Ey insanlık;
Bu dünya devasa bir yengeç!
Karnında aptalca taşıyor bizi…
Ve aptalca öleceğimizi bilerek türlü türlü zulümleri peydahlıyoruz
Ciğeri beş para etmez insanlar doğurdukça bu dünya…
Böyle sürüp gidecek galiba…
Akdenizin berrak tınılı dalgaları yükselirken
Aslında rüzgârın şaşırdığını anlatıyor insana…
Buz gibi dalgalar birleşip ölüm kokarken
Üç kürüş için insanlığı katletmiş ellerimizde…
Bir lastik bot, özgürlük üretiyor mültecilere…
Lokal bir özgürlük…
Hayatlarını bir plastik bota umutlamış bu insanlar!
Başka çareleri kalmamış!
Ah yaşam yalanları ah!
İnsanlığın vahşileştiği vakitler…
Kobanili Alan kurdi’nin karaya vurduğunu görünce;
Bir kez daha dünyanın öldüğünü gördüm
Yüreğimde bir yara daha oluştu
Yere göğe bir yara daha bulaştı
Sıfatımıza tükürüyor aslında minik Alan’ın bedeni!
Biz oralı bile değiliz.
Bir o tarafa bir bu tarafa yalpalayarak;
Şu yalan dünyaya dört elle sarılmışız maalesef!
Aynaya nasıl bakıyorsunuz ey güçlü devletler!
Ey demokrat başkanlar!
İnsanmısınız siz?
İnsan olduğunuzu mu zannediyorsunuz?
Sizin insanlığınız gaz ve tozdan başka bir şey değil!
Sizin insanlığınız petrol, silah ve bombadan başka bir şey değil!
Savaş ve sömürüden başka işiniz yok sizin!
Sınır ve sınıfları oluşturmaktan ne zaman vaz geçeceksiniz?
Sınırlarınız yüzünden küçük bebekler ölüyor. Görmüyor musunuz?
Göremezsiniz. Çünkü Kör olmuşsunuz ve canileşmişsiniz!
Bir de, o demokratik yeminleriniz yok mu? Yalancılar sizi!
Dalgalar, sizin gibi kirli kayalara vursa da aşındırmıyor zaten!
Aklınızı ve vicdanınızı kaybetmişsiniz
Nasıl olsa o bebek sizin bebeğiniz değil!
Neden otoritenizi, gücünüzü ve paranızı kaybedesiniz ki?
Ama öldüğüzde anlaycaksınız dünyanın kaç bucak olduğunu…
Ve anlayacaksızınız dünyanın ne kadar yalan olduğunu…
Biliyor musunuz?
İyiki ölüm var! İyiki Tanrı’ın mahkemesi var!
Çünkü; ölüm en büyük mamostedir sizin için!
Hiç merak etmeyin;
Azrail gırtlağınıza yapışırken bütün dünya sevinçlere boğulacak
Niye peygamberlerinizi örnek almıyorsunuz?
Neden onların izinden gitmiyorsunuz?
Davut, İbrahim, Musa, İsa ve Muhammed!
Bütün peygaberleriniz!
Vicdanı ve merhameti hep koymamışlar mıydı bahçelerine?
Paranın, gücün ve otoritenin peşinde koşan dünyaya inat!
Barışı, huzuru, esenliği savunmamışlar mıydı?
Biliyor musunuz artık uzun zamandır gülemiyorum
Gülüşümü kaybettim
Belkide sizden farkım bu!
Anlamazsınız siz!
Çünkü doğal yetenekli demokratik hayvanlara dönmüşsünüz hepiniz!
Merak etmeyin!
Yaşamın özgürlükten öte olmadığını ispat edeceğim ölmeden sizlere…