Avusturya`ya bir dizi konferans vermek için gelen Prof. Dr. M. Hayri Kırbaşoğlu, İPB tarafından organize edilen ‘İslam, Modernite ve Kapitalizm’ adlı konferansı ile Müslümanların kapitalizm ile nasıl mücadele etmesi gerektiği üzerinde durdu.
Hayri Kırbaşoğlu, kapitalizmin insan nefsine hoş gelen bütün işlere hitap ettiğini, bu bağlamda kapitalizmin din unsurunu da kullandığını belirtti. Artık “abdestli kapitalizm”in süreci daha da hızlandırmakta olduğunu ve kapitalizmin yapısını değiştirmedikçe, kişinin ibadetinin öneminin kalmadığına vurgu yaptı. Gelinen yeni dönem ile birlikte Müslümanların karşı karşıya olduğu, yeni bir Müslümanlık inşaasına ihtiyaç olduğunu belirten Hayri Kırbaşoğlu, bunun temelinde ise direniş teolojisine ihtiyaç olduğunu söyledi.
Kapitalist sistemi durdurmanın yetmeyip çözüm üretmek gerektiğinin ve bunun da, bireysel değil toplumsal anlamda İslami değerlerin geliştirilip, bu modellerin sunulması ile gerçekleşebileceğinin önemine vurgu yaptı. Çözümün ise Aliya’nın söylemiyle “Müslüman halkların Müslümanlaşması” olduğunu belirten Hayri Kırbaşoğlu; “Çünkü Müslümanlık toplumsal, küresel ve bireysel kompakt bir sistem. Aynı zamanda boyutları, hedefleri ve iddiası olan bir sistem. Bu hedeflerden herhangi birini yok saydığınızda o, İslam olmaktan çıkar. Dolayısıyla günümüzde, Allah Resülünü’nün bireysel anlamda birebir kopyası olmak Müslümanlık değildir“ diyerek İslam, bu üç boyutu ile ele alınmadıkça, ortaya koyulmadıkça İslam medeniyetinin küreselleşme ve kapitalizm ile mücadele etmesinin mümkün olmadığını belirtti. Bu anlamda İslam’ın sadece Müslümanlar için değil bütün insanlığa yönelik boyutu olan bir proje olduğunu dile getiren Kırbaşoğlu, yeni nesillere İslam’ın bu üç boyutunu aktarmadıkça, iddiasını ortaya koymadıkça, küreselleşme veya kapitalizm ile İslam dünyasının mücadele etmesinin imkânsız olduğunu; bunun günümüzden ve geçmişten örneklerle anlaşılabileceğini belirtti.
Konuşmasını, Müslüman düşünür Roger Garaudy’in bir sözü ile bitiren Hayri Kırbaşoğlu, “’İnsanlığın önünde İslam’dan başka çıkış yolu yok’ ama bu potansiyel bir imkân, bu potansiyeli kinetik enerjiye çevirmek hepimizin elinde. 21. yüzyıldaki Müslümanlığın anlamı bu potansiyeli harekete geçirerek gerçekten insanlığın önünde bir ümit ışığı olabilmek. Bunun için de teorik ve pratik modellemelerle yola adım atmak elzemdir” ifadelerini kullandı.
Haber: Tarkan Tek/Viyana
İslamî Analiz/Haber Merkezi