Kürt sorunun çözümünde yeni bir planın hayata geçirileceğine dair iddialar manşetlere taşınıyor. Bir analiz ve yorum izlenimi verme ihtiyacı bile hissedilmeden servis edilen bu haberi nasıl okumak gerekiyor.
Öncelikle görüşme kanalının sadece BDP ve parlamenter siyaset üzerinden yürütülmesi konusunu ele alalım. BDP yasal mevzuat çerçevesinde kurulmuş ve parlamentoda grubu buluna bir parti. Kürt sorununun çözümünde yok sayılması imkansız aktörlerden birisi. Yadırganması gereken BDP ile görüşülmesi değil şimdiye kadar sağlıklı, anlamlı ve etkin bir iletişim yolunun geliştirilememiş olmasıdır. Bugün “İmralı ve Kandil değil Barzani ve BDP muhatap alınacak” söyleminin amacı ise bambaşka bir tartışmayı gerektirir.
Doğrudan görüşmede başarısız olduktan sonra dolaylı görüşme yolu ile elde edilmek istenen ne olabilir ? Geçmişte denenen yöntemin başarısız olmasının nedeni sizin talep ve beklentileriniz mi yoksa muhataplarınız mı ? Taleplerinizi yerinde görüyor ve onlarda ısrar ediyorsanız şimdiki muhataplarınız bu konuda son karar verici olabilir mi ? Onlar sadece taşıyıcı ve kolaylaştırıcı olacak ise asıl karar vericiler üzerindeki “caydırıcı etki” gücü nedir ?
Lafı uzatmadan ifade etmeliyim ki bu planın varacağı yer, BDP’nin tümden devre dışı bırakılmasından başka bir şey değildir. Bugün İmralı için uygulanan görüşme yasağı, BDP için kişisel cezalandırmalar ve siyasetten men biçiminde hayata geçirilmek istenecektir.
Görüşmenin amacı sorunu ortadan kaldırmak olmalıdır. Sorun ile muhatabınızı aynılaştırdığınızda sorunun çözüm yolunu muhatabı yemekte görürsünüz. Görüşmeyi de bunun yumuşak bir yöntemi olarak algılamaya başlarsınız.
Peki bu planın başarılı olma ihtimali nedir ? Başarıdan kast edilen kabul edilebilir bir barış ve kalıcı bir çözüm konseptini yakalamaksa, bu yöntem sadece zaman kaybı ve daha radikal arayışların toplumsallaşmasını doğuracaktır.
Bu anlamda bir süre sonra gerçekten tek muhatap halk olursa şaşırmayalım. Bazılarının sandığı gibi halkın muhatap alınması “aza razı etme” projesine hizmet etmez. Tam tersine son derece politik bilinç sahibi ve örgütlü bir toplum en zor muhataptır.
Türkiye devleti, halkı ikna etmek için muhatap aramaya başlarsa asıl film ondan sonra başlar. Kriminal sıfatlar kullanarak kamu oyu önünde zayıflatmayı düşündüğünüz muhataplarınızla görüşmek zorunda kalırsanız Türk sorununu kendi ellerinizle büyütürsünüz. Bir noktadan sonra suçlayacağınız muhatabınız, İmralı, Kandil, BDP değil doğrudan Kürt halkı olursa yeni Türkiye’yi iç savaşla bile kuramazsınız.
Halktan başka kimseyi muhatap almamak gerektiği propagandası, Başbakan için gayet kulağa hoş gelen bir çözüm görüntüsü verebilir. Bu iddia ile muhtemel tüm muhatap adaylarını bir bir devre dışı bırakma eğilimi, bizzat Erdoğan’ı tasfiye etmenin alt yapısını oluşturacaktır.
İş o aşamaya gelmişse bölgede değişen sadece liderler, aktörler değil sınırlar, rejimler olur aynı zamanda. İnsanlığın kaderini etkileyecek gelişmelerin işaret fişeği tıpkı tarihin bir çok döneminde olduğu gibi yine Ortadoğu’da yakılır belki de.