İsrail, Estonya ve Slovenya, 2007 yılından beri yürütülen katılım müzakereleri sonucunda Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) üyeliğine kabul edildiler. Türkiye dahil 31 ülkenin yer aldığı OECD’ye yeni üyeliğin onaylanması için, üye ülkelerin oybirliği gerekmekte. Buna göre, Filistin yönetiminin Türkiye’ye yaptığı çağrılara rağmen, hükümet İsrail’in üyeliğini onaylamış oldu. Oybirliği ile karar alan örgütte, Türkiye veto hakkını kullamış olsaydı, İsrail’in üyeliği gerçekleşmeyecekti.
Filistin yönetimi geçen hafta bütün OECD ülkelerine gönderdiği mektupla İsrail’in üyeliğinin veto edilmesini istemişti. Mektupta İsrail’in 2009 yılında sona eren Gazze saldırısı sonrası aynı kente uyguladığı ambargonun insanlık dışı koşullar oluşturduğu ve bu ortamı yaratan bir ülkenin OECD üyesi olmaması gerektiği ifade edilmişti.
2009 yılında Davos toplantısında, İsrail eski Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e “one minute” diyerek, kendisini Filistinlilerin “koruyucusu” ilan eden Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığını yaptığı hükümet, karara şerh koyulduğunu ifade etse dahi, İsrail’in OECD üyeliğini engelleyecek bir girişimde bulunmadı. Türkiye OECD Daimi Temsiliciliği yaptığı açıklamada, “Bu vesileyle, İsrail’in OECD üyeliğinin hiçbir şekilde işgalin zımnen onaylanması veya meşrulaştırılması olarak görülemeyeceğini; ilgili BM kararları uyarınca, sadece 4 Haziran 1967’den önce İsrail’in kontrolünde olan toprakların tarafımızca İsrail olarak anlaşıldığını kayda geçirmek istiyoruz” dedi. Ancak, Türkiye İsrail’in üye olmasına onay verdikten sonra bir daha veto hakkını kullanamıyor ve şerh kararının İsrail karşısında bir yaptırımı bulunmuyor.