“Seehofer’in açıklamalarının ardından Ankara’nın söz dalaşına girmek için yeterli nedeni vardı. Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış buna rağmen Almanyalı Türkleri Almanya’nın âdet ve geleneklerine uymaya, çocuklarını en iyi okullara göndermeye, yasalara saygılı olmaya çağırdı. Ankara, entegrasyon fikrine tam destek veriyor, arkasında duruyor. Hrıstiyan Sosyal Birlik Partisi’ndeki pek çok politikacının aksine Egemen Bağış, doğru cümleleri kurabildi.”
Almanya’nın dün yapılan oylamada BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine seçilmesi, bugünün Alman basınında geniş yer alıyor. Stuttgarter Zeitung, uluslararası alanda en önemli karar alma organı olan Güvenlik Konseyi’ne iki yıllık üyeliği şöyle değerlendiriyor:
“Almanya, yedi yıl önce Konsey geçici üyesiyken çıkar çatışmaları yaşanmıştı. ABD 2003 yılında Irak’a girmiş, dönemin Alman hükümeti savaşı reddetmişti. Bunun sonucunda Almanya, Irak ile ilgili konularda çekimser oy kullanarak ABD’ye müttefiklik sadakati ile kendi görüşü arasında dengeyi tutturmaya çalışmıştı. Dünya çapında anlaşmazlık ve çatışmaların sayısı o döneme göre azalmış değil. Almanya, dünyadaki pekçok çatışma bölgesinde aktif. Bu memnuniyet verici bir durum. Ancak BM Güvenlik Konseyi’ndeki üyelik bu çıkarların hayata geçirilmesinde bazı alanlarda yarardan çok zarar getirebilir.”
Hannover merkezli Neue Presse gazetesinin yorumu ise şöyle:
“Şimdi kazanılan yeni nüfuzu kullanabilmek, BM’de reform için çalışmak gerekiyor. İkinci Dünya Savaşı galiplerinin BM Güvenlik Konseyi’nde veto yetkisiyle daimi üyeliğe sahip olması manasız. Günümüzde Afrika ve Latin Amerika’nın daha fazla nüfuz sahibi olması gerek. AB için de daimi bir koltuk düşünülebilir. Bu Almanya için bir fırsat. Ancak şimdiye dek pek bir varlık gösteremeyen Dışişleri Bakanı Westerwelle’nin bu fırsatı kullanıp kullanamayacağı tartışılır.”
Son olarak Frankfurter Rundschau gazetesinde ise aynı konuyla ilgili şu satırları okuyoruz: