Christian Science Monitor Türkiye’nin Rusya ile imzalanan anlaşmayla, nükleer enerji üreten bir ülke olma yolunda önemli bir adım attığını yazıyor. Haberde, Türk-Rus ilişkilerindeki gelişmelere de dikkat çekiliyor:

“Rusya ile imzalanan enerji anlaşmaları, bir NATO üyesi olan Türkiye’nin bölgedeki nüfuzunu arttırma ve Doğu ile Batı arasında enerji koridoru olma stratejisinin bir parçasını oluşturuyor. Aynı zamanda İran ve Batı arasında yaşanan nükleer anlaşmazlıkta ve İsrail-Filistin sorununda arabulucu olmaya çalışan Türkiye, diplomatik açıdan da giderek daha fazla önem kazanıyor. Rusya açısından ise, hafta başında Suriye’ye giden Medvedev’in Türkiye ziyareti, Moskova’nın Ortadoğu’daki etkinliğini artırma çabasını yansıtıyor. Rusya, son dönemde Türkiye’nin en önemli ticari ortaklarından biri haline geldi. 2008’de 40 milyar doları bulan ticaret hacmi, 2009’da küresel durgunluk nedeniyle 22,9 milyar dolara geriledi. Rusya, Türkiye’nin doğal gaz ihtiyacının % 60’ını karşılıyor.”
Wall Street Journal Türkiye ile Rusya’nın artık rakip olmaktan çıkarak işbirliğine yöneldiklerini belirtiyor. Haberde Medvedev’in iki ülke arasındaki ilişkiyi stratejik ortaklık olarak tanımladığı vurgulanıyor:

“Uzmanlar, stratejik ortaklık ifadesine rağmen iki ülke arasında bazı gerginlikler bulunduğuna dikkat çekiyor. Örneğin Rusya, Türkiye’deki Çeçen topluluğun, militanlara da sığınak sağladığı konusundaki kaygılarını defalarca dile getirdi. Kafkasya’da gerginlik potansiyelinin var olduğunda dikkat çeken uzmanlar, Türkiye’nin Avrupa’nın önemli bir enerji dağıtım merkezi olma planının, Rusya’nın çıkarlarına ters düştüğünü de vurguluyor. Yine de yüzyıllar boyunca Karadeniz’e egemen olmak için mücadele eden, Soğuk Savaş döneminde ön cepheyi oluşturan iki ülke arasında imzalanan anlaşmalar, ilişkilerdeki yeni dönemin zirvesini oluşturuyor. ”
USA Today Başkan Obama ile Afganistan Cumhurbaşkanı Hamit Karzai tarafından verilen dostluk mesajlarına rağmen, Karzai’nin Amerika için bir engel olduğunu öne sürüyor. Gazete, Amerika’nın Karzai sorununu aşması gerektiğini savunuyor:

“Amerika, hem Karzai ile birlikte çalışmalı, hem de onu aşarak yerel ilişkiler ve kurumlar oluşturmalıdır. Bu yaklaşım, bir aşiretler ülkesi olan ve merkezi hükümetin daima zayıf olduğu Afganistan’ın tarihine de uygun düşmektedir. Zaten bu politika hem askeri hem de sivil yöntemlerle hayata geçiriliyor. Bu süreçte, ordunun yapabileceği en iyi şey, Taleban’ı köşeye sıkıştırarak bir anlaşmaya zorlamak ve El Kaide’den uzaklaşmasını sağlamaktır. Ancak bunun olabilmesi için, Afgan halkının düşmanlardan çok kendi hükümetine güvenmesi gerekir. Ve Karzai, bunu sağlamak için fazla bir çaba harcamadı.”
New York Times İngiltere’nin tam da güçlü bir lidere ihtiyaç duyduğu bir dönemde, koalisyon hükümetine mecbur kaldığını belirtiyor. Gazete, Muhafazakârlar ile Liberaller arasındaki görüş ayrılıklarına dikkat çekiyor:
