Aslında başlığı non-teist olarak değiştirecektim ancak ateizm felsefesi diğer pozisyonlara göre daha baskın olduğu için değiştirmedim.
Türkiye’de gerek sonradan gerekse doğuştan itibaren ateistseniz, belirli programlarla donatılırsınız. Bu program ateistlerin, “görünen” önemli bir kesiminin aynı davranmasına sebep olur.
Papağan etkisi gibidir.
Düşünen, sorgulayan kişiler olduklarını söyleyenler, iş dine geldiğinde nasıl irrasyonelleşebilir? Türkiye’de gerek halk arasında gerek entelektüel çevrede ateistlerin kalitesi vasat (orta) ve altına doğru ilerliyor. İş, din olduğunda kalite daha da düşüyor.
Bu paket program içerisinde sırasıyla şunlar ateist olunca sizi etkisi altına alır:
Din ile ilgili hep olumsuz görüş vardır.
İkili dikotomilerin birbirleriyle var olması gibi, bir ateist kendisini ancak din karşıtlığıyla var eder.
Dinin her türlü yorumunu eleştirir ve kendi zihninde hayal ettiği dini dayatır.
Türkiye’de ateistler ilginçtir, Sünnilerle aynı dini görüşü paylaşırlar. Dini rasyonel olarak savunanlarla birlikte, cehaletle mücadele etmesi gerekirken onlar IŞİD zihniyetiyle din konusunda aynı düşünür.
Türkiye’de ateist olursanız Kur’an’da sizin hoşunuza giden bir ayet olsa bile bir şekilde onu kötüleme ihtiyacı bu paket programla birlikte gelir.
Bu paket programın içerisinde Kur’an’ı eleştirirken en fazla 10-15 ayet üzerinden eleştiri getirilir. Ahlak gibi tartışılan ve göreceli bir alanda ateistler biranda iş dine geldiğinde ahlak bekçileri olurlar.
Rasyonel, sorgulayan ve akıldan yana olan ateistler dini çürütmek için “Aslında Muhammed ve İsa yaşamadı” gibi mitlere kolayca inanırlar. Biz, ateistlerden mitlere karşı olmasını beklerken din karşıtlığının verdiği aşırılık onların bazılarını aptallaştırmıştır.
Özellikle her sağduyulu bir birey en azından İslam’ın kendi dönemi içerisinde ilerici bir hamle yaptığını görebilir. Beled suresinde “kölelere özgürlük” ayeti bile bir nebze de olsa Kur’an’a saygı duyulmasını gerektirirken tam tersine “ama bunlar mekki ayetler” söylemi patlatılır.
Türkiye’de entelektüel ateist diyebileceğimiz donanımlı kişiler çok az ve onlar daha çok din felsefesiyle ilgilenen profesyoneller tarafından yapılmaktadır.
Türkiye’de ateizmin yayılmasında sosyal medyanın önemi büyüktür. Ateizmin yayılmasında Karikateist, youtube kanalları, ekşi sözlük (ateizmin cennetidir), Ateizm Derneği gibi platformların önemi büyüktür. Hepsini baktığımızda vasat altı oldukları için buralara bakarak ateist olanlarda vasat altı olmaktadır.
Paket programlar, diğer bir deyişle söylemler- ki bunlar Türkiye içerisinde geniş ateist kesiminin paylaştığı gerek sözlü gerekse yazılı izlerdir. Tabii olarak ateistleri sorgulamayan ve iş dine geldiğinde saldırganlaşan bir portreye bürüyor. Ateistler bu söylemlerden kurtulabilirler. Gerçek bir sorgulamayla, düşmanlıkları bir kenara bırakarak, makul davranarak, kendilerine gelen paket program içerisindeki mitleri de bu sayede terk edebilirler. Bu sorgulama aynı zamanda din hakkında olumlu bir yorum yapıldığında bunun ateizme ters olmadığını gösterir. Lesley Hazleton Yahudi bir agnostiktir. Kendisinin İslam hakkında birçok olumlu görüşü vardır. Korkmayın, Hazleton bu olumlu yorumları yaparak Müslüman olmamıştır.
Nerede sayı çoğalırsa orada kalite giderek düşmektedir. Ateizmde giderek kalitenin düşmesinin sebebi vasatların sayısının artmasından kaynaklanır. Umarım ateistler burada yazılanları dikkate alır ve özeleştiri yaparlar.
Ahmet Özkaya kimdir?
1993 yılı Kadıköy doğumludur. İlköğretim ve liseyi İstanbul’da tamamladı. Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi coğrafya bölümünde bitirdikten sonra, Marmara Üniversitesi’nde Pedagojik formasyon eğitimi almıştır. Yeditepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılapları Enstitüsü’nde tezli yüksek lisansa devam etmektedir. Post-Coğrafya kitabının yazarıdır. Ayrıca çeşitli dergilerde makaleler ve popüler bilim platformlarında yazılar yazmaktadır.