Bir yıl süren yetki mücadelesinin ardından, 12 Ocak’ta greve çıkan Çemen Tekstil işçilerinin 74 gün süren direnişi, birçok açıdan tarihe geçmeyi hak eden bir mücadele oldu. En başta da, işçilerin hakları için örgütlenme ve mücadele etmesinin önündeki engellerin ve zorlukların nasıl aşılabileceği konusunda derslerle dolu örnek bir mücadele verdi Çemen işçileri. TEKEL işçilerinin mücadelesi nasıl ki ülke genelinde işçi ve emekçilerin mücadelesi için birleştirici ve ilerletici bir mihrak haline geldiyse, Çemen işçilerinin mücadelesi de Antep için böyle bir anlam kazandı.
Türkiye’nin her yerinde “Çemen’de kazandık sıra TEKEL’de” şiarına dönüşerek, mücadele eden tüm emekçiler ve emek güçleri tarafından örnek alınan ve örnek gösterilen bir mücadele oldu Çemen grevi. Grevden önce işe alınmış 200’den fazla grev kırıcıya, patronun grevci işçileri dağıtmak ve bölmek için yer yer polisin ve diğer büyük patronların da desteğini arkasına alarak yaptığı saldırılara, işçileri ve tüm Antep kamuoyunu defalarca kandırmaya ve aldatmaya yönelik yalanlarına ve oyunlarına, hepsinden önemlisi de grev hakkını kullanmayı neredeyse imkansız hale getiren grev yasası ve diğer yasal engellere rağmen başarıyla biten bir grev…
Peki bütün bu engellere rağmen bu grevin başarıya ulaşmasında belirleyici olan etkenler nelerdi?
1- Çemen işçileri, işçi sendikalarının pek çoğunda egemen olan, işçi inisiyatifi ve işçi iradesinin hakim olmasına izin vermeyen anlayışa karşı da mücadele ederek, kendi içinden seçtiği en ileri işçilerden bir komite oluşturdu ve bu komite önemli oranda mücadelenin işçilerin iradesi üzerinden ilerlemesini sağladı. Tabii burada sendikanın (DİSK Tekstil) da, işçilerin iradesini tanıma ve işçiyle birleşme konusunda yer yer sıkıntılar yaşansa da, gösterdiği olumlu tutum önemlidir.
2- Çemen işçileri, yalnızca mevcut yasaların sunduğu çerçeveye sığınarak, pasif, geleneksel bir beklenticilik ve göstermelik bazı eylemlerle yetinmek yerine, son derece etkili bir demokratik, fiili ve meşru mücadele geliştirdiler. Normal şartlarda 200 grev kırıcı işçiyle içeride normal üretimin devam ettiği şartlarda bir grevin başarıya ulaşması imkansızdı. Fakat Çemen işçileri, belli bir aşamadan sonra eşlerini ve çocuklarını da bu mücadeleye dahil ederek, hem güçlü bir şekilde seslerini duyurdular hem de kamuoyunda ciddi bir meşruiyet ve destek sağladılar. Bunun sonucunda, etkisiz bir grev olarak devam edip muhtemelen bir süre sonra çözülebilecek mücadele, fiili olarak bir direnişe dönüştü ve kazanımla sona erdi.
3- Başta Antep’teki sendikalar, emek ve demokrasi güçleri olmak üzere ülkenin pek çok yerinden Çemen işçilerine verilen destek ise bu mücadelenin başarıya ulaşmasında en önemli ve belirleyici faktörlerden biriydi. Ziyaretler, açıklamalar, eylemler, dayanışma amaçlı destekler ve bağış kampanyaları, tüm bunların işçilerin yalnız olmadığına dair yarattığı duygu ve birlik olmasaydı, ne Çemen işçileri böylesine güven ve cesaretle mücadeleye devam edebilirdi ne de patron ve onunla birlikte hareket eden güçler baskı altına alınabilirdi.
Ancak Çemen Tekstil’de grev başarıyla bitip sözleşme imzalanmış olsa da, mücadele henüz bitmedi. Şüphesiz işçi ve patron arasında mücadele, iki taraf da sınıf olarak varlığını sürdürdüğü sürece hiç bitmeyecektir. Ama burada süren mücadele, Çemen işçilerinin, başta Antep’teki on binlerce işçi olmak üzere bütün işçi sınıfı adına büyük bir mücadele vererek kazandığı bir mevzinin kısa zamanda tekrar kaybedilip kaybedilmeyeceği mücadelesidir. İşveren, sendikanın yetkisini düşürmek ve mücadeleci işçileri tasfiye etmek için olmaz yöntemlere başvurmakta; tehdit, baskı, işten atma da dahil hiçbir şekilde hukuk-yasa tanımamaktadır.
En son 29 Nisan’da 12 işçiyi işten atan Çemen işvereni, Gaziantep valisi, emniyet müdürü ve bölge çalışma müdürünün huzurunda verdiği sözlere ve imzaladığı anlaşmaya uymayarak, yalnızca işçileri ve sendikayı değil aynı zamanda bu ilin mülki yetkililerini de hiçbir şekilde takmadığını, tanımadığını göstere göstere işçilerin ekmeğiyle oynamaya, yasal haklarını gasp etmeye devam etmektedir.
Sendikamızın ve işçilerin yasal haklarını korumak için en demokratik eylemlerine bile anında müdahale etmekte bir dakika bile gecikmeyen güvenlik güçleri ve valilik tarafından, Çemen işvereni Kamil Çetinkaya’nın bunca pervasızlığının, işçi ve hak düşmanlığının hoş görülmesi, hiçbir ciddi müdahale ve yaptırıma uğramaması ise adil olması gereken bu kurumlara olan güveni sarsmaktadır.
Sonuç olarak Çemen işçilerinin, sendikal haklarını ve kazanımlarını korumak için verdiği mücadele devam etmektedir. Tıpkı grevde olduğu gibi bugün de Çemen işçilerinin bu mücadeleyi yalnızca kendi güçleri ve çabasıyla sürdürebilmesi ve kazanması çok zor. Buradaki örgütlülüğün ve Çemen işçisinin büyük bir mücadele vererek elde ettiği kazanımları korumasının, örgütlenmeyi bekleyen on binlerce tekstil işçisi başta olmak üzere bütün işçi sınıfı ve emek güçleri bakımından ne kadar önemli olduğunu tekrar etmeye sanırım gerek yoktur. Bu durumda Antep’teki tüm sendikalara, emek ve demokrasiden yana güçlere; işten atılan işçilerin işe geri alınması için işten atılan işçilerle dayanışma ve patronun baskı, tehdit, zorla istifa vb. yöntemlerle sendikal örgütlülüğü tasfiye etme saldırılarına karşı verilen mücadelede, Çemen işçilerini ve DİSK Tekstil Sendikası’nı yalnız bırakmama çağrısı yapıyorum. Grev döneminde atılan “Çemen işçisi yalnız değildir” sloganını, Çemen işçileri yeniden duymak istiyorlar. Ama yalnızca Çemen işçileri için değil, tüm işçi sınıfımızın menfaati için ve mücadelenin bir adım geriye düşmemesi için…
-Mehmet Türkmen DİSK Tekstil Sendikası Örgütlenme Uzmanı-