Diyarbakır’da düzenlenen Ekoloji Forumu’nunun Sonuç Bildirgesi’nde “Ortadoğu ve dünya halklarına, ekosistem üzerinde büyük tahribatlara neden olan kimyasal silahlar ile mayınların yasaklanması için toplumsal direnişin örgütlenmesi” yönünde çağrıda bulunuldu.
Sonuç Bildirgesi’nde “Türkiye sınırlarındaki mayınlı arazilerin temizlenerek orada yaşayan köylülere devredilmesi ve doğal tarımsal alanlara dönüştürülmesi için direnilmelidir. GDO’lu ürünlere hayır demeye evimizden başlamalıyız. GDO’lu ürünlere karşı durup, cips, çocuk maması, ucuz tekstil almayarak başlayabiliriz. GDO’lu ürünlerin tüketiminin devamı demek çok yakın zamanda biyoçeşitliliğin tekleşmesi anlamına gelmektedir. Doğadaki biyoçeşitliliği korumak, GDO’lu ürünlerin kullanımını azaltmak ve kapitalizme olan bağımlılığı yok etmek için tohum (gen) bankalarının oluşturulması gerekmektedir” denildi.
Forumda, gıda fiyatlarının artması, ürün kalitesinin düşmesi ve genel olarak yaşam şartlarının zorlaştığına işaret edilerek, özellikle kırsaldan şehre göç etmiş düşük gelirli insanların ihtiyaç duydukları besinlerin büyük bir kısmını üretmelerine yönelik teknikler geliştirilmesi gerektiği belirtildi.
Ortadoğu’da bulunan yer altı ve yerüstü kaynaklarının sömürülmesinin durdurulması gerektiğine dikkat çekilen Bildirge’de, “Bu kaynakları metalaştırmak adına yürütülen bütün anlaşmalara karşı durulmalıdır” denildi.
Mezopotamya, Ege ve Karadeniz’de yapılan HES ve barajlarla halkların farklılıklarının su ile eritilerek halkların asimile edilmek istendiği ifade edilirken, suyun ticarileştirilmesi ile uluslararası alanda suyun polilik araç olarak kullanmak istendiği belirtildi.
FİLİSTİN VURGUSU
İsrail işgali altında yaşayan Filistinliler Ortadoğu’da su sorununu en fazla yaşayan halk olduğuna dikkat çekilen Sonuç Bildirgesi’nde, “İsrail, Filistin topraklarındaki işgale, ekolojik tahribata son vererek Filistin su kaynakları üzerindeki hegemonyasından vazgeçmelidir. Filistin halkının suya erişimi önündeki tüm fiili ve yasal engelleri kaldırmalıdır. Su kaynakları üzerindeki kontrolünü Filistin halkına karşı bir tehdit ve cezalandırma aracı olarak görme politikasına ve su kuyularının bombalanması gibi şiddet eylemlerine derhal son vermelidir” denildi.
Sonuç Bildirgesi’nde şunlar ifade edildi:
-Kapitalist -modernitenin kadını doğadan koparması ve devletçi- iktidarcı düşünceyi empoze etmesi deşifre edilmeli, kadının ve doğanın haklarının olduğu ve bunun da anayasada güvenceye kavuşturulması gerekmektedir.
-İnsanların doğa ile barışık yaşayabilmesi için doğa ile barışık teknoloji projelerinin hayata geçirilmesi gerekmektedir.
-Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının yaygınlaşabilmesi için toplumda farkındalık yaratacak çalışmaların arttırılması, sürdürülebilir kentlerin yaratılması için topografik yapının doğru değerlendirilmesi ve iklim verileri dikkate alınarak yapıların tasarlanması, böylelikle enerji tüketiminin azaltılması gerekmektedir. Enerji ve doğal kaynakların tüketiminin sürekli arttığı günümüzde bilişim teknolojilerinin daha verimli kullanımının sağlanması için toplumda duyarlılık yaratılması gerekmektedir.”
-Türkiye’de emek sömürüsünü en yoğun biçimde yaşayan kesimlerden biri olan mevsimlik tarım işçilerinin çalışma ve yaşam koşulları, 1990’larda neoliberal globalleşme politikaları ve zorunlu Kürt göçünün yarattığı mülksüzleşme neticesinde daha da ağırlaşmıştır.
-Türk, Kürt, Gürcü vs. her milliyetten tarım işçileri için adil bir ücret politikasının uygulanması temelinde sağlıklı bir tarım, iş/çalışma ve yaşam politikasının izlenmesi gerekmektedir. Kapitalizmin temel bir yansıması olan aracılık sistemi ortadan kaldırılmalı ve onun yarattığı bölünmüşlük ve örgütsüzlüğü önlemek için mevsimlik işçi dernekleri veya kooperatifleri kurulmalıdır.
-Militarizm ve şiddet ekosistemdeki bütün ilişkilenme tarzları göz önüne alınarak reddedilmelidir. Aile içi şiddet, ekonomik şiddet, doğaya karşı şiddet vs. topyekün aşılmalıdır.
-Dil, iletişim aracı olması itibariyle organik bir fenomendir. İnsanda olduğu gibi bütün canlıların iletişim dilleri vardır, dil doğayla bir bütündür ve buna karşı kurulan bütün engellemelere karşı mücadele edilmelidir.”