ADİL MEDYA / ÖZEL HABER
“Ağzınızınız tadını bozmaya geldik”
dediler gönüllere taht kurdular
Ramazan ayının başlamasıyla birlikte her Cumartesi lüks otellerin önünde kurulan yer sofralarının üçüncüsü Taksim Gezi Parkı’nın çıkışındaki üç büyük otelin kesiştiği mekanda yapıldı.
İftara yazarlar ve sanatçılarla birlikte çok sayıda vatandaş katıldı.
Yazar & Düşünür İhsan Eliaçık, İlahiyatçı Prof. Dr. İlhami Güler, iktisatçı Prof. Dr. Cem Somel, Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan, yazarlar Yıldız Ramazanoğlu, Alper Gencer, Nureddin Şirin, Mehmet Yaşar Soyalan, Musa Şimşekçakan, Mazlum-Der İstanbul Şube Başkanı Cüneyt Sarıyaşar, Taşeron İşçileri Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği başkanı ve taşeron işçisi Güneş Cengiz, sanatçı Murat Kekilli, Siya Siyabend müzik grubu iftara katılanlar arasındaydı.
İftardan önce sokak çocukları, Afrikalı göçmenler, kağıt toplayıcıları, Tarlabaşında evleri yıkılacak olan aileler birer konuşma yaptı.
İftar dua ve ezan okunmasıyla başladı. Yazar Yıldız Ramazanoğlu, kağıt toplayıcısı Ali Mendillioğlu, İlahiyatçı İlhami Güler ve sanatçı Murat Kekilli konuşma yaptı. Emek ve Adalet Platformu’nun basın bildirisi okundu.
Bildiride şöyle denildi:
“Bizleri açlık zemininde eşit kılan Ramazan ayını lüks ve şatafat dolu iftar sofralarıyla katleden servet sahiplerine söyleyecek bir çift sözümüz olsun diye, pahalı otellerin önünde üç haftadır iftar yapıyoruz.
Biliyoruz ki Ramazan, bize nefsî bir arınma hediye ederken aynı zamanda toplumsal bir duyarlılığa da çağrıda bulunuyor. Allah aç kalmamızı neden ister ki? Niyet, açları, yoksulluğu hatırlamak iken bir yerde, bir yerde de Ramazan’da kazanılan terbiyenin kalan on bir ay için güzel bir başlangıca dönüşmesidir. Salt açlık ve yorgunluk hissi, Ramazanın gayelediği toplumsal sadelik fikrini hiçbir ölçüde gerçekleştiremez. İftara kadar süren açlık eylemi iftardaki zengin sofralarla, belki yarısı çöpe giden pahalı menülerle nihayete eriyorsa, tutulan orucun da manası kalmıyor demektir. Emeği gaspederek üretilen yoksulluk sendromu bir kenarda hızla büyürken, insanların gözüne soka soka israf etmek hangi Ramazanın ruhuna, hangi Peygamberin yaşam tarzına uyuyor, diye sormak kalır bize de.
Otel önünde yapılan iftarlarla ilgili medyada birçok şey yer aldı. Bir yandan sosyalistlerle İslamcıların bir arada eylem yapmasını ‘akidevi’ olarak sakıncalı gören Müslümanlar varken, bu eylemin ‘iftar’ eylemi olmasını ‘düşündürücü’ ve ‘yersiz’ bulan solcu yazarlar da vardı. ‘Bu eylemleri Ramazan sonrasında da devam ettirecekler mi bakalım’ gibi spekülatif laf atmalar, otel önü iftarlarının yalnızca Ramazandaki israflara karşı yükselen parçacı bir tavır olarak algılanmasına sebep olabilirdi. Çeşitli gazetelerin ısrarla dillendirdiği ‘İslami Sol’ gibi bulanık ve kafa karıştırıcı ithamlar havada uçuşuyorken, bazı yazarlarımız da sokağın tek bir ahlakı olamayacağını söyleyerek ahlak terörizmi yapmanın alemi yok diyorlardı.
Halbuki tüm bu tartışmaların ötesinde çok basit bir gerçek ve çok samimi bir niyet vardı: Türkiye’nin yaklaşık üçte biri yoksulluk sınırının altında yaşıyorken, bu ülkede asgari ücret, pahalı iftar sofralarında bir kaç kişilik bir yemeğe karşılık geliyor. Ramazan çadırlarının yoksulluğu yeniden üreten kültürel etkinliklere dönüşmesini istemiyoruz. Çağrımız yalnızca Ramazandaki israfı kapsamıyor. Çağrımız yalnızca ‘israf’ı da kapsamıyor. İnsanın ‘insan’ olarak itibarını alaşağı eden bu üretim ve tüketim ilişkilerine hiçbir şekilde tahammül göstermeyen bir ses yükseltmek istiyoruz. Ramazanın eylem ayı, otel önlerinin de mekan olarak seçilmesinin sebebi açıktı: Herkesin az çok duyarlılık gösterdiği bir aralığı, hayatın tüm zaman ve mekanlarına teşmil olacak bir tavra dönüştürmek mümkün olabilirdi. Ramazan, adil bir yaşam için ortaya konacak en güzel niyetlerin, ideallerin, arzuların, hareketlenmelerin sembolik bir çıkış noktasına bürünebilir, kişisel ve toplumsal dirilişimiz için bir cansuyuna dönüşebilirdi. Yoksa iddia edildiği gibi eylemi ramazana has bir israf protestosu olarak sınırlamak adil bir yaklaşımdan çok çok uzak olurdu.
Otel önü iftarları bu haftayla birlikte son bulacak. Nihayetinde biz bu iftarlarla birlikte lüksün, şatafatın ve israfın tartışmaya açılmasına vesile olduğumuza inanıyoruz. Gerçek bir toplumsal dayanışmaya giden yolda bu tarz eylemler birer köşe taşı vazifesi görüyor. Peygamberin sade yaşantısını içli ve romantik birer ah-u vâh’a dönüştürürken kırkta bir zekatla yakayı kurtaracağını sananlar kadar, facebook’ta somalili çocuk resmi paylaşan fakat lüks hayat tarzından zerre taviz vermek istemeyenler de yoksulu görmemek için ‘sokağa’ çıkmayı reddediyorlar. Bizim içinse sokak tüm bu adaletsizlikleri ortaya dökebileceğimiz bir zemine işaret ediyor.
Rabbimizden Ramazanımızı bereketli ve adil bir hayat için vesile kılmasını istiyoruz.
Biz sizden uzağız, lüks ve israftan uzağız!”
Bu yılki Ramazan’a damgasını vuran lüks otel protestoları dün Ankara Hilton, önceki gün de Konya Dedeman oteli önünde yapılmıştı.
İşte son iftara katılan farklı kesimler insanlardan adilmedya.com’un sizler için derlediği görüntüler ve konuşmalar…
www.adilmedya.com