Evrim Ağacı’nın kurucusu Dr. Çağrı Mert Bakırcı’nın yeni bir videosuna denk geldim.
Covid 19 aşısı olma sürecini anlatan bir videoydu.
Sabahın erken saatlerinde aşı olmaya giden Bakırcı’yı güler yüzlü sağlık personelleri karşılamıştı.
Videoyu izleyince çoğunluğun sabahın erken saatlerinde güler yüzlü bu insanları yazdığını gördüm.
Çoğunluk sağlık personellerinin güler yüzlü olmasına dikkat etmişti.
Acaba çoğunluğumuzda eksik olan güler yüzlü olmak mıdır?
Çoğunluğun buna dikkat etmesi bizde bu eksikliği gösteriyor.
Bizzat bunu yaşayarak da deneyimleyebiliyoruz.
Bazen sıkıntılı ve stresli anlarımızda hafif bir tebessüm bile o sabahın stresini huzura çevirmeye yetebiliyor.
Peki bizler neden gülemiyoruz? Sürekli gergin, bir an önce işlerin bitmesini bekleyen, stres dolu ve geleni adeta kovar gibi davranıyoruz? Bunun sebebini ekonomiye bağlamak ancak kolaya kaçmaktır. Bu durumun bana göre başta ekonomi olmak üzere sosyal, siyasal sebepleri bulunmaktadır.
İnsanın geleceği belirsiz olursa o kişiyi gün boyunca güldüremezsiniz.
Çalışma şartlarının ağır olduğu, hak ettiği değeri alamadığı, ay sonunu zor getirdiği bir kişiye güldürmek deveyi iğne deliğinden geçirmek kadar zordur. Adaletin giderek yozlaştığı, siyasilerin bitmek bilmeyen kavgaları bizleri giderek karamsar hale sokuyor.
Bu şartlar altında sıcak bir tebessüm bile yapası gelmiyor insanın. Zihni bin bir türlü meşgalelerle doluyken nasıl gülsün? Etrafına nasıl pozitif neşe saçsın? Hiç karanlıkta gözler görür mü? Karanlığı yok edebilmek için bir mum ışığı yeterlidir.
Ağır şartlar altında çalışan, kendisine vakit ayıramayan, sürekli strese maruz kaldığı için depresyon ve anksiyete ile mücadele eden, ay sonunu hesaplamaktan önünü göremeyen, umudu kalmadığı için tükenmişlik sendromuna yakalanan, kişinin kendisine ve çevresine faydası nasıl olsun?
Bu kişinin önce kendisini geliştirmesini ardından etrafına pozitif neşe saçmasını nasıl isteyebilirsiniz?
Suçlu kim? Elbette bu insanlar değil. Suçlu ona bu şartları yükleyen sistemdir.
Böyle bir atmosferde halk düzeyinde ne tebessüm olur ne neşe olur nede bilimsel kültür yükselir.
Ancak karamsarlık, antidepreseanlar, umutsuzluklar ve ruhsuzluklar varolur.
Ahmet Özkaya kimdir?
1993 yılı Kadıköy doğumludur. İlköğretim ve liseyi İstanbul’da tamamladı. Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi coğrafya bölümünde bitirdikten sonra, Marmara Üniversitesi’nde Pedagojik formasyon eğitimi almıştır. Yeditepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılapları Enstitüsü’nde tezli yüksek lisansa devam etmektedir. Post-Coğrafya kitabının yazarıdır. Ayrıca çeşitli dergilerde makaleler ve popüler bilim platformlarında yazılar yazmaktadır.