Fransa’da AP seçimleri sonrası sol güçler yeniden bir araya gelirken merkez ve sağda ittifak arayışları sürüyor. Prof. Dr. Akgönül’e göre birleşen sol kendi iç tartışmalarını bırakarak bu tarihi seçim fırsatını değerlendirmeli.
Umut Can FIRTINA
Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri sonrası erken seçim ilan ettiği Fransa’daki partilerde pozisyon arayışları başladı. Aşırı sağın olası zaferine karşı sol partiler birlik kurarken sağda birleşme sağlanamıyor.
Ulusal Meclis’i feshederek seçim sürecini başlattıktan üç gün sonra ilk kez ulusa seslenen Macron, aşırı sağcıların AP seçim galibiyetinin “göz ardı edilemeyecek siyasi bir gerçek” olduğunu kaydetti. “Kendisini iki tarafın aşırıları ile ittifakta konumlandıramayan herkesi” aynı çatı altında toplamak isteyen Macron, “sağ ve sol cepheden ılımlı siyasetçilere aşırı sağa karşı birlik olma” çağrısı yaptı. Macron, ayrıca “parlamento seçimlerinde sonuç ne olursa olsun istifa etmeyeceğini” kaydetti.
Öte yandan Macron, Pasifik Okyanusu’nda bulunan Yeni Kaledonya’da Fransa vatandaşlarına oy hakkı tanıyarak yerli halkın sandıktaki gücünü kıracak seçim reformunu askıya aldığını açıkladı.
MERKEZDE DEPREM
Öte yandan merkez sağdan Cumhuriyetçi Parti (LR) lideri Eric Ciotti’nin, AP seçimlerini kazanan Marine Le Pen liderliğindeki aşırı sağcı Ulusal Birlik (RN) partisiyle ittifak yapacağını duyurması sonrası merkez sağda deprem sürüyor. Partiden birçok milletvekili ve yönetici, Ciotti’yi “ihanet” ile suçlarken Cumhuriyetçi senatörler ise “partisine ve seçmenine yalan söylemekle” suçladı. Merkez sağın önde gelen siyasetçileri, Le Figaro gazetesinde ortak bir makale yayınlayarak, “RN’in ülkeyi bir çıkmaz sokağa götüreceğini, RN ile seçim ittifakı önerisini reddettiklerini” açıkladı.
AŞIRI SAĞ ANLAŞAMADI
Seçim sürecine giren ülkede ittifak arayışlarını sürdüren aşırı sağ partiler RN ve Yeniden Fetih’in ise seçime birlikte katılmayacağı duyuruldu. AP seçimlerinde Yeniden Fetih’in liste başı adayı ve RN lideri Le Pen’in yeğeni olan Marion Marechal, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada iki partinin bir anlaşmaya varmak üzere olduğunu kaydetti. Ancak Marechal, “sol ve aşırı sola” karşı “sağcılardan” oluşan bir koalisyon kurmak isteyen Macron’la görüşen Le Pen ve RN lideri Jordan Bardella’nın, görüşme sonrası fikrini değiştirdiğini söyledi.
Fransa’da aşırı sağcı Ulusal Birlik partisi yüzde 31,5 oy alarak açık ara farkla birinci olurken Macron’un partisi Rönesans partisi ise oyların sadece yüzde 15,2’sini alarak hezimete uğramıştı. Seçimlerindeki oy dağılımında Yeşiller yüzde 5, Boyun Eğmeyen Fransa yüzde 8,7, Sosyalist Parti yüzde 14, Komünist Parti ise yüzde 2,3 oranında oy almıştı.
AP seçimlerinin ardından Macron, Ulusal Meclis’i feshederek ilk turu 30 Haziran ve ikinci turu 7 Temmuz’da olacak erken seçime gidileceğini duyurmuştu. Macron’un kararı sonrası parçalı olan soldaki Boyun Eğmeyen Fransa Partisi (LFI), Fransa Komünist Partisi (PCF), Sosyalist Parti (PS) ve çevreci parti Yeşiller (EELV), aşırı sağa karşı bir araya geldiklerini açıklamıştı.
∗∗∗
AŞIRI SAĞA KARŞI CEPHE GENİŞLEMELİ
Strasbourg Üniversitesi’den Prof. Dr. Samim Akgönül, Fransa’daki gelişmeleri BirGün’e değerlendirdi:
Avrupa genelinde popülist sağ yükselmiş olsa da sonuçlar büyük bir deprem değil. Merkez sağ yerini koruyor. Ancak bu depremin asıl görüleceği yer, Fransa oldu. 1990’larda iki kutuplu dünyanın ortadan kalkmasıyla başlayan süreçte artık merkeze oturan aşırı sağ meşrulaştı, Gaullist sağı kendi içinde eritti ve sonuçta yüzde 30’dan fazla oy aldı. Bir de buna Eric Zemmour’un Yeniden Fetih partisinin yüzde 5 oyunu eklersek, aşırı sağ hiç bu kadar yükselmemişti.

