecek, içecek bitiyor!
Hendeği olmayan ve ablukadan önce hiçbir çatışmanın yaşanmadığı Dicle Mahallesi’nde ikamet eden Mesut B.’nin sözleri, Cizre’de neler olduğu ve neler olabileceği hakkında bilgi veriyor: “Güvenli hiçbir yer yok, ölüm kol geziyor, kaçış yok. Sıradan bir hayat sürdüğümüz mahallelerde, caddelerde, sokak aralarında zırhlı araçlar, tanklar, yüzü maskeli eli silahlı dev cüsseli askerler, polisler var. Yüksek yerlere konuşlanan keskin nişancılar duruyor. Dışarıda kuş bile uçmuyor. Onlarca aile evini terk edip tek bir bodrum katına sığınmış durumda. Marketler, manavlar, eczaneler ve hastaneler haftalardır kapalı. Su yok, elektrik yok, telefon ve internet yok. Depoladığımız yiyecek ve içecekler bitmek üzere.“
Mağaza yönetici olan 27 yaşındaki Mesut B. “Cizre’de top atışı yapılmayan yer kalmadı” diyerek sürdürüyor: “Kulakları sağır eden bombaların ve saatlerce süren çatışmaların seslerine dayanamayıp kalp krizinden ölen yaşlıları, korkudan dili tutulan, ağlamaktan sesi kesilen, kulaklarını tıkayan, saklanacak yer arayan küçücük, el kadar çocuklar önemini yitirdi bile.” Mesut B. “sessizlik bizi öldürüyor” sözleriyle anlatıyor: “Buralarda bu acılar yaşanırken, bizler bu kadar çaresizken ülkenin bütün televizyon kanallarında hala evlik programları ve diziler yayınlanıyor. Oysa buralarda yaşlıların ve küçücük çocukların acı feryatları var. Bilin, görün, duyun ve hissedin! Lütfen sessiz kalmayın.”
Miray’ı yaşatalım derken bir cenazemiz daha oldu
Kapıyı delip geçen kurşunlardan birinin başına isabet etmesiyle yaşamını yitiren 3 aylık Miray bebeğin amcası ise kâbus gibi geceyi ve sonrasında yaşananları anlatıyor. Serhat İnci; “Bu seferki abluka bildiğiniz gibi değil, bu başka bir şey, kapıya çıksak öleceğimizi biliyoruz. Hatta Miray’da olduğu evin içinde de ölüyoruz” diye konuşuyor.
İnci, henüz üç aylık yeğenini kaybettiği geceden de “yaşadıklarımız film gibi bu da en kötüsüydü” sözleriyle aktarıyor:
“Evimizin karşısındaki tepeye keskin nişancıları yerleştirdiler. Bütün aile alt katta oturuyorduk. Kurşunlar karşıdan gelip kapıyı deldi, geçti. Birinin Miray’a isabet ettiğini anladık. Ağlıyordu, sonra bir anda sustu. Birkaç dakika sessizlik oldu, ne yapacağımızı bilemedik. Sonra birden yeniden ağlamaya başladı. Herkes ‘Bebek yaşıyor’, diye bağırıyor, evin içinde koşturuyordu. Çaresizlik içindeydik. Babam ‘Telaş etmeyin, sakin olun, ölsek de bebeği hastaneye götüreceğiz’ dedi. Önce 112 acil servisi aradık. Hastane, evimizin karşısında… Acil servis, ‘Buraya doğru yakınlaşın, hendekler olduğu için evin önüne gelemeyiz’ dedi. Ardından yine babam 155’i aradı. Durumu anlattı. ‘Dışarı çıkıyoruz, ateş etmeyin, silah sıkmayın’ dedi. İki erkek, bir kadın olsun, beyaz bayrakla çıkın’ diye karşılık verdiler. Büyük yengem, amcam ve dedem çıktılar.”
‘Meğer hepsi vurulmuş’
Amca Serhat İnci daha sonra olanları ise şöyle anlatıyor: “Kucaklarında Miray’la çıkmalarından üç dört dakika sonra onların yürüdüğü yönden silah sesleri duyduk. Hemen amcamı aradık. ‘Bizle ilgisi yok’ dedi. Oysa ellerinde beyaz bayrak olduğu halde onlara ateş açmışlar. Amcam soğukkanlılıkla, bizim de dışarı çıkmamızı engellemek için gerçeği söylememiş. Tersi durumda hepimiz ölecektik. Büyük yengem yani Miray’ın ninesi ve dedem vurulmuş. Sürünerek ambulansa ulaşmaya çalışmışlar. Dedem öldü, yengem tedavi oluyor. Medya gerçekleri yansıtmıyor, ateş edilen yerde keskin nişancılar vardı. Miray yaşayacaktı ancak ikince kez sıkılan kurşunla öldü. Bir yaşam kurtarmaya çalışırken, bir cenaze daha verdik.
Komşumuzu bahçeye gömdük
Cizre’de morgda yer kalmadığı belirtiliyor. Soğuk hava deposunda tutulan cenazeler de var. Öte yandan defnedilemeyen cenazelerin bir kısmının da evlerinin bahçelerine gömüldüğü ifade ediliyor. Hiç olay olmayan Kale mahallesinde, vurulan 37 yaşındaki Cahide Çıkal adlı bir kadının, polisten alınan özel izinle evinin bahçesine gömüldüğü belirtiliyor. Olayı yaşayanlardan ve cenazeyi yaşardığı evin bahçesine defnedenlerden Fatih M. Şunları anlatıyor: “Defin işlemleri gerçekleştirilemiyor. Vurulan Çıkal’ı da özel izinle, on kişi evinin bahçesine gömdük. Komşumuzun babası da 90’larda faili meçhul bir cinayete kurban gitmişti. Burası ise çocukların oyun alanı. ”