Sakarya Adalet Girişimi 416. hafta adalet ve özgürlükler eyleminde Suriye’ye yapılması planlanan Amerikan müdahalesine karşı çıktı. SAGİR adına Sakarya Dayanışma Derneği’nden Beytullah Önce’nin okuduğu basın açıklamasında Şam çevresinde gerçekleştirilen kimyasal saldırı tel’in edilirken, ABD’nin bu saldırıyı ileri sürerek askeri bir müdahaleyi planlamasına karşı çıkıldı. Eylemde Türkiye’nin askeri müdahalenin bir parçası olmaması ve NATO gibi ittifaklardan çıkılarak bölgesel çözümlerin geliştirilmesi istendi.
Önce, “Elbette Suriye’de yaşanan acıların bir an önce sonlandırılması, halkın adil ve özgür bir sistem talebinin karşılanması şarttır. Fakat Afganistan, Irak ve Mısır tecrübeleri ortadayken, bunun ABD öncülüğündeki bir saldırıyla gerçekleşmeyeceği de çok açıktır. Böyle bir askeri müdahale, yalnızca krizi içinden çıkılmaz hale getirecektir. Tüm bölgenin barut fıçısına dönüştüğü bu vasatta, Türkiye’yi müdahalenin parçası haline getirmek de telafisi mümkün olmayacak bir hatadır! Türkiye Hükümeti, bu yanlışa ortak olan kararından bir an önce vazgeçmeli, acilen komşu ve bölge ülkeleriyle koordineli bir şekilde siyasi geçiş sürecine yönelmelidir. Tüm enerjisini, tarafları kesin bir ateşkese ve kalıcı bir çözüme zorlamak için kullanmalıdır. Aksi takdirde, sadece Suriye’nin değil hepimizin geleceği, zalimlerin ve emperyalistlerin güç ve çıkar mücadelesine bağlı kalacaktır.” dedi.
Sakarya Adalet Girişimi 416. hafta basın açıklaması
Değerli basın mensupları, duyarlı Sakarya halkı;
8 yıldır her hafta yeni bir acıya şahit oluyor, derinleşen sorunlarımızın ve kanayan yaralarımızın üzüntüsünü birlikte paylaşıyoruz. Bugüne kadarki tüm açıklamalarımızda, her ne olursa olsun, yalnızca doğru bildiğimiz sözü yükseltmeye çalışıyoruz. Haktan, adaletten ve vicdandan yana bir tavır alıyor, Müslümanca şahitliğimizin gereğini yapmayı amaçlıyoruz.
Şüphesiz şahit olduğumuz günler, beraberine ağır sorumluluklar getiriyor. Ateş çemberine dönmüş bir coğrafyada, her sözün ve amelin önemi bir kat daha artırıyor. Irak’ta, Suriye’de ve bir süredir Mısır’da baş gösteren krizler, tüm taşları yerinden oynatırken; gün geçtikçe artan şiddet, on binlerce masumun hayatına mâl oluyor. İnsanlık tarihinin en kadim topraklarındaki çözümsüzlükler, şiddeti, ayrışmayı ve intikamı da beraberinde getirerek, gelecek nesillere kötü bir miras biriktiriyor!
Geçtiğimiz günlerde Suriye’de yaşanan ve her kim yaparsa yapsın açık şekilde tel’in ettiğimiz kimyasal saldırı, krizi yeni bir aşamaya taşımıştır. Üç yıldır halkın meşru taleplerini şiddet politikasıyla bastırmaya çalışan Suriye yönetimine karşı, Ortadoğu’yu “İsrail’in güvenliği” ekseninde dizayn etmek isteyen uluslararası güçler; şimdi de “kurtarıcı” rolüne soyunmuşlardır! Suriye’de akan kana yatırım yapan, son bir buçuk aydır ise Mısır’da darbeci katilleri hem yönden destekleyen ülkelerin, Suriye halkının esenliğini düşündüğüne kim inanır?
ABD’nin başını çektiği ve maalesef Türkiye’nin de destek sözü verdiği koalisyon, Suriye’deki ateşi söndürmeyecek, bilakis körükleyecektir. Bu saldırıya karşı çıkmak, ilkesel bir duruşun devamı olmalıdır. Nasıl ki 10 yıl önce Irak’a Amerikan müdahalesine karşı çıkmak Saddam’ı desteklemek değilse, bugün Suriye’ye dönük bir müdahaleye karşı çıkmak da kesinlikle Esad’a destek değildir.
Elbette Suriye’de yaşanan acıların bir an önce sonlandırılması, halkın adil ve özgür bir sistem talebinin karşılanması şarttır. Fakat Afganistan, Irak ve Mısır tecrübeleri ortadayken, bunun ABD öncülüğündeki bir saldırıyla gerçekleşmeyeceği de çok açıktır. Böyle bir askeri müdahale, yalnızca krizi içinden çıkılmaz hale getirecektir.
Tüm bölgenin barut fıçısına dönüştüğü bu vasatta, Türkiye’yi müdahalenin parçası haline getirmek de telafisi mümkün olmayacak bir hatadır! Türkiye Hükümeti, bu yanlışa ortak olan kararından bir an önce vazgeçmeli, acilen komşu ve bölge ülkeleriyle koordineli bir şekilde siyasi geçiş sürecine yönelmelidir. Tüm enerjisini, tarafları kesin bir ateşkese ve kalıcı bir çözüme zorlamak için kullanmalıdır. Aksi takdirde, sadece Suriye’nin değil hepimizin geleceği, zalimlerin ve emperyalistlerin güç ve çıkar mücadelesine bağlı kalacaktır.
Birleşmiş Milletler, NATO, Avrupa Birliği ya da Şangay Beşlisi gibi kirli ittifaklar ve bu ittifakların başını çeken güçler ile atılan her adım, yalnızca acıyı ve kanı çoğaltmaktadır. Artık buna bir son verilmesini istiyoruz. Bölge halklarının kurtuluşu ve esenliği için bölgesel çözümler geliştirilmelidir. Her yanımız NATO üsleriyle, füze rampalarıyla doluyken bunu başarmanın zor olduğunun farkındayız. Fakat bundan başka bir çıkar yol da kesinlikle yoktur!
Biz, hiçbir halkın zulüm görmesine, acı çekmesine razı değiliz.
Barışı, adaleti ve özgürlüğü bütün halklar için kayıtsız-şartsız istiyoruz.
Zalimlere boyun eğmediğimiz gibi, acılarımıza akbaba gibi saldıranlara da asla boyun eğmeyeceğiz!
Yaşasın vahdet, yaşasın kardeşlik, yaşasın dayanışma ve yaşasın direniş!
SAKARYA ADALET GİRİŞİMİ adına Sakarya Dayanışma Derneği