Geçen ki yazımda kapitalizmin din dilinde şeytan olduğunu anlatan bir yazı kaleme almıştım. Kapitalizm ile ilgili araştırmalar yaparken bir yazıya denk geldim. Liberal olan bir kişi kapitalizmin tüm bu kötülüklerin sorunu olmadığını anlatıyor hatta son zamanlarda bazı İslamcıların kapitalizmi şeytana benzetmesine isyan ediyordu. Kapitalizmin dünyada bu kadar eşitsizliklerin olmasının sebebi olmadığını, aksine kapitalizmin fakirliği ortadan kaldıran bir etkisini olduğunu söylüyor yazar. Şu örneği veriyor: 1800 yıllarda dünya nüfusunun %80’i 1 doların altında çalışırken, bu oran günümüzde %15’in altına inmiş. Yazar kapitalizme kin kusan sanatçılara da itiraz ediyor ve kapitalizm sayesinde sanatçıların eserlerini satarak zengin olmalarını örnek gösteriyor. Ve yazarın asıl itirazı ise, kapitalizmi eleştirenlerin kapitalizmi bilmemelerinden kaynaklandığını söylüyor.
Üzücü ve bir o kadar trajedi olan kapitalizmin fakirliği azalttığı iddiasıdır. Yazar 1800’lü yıllardan örnek getiriyor ancak o dönem işçilerin hayvani şartlarda çalışma koşullarını görmüyor. Eğer işçiler o dönem düşük ücret alıyorsa bunun sorumlusu o dönem kapitalizmden kaynaklanıyor olmasıdır. Sermaye sahipleri işçiler üzerinden geçinerek zengin olurken, işçiler karınlarını zor doyuruyorlardı. Ancak uzun mücadeleler neticesinde işçiler birçok haklar elde ettiler. İşçilerin bu hakkı elde edebilmesini kapitalizme değil, sosyalizme borçluyuz. İşçiler el ele vererek örgütlenmeseydi, haksızlığa isyan etmeseydi, bu hakları alabilir miydi? Eğer, en azından haftada bir tatil varsa, belirli bir çalışma saati bulunuyorsa bunlar işçilerin uzun mücadeleleri boyunca ve binlerce işçi ölümleri meydana geldikten sonra elde edilmiş haklardır. Sosyalizm işçileri örgütlediği gibi onlara haklarını nasıl alacaklarının rotasını da çizmiştir.
Kapitalizmin fakirliği azalttığı büyük bir yalandır. Kapitalizm ancak zengini zengin, fakiri de fakir yapan bir sistem olmak zorundadır. Çünkü kapitalizm sömürerek ilerler. Eğer sömürü olmazsa kapitalizm vahşileşemez. İşçilerin sırtından geçinmeden birkaç kişide olan servet, dünyanın yarı nüfusundan fazla olamaz. Bu yazarın yanıldığı husus, kapitalist ülkelerde kapitalizmin acımasızlığına uyuşturucu iğneyi vuran sosyal devlet anlayışını kapitalizm sanmasıdır. Kapitalist gelişmiş ülkeler hiç şüphesiz yüzyıllarca sömürdüğü ülkelerin sırtından geçinmiş ve geçinmektedir. Batı Avrupa medeniyeti refahını aynı zamanda sömürdüğü ülkelere de borçludur. Kısacası dünyada eşitsizliğin giderek büyümesini görmeyip 1800’lü yıllarla günümüzü kıyaslayarak kapitalizmi savunmak gerçeği eğip bükmekle mümkündür. Sadece birkaç kişinin servetinin dünyanın yarı nüfusunundan fazla olması insanlık için utanç verici bir hadisedir.
Kapitalizmi kim savunur? Hiç şüphesiz sermaye sahibi olanlar savunur. Sermayesi olmayan, emeğinden başka karşılığı olmayan bir kişi kapitalizmi niçin savunsun? Marx’ın dediği gibi “ Dünyanın bütün işçileri birleşin ! Zincirlerinizden başka kaybedecek neyiniz var ?”