Strasbourg Üniversitesi
AYNI KEFEYE KOYDU
Cumhurbaşkanı Macron’un partisi Ulusal Meclis’te göreceli çoğunluğa sahipti. Her oylama için bir koalisyon yapmak zorundaydı. Bu parti yüzde 15’te kalınca Macron’un elinde parlamentoyu feshetmekten başka çare kalmadı ki bu siyasal etiğe uygun bir karardı. Ancak bu riskli bir oyun.
Macron’un asıl hatası burada başlıyor. Sağ ve solu “aşırı sağ” ve “aşırı sol” olarak aynı kefeye koydu, kendi partisini merkeze oturtarak kampanyasını yapıyor. Sol, sosyalist partiler aşırı sağla aynı kefeye konulamaz. Macron aşırı sağa iktidarı veren cumhurbaşkanı olarak mı tarihe geçecek göreceğiz. Şu anda Fransa uçurumun kıyısında ve kendi siyasi kaderini değil, solculara, yeşillere, sosyal demokratlara sıcak bakarak aşırı sağın önüne set çekmeyi düşünmesi gerek.
Çünkü iktidarlar gelir ve bunlar hükümetlerin kiracısıdır. Ancak Macaristan’da, Rusya’da, hatta Trump ile ABD’de gördük ki bu aşırı sağ iktidara geldiğinde kiracı değil ev sahibi gibi davranıyor ve devletin tüm DNA’sıyla oynuyorlar, iktidardan gitmemek için elinden geleni yapıyorlar.
SOLUN UYANIŞI
AP seçimleri Fransa solu için bir yeniden uyanış oldu aslında. Sosyalist Parti küllerinden doğdu, yüzde 15 civarı oy aldı. Melenchon’un LFI partisi bir önceki seçime göre yüzde 6’dan 9’a yükseldi. Sol partiler toplamda yüzde 31’den fazla oy topladı. Bu seçime illa ortak adaylarla gitmek zorunda değil ama ikinci turda Le Pen’in karşısında kim varsa onun yanında birleşmeleri gerek. Şu anda 3 haftalık bir seçim kampanya süreci var ve neredeyse bütün liderler sorumluluklarını üstüne alarak bu birleşmeye onay veriyorlar. Bunun “ad hoc” (geçici) ya da genel bir birleşme mi olacağı belli değil ancak sonucu değiştirecektir.
Solun birleşmesi için şu anda sendikalar dâhil birçok yerden çağrı var. Sokaklarda genç hareketleri çağrılar yapıyor. Tabii ki Ukrayna, Ortadoğu, iç politika, emeklilik reformu gibi konularda fikir ayrılıkları yaşıyor sol. Ancak diğer taraftan Fransa Cumhuriyeti’nin temelleri tehdit altında ve solun bu fırsatı iyi değerlendirmesi gerek. Solun bu noktada kendi ayrılıklarını bir kenara bırakmalı ve temel ilkelerde bir araya gelmeli. Artık iş sol partiler arasında bile tartışmalara yol açan “emeklilik reformundan” öteye geçti, rejim tehlikede.
∗∗∗
‘MAĞRİP’TE FİLİSTİN ETKİSİ
Fransa’da aşırı sağ kesin bir zafer kazanırken, Kuzey Afrika’daki eski sömürgelerinde oy kullanan Fransa vatandaşı seçmenler, AP seçimlerinde ağırlıklı olarak sol kanattan Boyun Eğmeyen Fransa’yı (LFI) destekledi. Le Monde’un haberine göre Fas, Cezayir ve Tunus’ta yaşayan Fransız vatandaşı 130 binden fazla seçmenden sadece yüzde 13,94’ü sandığa giderken, oy verenlerin büyük kısmının tercihi LFI adayı Manon Aubry’nin liderliğindeki liste oldu. LFI, Cezayir’de yüzde 60’a ulaşırken Fas’ta da yüzde 41 ile birinci sırada yer aldı. Tunus’ta da LFI yüzde 54,6 ile birinci parti olurken Sosyalist Parti yüzde 11,3 oy aldı. Haberde bu sonuçta LFI’nın Gazze’deki savaşa karşı tutumunun etkili olduğu aktarıldı.