İngiltere’de beş gündür devam eden koalisyon görüşmeleri tamamlandı. Gordon Brown’ın liderlik pozisyonlarından çekilerek Liberal Demokrat Parti’yi İşçi Partisi ile bir ittifaka razı etme çabaları sonuç vermedi.
Brown’ın istifasının ardından yarım saat dahi geçmeden İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth, Muhafazakâr Parti genel başkanı David Cameron’ı yeni başbakan adayı olarak kabul ederek hükümeti kurmakla görevlendirdi. Kraliçe, böylece tahta çıkışından bu yana 14’ncü başbakanı görmüş oldu.
Liberal Demokratlar’a hangi ödünler verildi?
Siyasi gözlemciler Liberal Demokratlar ile Muhafazakârlar arasında belirgin görüş farklılıklarının bulunduğuna dikkat çekerek koalisyon için Liberaller’e ciddi ödünler verilmiş olduğu ihtimali üzerinde duruyorlar. Clegg, dün akşam bir araya geldiği partisinin milletvekillerinden de gereken onayı aldı.
Yeni hükümette en önemli iki bakanlık Muhafazakârlar’ın olacak. Cameron’a yakın bir isim olarak bilinen George Osborne maliye bakanlığına getirilirken, dışişleri bakanlığı koltuğu William Hague’a emanet ediliyor. Hague, Muhafazakâr Parti’nin Avrupa Birliği karşıtı, sağcı kanadına mensup. Gözlemciler, dışişlerine böyle bir ismin getirilmesinin AB’ye de yansımasını bekliyor. Liberal Parti lideri Nick Clegg’e ise sorumluluk ve görev sahası bulunmayan başbakan yardımcılığı veriliyor.
Cameron’dan “zor günler” vurgusu
Cameron ilk açıklamalarında İngiltere’nin karşı karşıya bulunduğu ekonomik zorlukları ön plana çıkardı. “Bütçe açığı ve sosyal sorunların ülkeyi zorladığına” işaret eden David Cameron, “Aramızdaki siyasi farkları aşarak, Liberal Parti lideri Nick Clegg ile birlikte ülke yararı için çalışacağız” dedi. Cameron, bazı kararların arifesinde bulunduklarına dikkat çekerek vatandaşlarla birlikte zor zamanların aşılacağını kaydetti.
İngiltere’nin bütçe açığı 190 milyar euro ile Gayrı Safi Yurt İçi Hâsıla’nın (GSYİH) yüzde 12’si seviyesine ulaşıyor. Muhafazakâr Parti, özellikle kamu harcamalarında önemli kesintiye gitmeyi planlıyor. Liberaller ise tasarruf önlemlerinde daha ılımlı davranılmasından yana bir tutum sergiliyor.
“Yeni Sol” devri kapandı
İşçi Partisi’nde de Brown’ın istifasının ardından yeni lider arayışı başladı. Brown ile birlikte 13 yıllık “Yeni Sol” dönemi de geride kalmış oldu. Brown veda konuşmasında da bu döneme vurgu yaptı: “Başbakanlığı çok sevdim. Sunduğu ayrıcalıkları ve şatafatlı törenlerini değil, bu ülkeyi daha adil, daha hoşgörülü, daha demokratik, daha yeşil, daha müreffeh ve daha adil yapma imkânları sunduğundan…”
Birçok gözlemciye göre Tony Blair sonrasında üç yıl başbakanlık yapan Brown, İşçi Partisi için “konumuna uygun liderlik vasıfları” sergileyemedi. İletişim kabiliyeti halkı fikirleri konusunda ikna etmeye yetmedi, canlı yayında TV düellolarında yetersiz kaldı.
DW Türkçe
DW/AP/rtr/dpa/AFP-NH/MÇ
Brown’ın istifasının ardından yarım saat dahi geçmeden İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth, Muhafazakâr Parti genel başkanı David Cameron’ı yeni başbakan adayı olarak kabul ederek hükümeti kurmakla görevlendirdi. Kraliçe, böylece tahta çıkışından bu yana 14’ncü başbakanı görmüş oldu.
Liberal Demokratlar’a hangi ödünler verildi?
Siyasi gözlemciler Liberal Demokratlar ile Muhafazakârlar arasında belirgin görüş farklılıklarının bulunduğuna dikkat çekerek koalisyon için Liberaller’e ciddi ödünler verilmiş olduğu ihtimali üzerinde duruyorlar. Clegg, dün akşam bir araya geldiği partisinin milletvekillerinden de gereken onayı aldı.
Yeni hükümette en önemli iki bakanlık Muhafazakârlar’ın olacak. Cameron’a yakın bir isim olarak bilinen George Osborne maliye bakanlığına getirilirken, dışişleri bakanlığı koltuğu William Hague’a emanet ediliyor. Hague, Muhafazakâr Parti’nin Avrupa Birliği karşıtı, sağcı kanadına mensup. Gözlemciler, dışişlerine böyle bir ismin getirilmesinin AB’ye de yansımasını bekliyor. Liberal Parti lideri Nick Clegg’e ise sorumluluk ve görev sahası bulunmayan başbakan yardımcılığı veriliyor.
Cameron’dan “zor günler” vurgusu
Cameron ilk açıklamalarında İngiltere’nin karşı karşıya bulunduğu ekonomik zorlukları ön plana çıkardı. “Bütçe açığı ve sosyal sorunların ülkeyi zorladığına” işaret eden David Cameron, “Aramızdaki siyasi farkları aşarak, Liberal Parti lideri Nick Clegg ile birlikte ülke yararı için çalışacağız” dedi. Cameron, bazı kararların arifesinde bulunduklarına dikkat çekerek vatandaşlarla birlikte zor zamanların aşılacağını kaydetti.
İngiltere’nin bütçe açığı 190 milyar euro ile Gayrı Safi Yurt İçi Hâsıla’nın (GSYİH) yüzde 12’si seviyesine ulaşıyor. Muhafazakâr Parti, özellikle kamu harcamalarında önemli kesintiye gitmeyi planlıyor. Liberaller ise tasarruf önlemlerinde daha ılımlı davranılmasından yana bir tutum sergiliyor.
“Yeni Sol” devri kapandı
İşçi Partisi’nde de Brown’ın istifasının ardından yeni lider arayışı başladı. Brown ile birlikte 13 yıllık “Yeni Sol” dönemi de geride kalmış oldu. Brown veda konuşmasında da bu döneme vurgu yaptı: “Başbakanlığı çok sevdim. Sunduğu ayrıcalıkları ve şatafatlı törenlerini değil, bu ülkeyi daha adil, daha hoşgörülü, daha demokratik, daha yeşil, daha müreffeh ve daha adil yapma imkânları sunduğundan…”
Birçok gözlemciye göre Tony Blair sonrasında üç yıl başbakanlık yapan Brown, İşçi Partisi için “konumuna uygun liderlik vasıfları” sergileyemedi. İletişim kabiliyeti halkı fikirleri konusunda ikna etmeye yetmedi, canlı yayında TV düellolarında yetersiz kaldı.
DW Türkçe
DW/AP/rtr/dpa/AFP-NH/MÇ