Bir zamanlar nükleer denizaltıların varlığı bir hayaldi. Fakat 21. yüzyılın ortalarına doğru atomik alan, bir hayal olarak görüleni olanaklı hale getirmiştir. 1950’nin başlarında bazı araştırma katılımcıları nükleer denizaltıların gerçekleşme olasılığını değerlendirmeleri için bir araştırmaya davet edilmişlerdir. Birkaç gün sonra aynı kişilere nükleer denizaltıların artık bir hayal olmadığını ve gerçek olabileceğini ifade eden bir yazı okutulmuştur. Fakat fark şudur ki, katılımcıların bir kısmı bu yazının Robert Oppenheimer (oldukça güvenilir bir kaynak, atom bombasının babası olarak bilinen kişi) tarafından yazıldığına, bir kısmı da bu yazının Pravda gazetesinin herhangi bir yazarı (daha az güvenilir bir kaynak) tarafından yazıldığına inandırılmıştır. İki yazının da içeriği aynı olmasına rağmen, Oppenheimmer tarafından yazıldığına inanılan yazının daha inandırıcı bulunduğuna şaşırmamışsınızdır. Yani, yazar hakkında algılanan güvenilirlik nükleer denizaltı hakkındaki inançları değiştirmiştir (Dunn, 2009).
Hovland ve Weiss (1951) tarafından yapılan bu çalışma buraya kadar ilginç değildi. Fakat bu araştırmaya ek bir değişken daha eklendiğinde sonuç ilginç hale gelmiştir: “zaman”(Benoit ve Strathman, 2004), Pretty, Cacioppo ve Goldman, 1981). 4 hafta sonra, iki gruptan da ikinci kez düşüncelerini ifade etmeleri istenmiştir. Beklenmeyen bir şekilde, Pravda yazarının yazısını okuduğuna inanan kişilerin düşünceleri olumlu yönde gelişmiştir. Yani, bu kişiler nükleer denizaltıların gelecek zamanda geliştirilebileceğine inanmaktadırlar.
Araştırmadan çıkarılan sonuç şudur ki, kişiler bir mesajı aldığında (burada yazı okuma yoluyla), mesajın kaynağını bir süre sonra unutmakta ve yalnızca mesajın içeriğini hatırlamaktadırlar. Buna sosyal psikoloji içerisinde, “zamanın uyutucu etkisi” denilmektedir (Dunn, 2009). Zamanın uyutucu etkisinden kurtulabilmek ve etkili mesajların kişilere ulaşabilmesi için, mesajın kaynağı yani kim tarafından geldiği, mesajın içeriğinden daha önce kişilere sunulmalıdır (Pratkanis, Greenwald, Leippe ve Baumgardner, 1988).
Fakat, zamanın uyutucu etkisinden kurtulmak için kaynağı ön plana çıkarmak her zaman olumlu bir durum değildir, işin içine başka faktörler de girebilir. Bunu günlük hayat çerçevesinde düşündüğümüzde, örneğin, bir kişi (kaynak) bir kez olsun bizim için güvenilmez olduysa, mesajın içeriğine bakmadan, yani çoğu zaman o kişinin ne dediğini dinlemeden sırf kişiye bakarak, ona karşı koyucu düşünceler geliştiririz ve çürütmeye çalışırız. Bu da mesajın içeriğini göz ardı etmeye neden olabilir.
- J. S. Seiter, et al. (2019). Perspectives On Persuasion, Social Influence, And Compliance Gaining. ISBN: 978-0205335237. Yayınevi: Pearson.
- D. Dunn. (2012). Research Methods For Social Psychology. ISBN: 978-1118406052. Yayınevi: Wiley.
- A. R. Pratkanis, et al. (1988). In Search Of Reliable Persuasion Effects: Iii. The Sleeper Effect Is Dead. Long Live The Sleeper Effect.. Journal of Personality and Social Psychology, sf: 203-218. | Arşiv Bağlantısı