İngiltere’de 430 bin kişi ile yapılan araştırmanın sonuçları yürümeye uygun tasarlanan, hareket dostu kentlerin kan basıncını ve hipertansiyon riskini azalttığını ortaya çıkardı. Kötü tasarlanan kentler ise hareketliliği, sosyal etkileşimi ve akıl sağlığını zayıflatıyor
İngiltere’de yapılan ve kısa süre önce kamuoyuna açıklanan araştırmada, yürümeye ve aktiviteye uygun tasarlanan kentlerin sağlığa olumlu etkisi olduğuna dair bulgulara ulaşıldı. Araştırma, bir şehrin yürünebilirliği ile orada yaşayan insanların kan basıncı ve hipertansiyon riski arasında önemli bir bağlantı olduğunu gösteriyor.
İngiliz Guardian gazetesinin de yer verdiği, kent aktiviteleri ile kan basıncı arasındaki bağlantı konusunda yapılan en büyük araştırma, 38-73 yaş arasındaki 430 bin kişiyle 22 İngiltere şehrinde yapıldı.
Bir kentin aktiviteyi teşvik edici potansiyelini ölçmek için araştırmacılar konut ve perakende yoğunluğu, toplu taşıma, sokak seviyesindeki hareket ve cazip varış yerlerine yakınlık gibi ilgili kent ölçümlerini içeren birleşik yürünebilirlik endeksi geliştirdiler.
Araştırmada bir kentin artan yürünebilirliği, düşük tansiyon ve kent sakinleri arasında düşük hipertansiyon riski arasındaki ilişkiler incelendi. Araştırmacılar, “kentsel tasarımın maddi olmayan değerinin” uzun vadeli sağlık sonuçlarını iyileştirmede pozitif etki sağladığını belirttiler.
Yürüme amaçlı az tasarlanmış alanlar genellikle yürüme ve fiziksel aktiviteyi minimize ediyor, yerleşik yaşam biçimlerini geliştiriyor ve sosyal etkileşimleri azaltıyor. Bu beraberinde zayıf akıl sağlığı anlamına geliyor.
Sonuçlar, sosyo-demografik, yaşam tarzı ve fiziksel çevre değişkenleri için düzenlemeler yapıldıktan sonra bile tutarlı kaldı.
Kent tasarlanırken sağlık dikkate alınmalı
Hipertansiyonun kronik ve özellikle kardiyovasküler hastalıklar için önemli bir risk faktörü olduğunu belirten Hong Kong Üniversitesi ve Oxford Üniversitesi’ndeki araştırmacılar bulguların, kentsel tasarımda, halk sağlığı müdahalelerine duyulan ihtiyacın gösterildiğini söyledi.
Hong Kong Üniversitesinin Sağlıklı Yüksek Yoğunluk Şehirleri Laboratuvarı’ndan doçent olan Dr. Chinmoy Sarkar, araştırmanın gerekçesini açıklarken “Kentleşme ve yaşlanan nüfusa yönelik demografik değişimlerin hızlanması ile kronik hastalıklara karşı daha savunmasız hale geldik” dedi.
Milyarlarca tasarruf mümkün olabilir
Sarkar, “Kardiyovasküler hastalıkların önlenmesi ve iyileştirilmesi için milyarlar harcıyoruz. Oysa çevremizin tasarımında küçük yenilemelerle sağlıklı kentler yaratabiliriz. Gelecekte sağlık harcamalarında tasarruf etmek istiyorsak kentlerimizi daha fazla aktivite dostu ve aktivite yapılabilir hale getirebilmeliyiz” dedi.
Yürünebilirlik “kentin temel tasarımına dayanıyor” diyen Sarkar, “Şehirler hareketi teşvik edecek şekilde modifiye edilebilir veya tasarlanabilir. Sağlıklı tasarıma yapılan yatırımlar, kalıcı ve yaygın olduğu için uzun vadeli kazançlar getirecek” dedi.
***
Kentsel nüfusun sağlığı dikkate alınmalı
Araştırma bulgularından öne çıkan tespitler şu şekilde: Toplam nüfusun yarısından fazlası (%54.5) şu anda kentlerde yaşıyor. Bu rakam 2030 yılına kadar yüzde 60’a yükselecek ve nüfusun üçte birinin en az yarım milyon nüfusa sahip kentlerde yaşaması bekleniyor.
İngiltere’de sadece yılda yaklaşık 160 bin ölüm ve sağlık masraflarında 1900 avroluk bir artış oluşturan kardiyovasküler hastalıktan 7 milyondan fazla kişinin etkilendiği tahmin edilmektedir. Bu nedenle, aktif yaşam biçimlerini teşvik etmek için şehirler tasarlamak ve yenilemek, kentsel nüfusun sağlığı için önemli.
Hükümetler, harcamalarını planlarken bunu dikkate almalı. Bugün iyi tasarlanmış şehirler, yarın sağlıklı kentler olacak.