Yeni araştırmalar, daha fazla sayıda büyük erkek kardeşe sahip erkeklerin hayatlarının belirli bir döneminde eşcinsel birliktelik içine girme oranının daha yüksek olduğunu gösteriyor. Bu ilişki, Journal of Sex Research‘te yayınlanan makalede detaylı olarak açıklanan bir bulgu ve cinsel yönelimin kökenleri hakkında yeni bir bakış sunuyor.[1]
Cinsel Yönelimin Kökenleri
Son on yıl içerisinde birçok ülke, LGBTIQ+ bireylere eşit muamele edilmesi amacıyla çok daha fazla kamu desteği ve daha koruyucu yasalar da dahil olmak üzere kayda değer ilerleme kaydetti. Ancak bu gelişmelere rağmen, cinsel azınlıklar hâlâ yüksek düzeyde sosyal dışlanmaya maruz kalıyor ve cinsel yönelimin kökenleri hâlâ tartışma konusu olmaya devam ediyor.
Giderek artan sayıda araştırma, neden bazı insanların aynı cinsiyeti cinsel olarak arzuladığını, diğerlerinin ise bunu yaşamadığını açıklamaya çalışıyor. Bu çalışmaların kamuoyu ve tartışmalara önemli bir etkisi vardır. Örneğin, cinsel yönelimi hormonlar veya genetik gibi biyolojik faktörlerin bir ürünü olarak gören kişilerin, bunu sosyal faktörlerin veya bireysel tercihlerin bir ürünü olarak görenlere kıyasla cinsel azınlıkları ve onların sivil haklarını destekleme olasılıklarının daha yüksek olduğu bilinmektedir.
Kardeş Doğum Sırası Etkisi
Kardeş Doğum Sırası Etkisi, insan cinsel yöneliminin biyolojik kökenini kapsamlı kanıtlarla kalıplarla açıklamış bir kavramdır.[2] Uzun süredir varlığını koruyan bu hipotez, erkeklerin sahip oldukları biyolojik kardeş sayısı artıkça eşcinselliğe eğilimin de arttığını öne sürüyor.
Bu etki, annenin erkek fetüsün ürettiği proteinlere karşı bağışıklık tepkisine atfedilmiştir. Proteinler annenin kan dolaşımına giriyor ve sonraki çocukların cinsel gelişimini etkileyen antikorların üretimini tetikliyor. Anneye ait bu antikorlar, erkek fetüslerde ilk gebeliğin ardından diğer gebeliklerde birikiyor; bu da daha fazla ağabeyi olan erkeklerin aynı cinse cinsel arzu duyma olasılığının daha yüksek olduğunu gösteriyor. Bununa birlikte, kardeş doğum sırası etkisini belgeleyen önceki araştırmalar, küçük ve daha seçici katılımcı örneklerine dayanıyordu ve bu da bazı bilim insanlarının bu olgunun gerçekliğini sorgulamasına yol açtı. Aslına bakılırsa, şimdiye kadar nüfus örneğini yeterli oranda temsil eden hiçbir çalışma bu olgunun varlığını desteklemedi.
Yeni Bir Araştırma!
Ancak yeni bir araştırmada Hollanda nüfus kayıtlarından elde edilen özgün veriler kullanıldı. Bu veriler, 1940 ile 1990 yılları arasında doğan dokuz milyondan fazla insanın yaşam süreçlerini takip etmemizi sağladı. Önceki çalışmalarda bu veri seti evli bir çiftin çocuklarının, birlikteliklerinin istikrarını etkileyip etkilemediğini incelemek ve aynı cinsiyetten ve farklı cinsiyetten çiftler tarafından büyütülen çocukların akademik başarısını karşılaştırmak için kullanılmıştı. Bu kez ise Kardeş Doğum Sırası Etkisinin tutarlı bir testi sağlamak için kullanıldı. Veriler bireylerin cinsel yönelimine ilişkin doğrudan ölçümleri içermese de onların eşcinsel evliliğe veya kayıtlı birlikteliğe girip girmediklerini gösteriyordu. Bu bilgi eşcinselliğin temsili olarak kullanıldı. Belirtmek gerekir ki Hollanda’da kayıtlı eşcinsel birliktelikler 1998’den beri, eşcinsel evlilikler ise 2001’den beri tanınmaktadır.
Sonuçlar, kardeş doğum sırasının eşcinsellik üzerindeki etkisine dair açık kanıtlar olduğunu gösteriyor. Spesifik olarak, bir ağabeyi olan erkeklerin aynı cinsiyetten bir birlikteliğe girme oranı bir ablası olan erkeklere göre %12, sadece bir küçük erkek veya kız kardeşi olan erkeklere göre ise %21 daha fazladır. Doğum sırası ve toplam kardeş sayısı da önemli etkenlerdir. En küçük kardeş olan erkeklerin aynı cinsiyetten cinsel birlikteliğe oranı, en büyük kardeş olan erkeklere göre daha fazladır ve toplam kardeş sayısı arttıkça farklılıklar daha da büyümektedir. Örneğin, bir erkeğin aynı cinsiyetten bir birlikteliğe girme oranı, üç ağabeyi olan birinde üç ablası olan birine göre %41 daha yüksek; üç küçük erkek kardeşi olan birine göre ise %80 daha yüksektir.
Aşağıdaki tablo, üçe kadar kardeşe sahip olanlar arasında aynı cinsiyetten birliktelikte bulunan erkeklerin sayısını gösteren bazı bulguları göstermektedir. Büyük kardeşlerin cinsiyeti, aynı cinsiyetten birliktelik üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Öte yandan, küçük kardeşlerin cinsiyeti burada çok az rol oynamakta ya da hiç oynamamaktadır.
Neredeyse yalnızca erkeklere odaklanan daha önceki çalışmaların aksine, bu çalışmada kadınlar arasında da aynı sonuçlar belgelenmiştir. Kadınların, eğer ağabeyi varsa aynı cinsiyetten cinsel birlikteliğe girme oranlarının daha yüksek olduğu gözlenmiştir. Bu bulgu, anneye ait antikorların ve fetal proteinlerin zamanda kadınların cinsel gelişimini etkilemek üzere etkileşime girdiğine dair bulgulara da geçici bir destek sağlamaktadır.[3]
Sonuç: Tüm Bunlar Ne Anlama Geliyor?
Araştırmanın sonuçları açık ve tutarlı bir hikâye anlatıyor: bir kişinin kardeşlerinin sayısı ve cinsiyeti, cinsel yönelimlerinin gelişiminde önemli bir rol oynuyor.
Bu kanıt, cinsel yönelimin, bazılarının öne sürdüğü gibi bir “yaşam tarzı seçimi” ya da bir “moda trendi” olmaktan çok, doğuştan gelen bir özellik ve kişinin gerçek benliğinin bir yansıması olduğunu vurgulayan bakış açılarıyla örtüşüyor.
Elbette ideal bir toplumda insanlara sağlanan haklar ve duyulan saygı, cinsel kimliğin “doğuştan” ya da “seçim” olmasına bağlı olmamalıdır. Ancak ne yazık ki bu konular çağdaş tartışmalarda hâlâ ön plandadır ve bu da araştırmanın önemini daha da vurgulamaktadır.
İnsan cinselliğinin biyolojik temeli, cinsel yönelim dönüşüm terapisi gibi sahtebilimsel zararlı uygulamaların bir kişinin cinsel yönelimini değiştiremeyeceğini göstermektedir. Aynı zamanda eşcinselliğin okullarda cinsel çeşitlilik eğitimleri gibi yollarla “öğretilebileceği” veya eşcinsel çiftlerin evlat edinmesi gibi yollarla aktarılabileceği iddialarını da geçersiz kılmaktadır.
Cinsel yönelimin ardındaki mekanizmaları ve süreçleri anlamak, insanları oldukları kişi yapan şeyin ne olduğuna dair içgörüler sunabilir ve insan cinsel çeşitliliğinin tüm yelpazesini normalleştirmeye yardımcı olabilir.
- ^ C. Ablaza, et al. (2022). Are Sibship Characteristics Predictive Of Same Sex Marriage? An Examination Of Fraternal Birth Order And Female Fecundity Effects In Population-Level Administrative Data From The Netherlands. Informa UK Limited, sf: 671-683. doi: 10.1080/00224499.2021.1974330. | Arşiv Bağlantısı
- ^ B. P. Zietsch. (2018). Reasons For Caution About The Fraternal Birth Order Effect. Archives of Sexual Behavior, sf: 47-48. doi: 10.1007/s10508-017-1086-2. | Arşiv Bağlantısı
- ^ Wikipedia. Proteins That Are Preferentially Expressed Or Upregulated During Fetal Development. (1 Temmuz 2007). Alındığı Tarih: 31 Aralık 2023. Alındığı Yer: Wikipedia | Arşiv Bağlantısı
- C. Ablaza, et al. Research Confirms Men With Older Brothers Are More Likely To Be Gay, Suggesting Same-Sex Attraction Has A Biological Basis. (18 Ocak 2022). Alındığı Tarih: 31 Aralık 2023. Alındığı Yer: The Conversation | Arşiv Bağlantısı
- F. Perales, et al. Research Confirms Men With Older Brothers Are More Likely To Be Gay. (18 Şubat 2022). Alındığı Tarih: 31 Aralık 2023. Alındığı Yer: Big Think | Arşiv Bağlantısı
- F. Perales, et al. Are Sibship Characteristics Predictive Of Same Sex Marriage? An Examination Of Fraternal Birth Order And Female Fecundity Effects In Population-Level Administrative Data From The Netherlands. (18 Ocak 2022). Alındığı Tarih: 31 Aralık 2023. Alındığı Yer: tandfonline | Arşiv Bağlantısı
- G. Aviles, et al. Men With Older Brothers Are More Likely To Be Gay, Study Suggests. (21 Mart 2020). Alındığı Tarih: 31 Aralık 2023. Alındığı Yer: NBC News | Arşiv Bağlantısı
- B. Louden. Factcheck: Does The Safe Schools Program Contain ‘Highly Explicit Material’?. (22 Kasım 2017). Alındığı Tarih: 31 Aralık 2023. Alındığı Yer: The Conversation | Arşiv Bağlantısı