Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığını açıklamasıyla, CHP’de, ‘son kriz’ bir ölçüde aşılmış oldu. Ardından neler olacağını hep birlikte izleyeceğiz. Umarız CHP’liler, yaygın deyişle, son ‘krizi fırsata’ dönüştürürler. Bunun için, naçizane, bir-iki hususa dikkatlerini çekmek isterim.
Her şeyden önce, partinin esas meselesinin liderlik veya karizma meselesi olmadığını düşünüyorum. Kılıçdaroğlu, karizmatik bir lider olmayabilir. Bu arada, sözü gelmişken, siyasette ‘karizma’ saplantısının, çok da hayra alamet olmadığını hatırlamakta fayda var. Karizma, liderlik vasfı olarak her siyasi ortamda belli bir öneme sahiptir, ancak, siyasette liderlik ve karizmanın fazla öne çıkması, aslında demokrasilerin yeterince olgunlaşmamış olmasının bir işaretidir.
CHP’nin asıl sorunu, Türkiye’nin sorunlarını ve yaşadığı siyasi krizi iyi okuyamama sorunudur. Türkiye’nin halihazırda yaşadığı siyasi krizi, kuruluş felsefesine ilişkin bir meseledir ve bu mesele, bazı CHP’lilerin sandığının aksine, ‘iş ve aş’ meselesinin önüne geçmiş durumdadır.
Malum, zaman içinde, Türkiye’de, ulus-devletin kuruluş felsefesi, iki fay hattından zorlanmaya başlamıştır. Bu faylardan, ‘üniter devlet’, diğeri ‘laik devlet’ tanımıdır. Ulus-devlet çatısının tümüyle çökmesi veya yozlaşması, bu ülkede yaşayan herkes için tam bir felaket olur. O nedenle, aklı başında herkesin umut etmesi gereken, ulus-devlet tanımının, tarihsel süreç ve toplumsal dinamikleri hesaba katarak esneklik gösterecek bir çerçeve kazanmasıdır. Buna kısaca ‘demokratikleşme’ diyoruz.
CHP anlayışının, bugüne kadar meseleyi bu ciddiyette kavramaktan kaçınması, demokratik anlayıştan da giderek uzaklaşmasına neden olmuştur. ‘Demokrasi’, sadece ‘sandık’ ve ‘çoğunluk temsili’ demek değildir. Demokrasi aynı zamanda, özgürlük, çoğulculuk, farklılıkların teminatı gibi normatif değerlerle tanımlanır. Ancak, bu, çoğunluk veya azınlık tarafından gündeme gelen toplumsal talep ve itirazların, soyut değerler adına hiç dikkate alınmamasının gerekçesi olamaz.
Demokratik siyaset, demokratik değerler ile toplumsal talepleri buluşturma noktalarında kurulur. Bu buluşmayı gerçekleştiremeyen siyasetler, demokrasiden uzaklaşmak durumunda kalırlar.
CHP anlayışının, ‘laiklik’ ilkesini demokrasinin vazgeçilmez bir değeri olarak siyasetinin merkezine oturtması yadırganamaz. Ancak, bu değer adına demokratik dinamik ve süreçleri göz ardı etme eğilimi, demokrasi anlayışını giderek daha çok zedelemektedir. Buna karşın, muhafazakâr iktidarın, ‘laiklik ve Cumhuriyet değerleri’ adına devreye giren dayatma anlayışına karşı, ‘çoğunluk dayatması’nı çıkış yolu olarak görmesi de, onun demokrasi anlayış ve politikalarını zedelemektedir.
Türkiye’de yaşanan krizin iktidar ve CHP muhalefetine ilişkin kısmı bu çerçeve içinde anlaşılabilir. Sorunun yargıya ilişin boyutu da bu çerçevede daha iyi kavranabilir. CHP başta olmak üzere laik kesim, iktidara karşı korku ve kuşkuları dolayısıyla çareyi, yüksek yargı kurumlarının Cumhuriyet ilkeleri güvencesi olarak devreye sokmakta görüyor. Buna karşın iktidar, yargıyı kendi tanzim edecek şekilde tedbirlere yöneliyor. Anayasa değişikliği paketinin mahiyeti de, akıbeti de, öncelikle bu çekişme ile belirleniyor.
Yeni CHP Genel Başkanı’nın, Meclis’ten geçen Anayasa paketini Anayasa Mahkemesi’ne gönderme sürecinde, meselenin sıradan bir yargı süreci olmanın çok ötesinde olduğunu değerlendirmesi gerekir.
Geldiğimiz noktada, Türkiye’de demokrasi ciddi bir tehlike altındadır. Bu noktaya gelinmesinde tüm tarafların sorumluluğu vardır. Türkiye’nin siyasi krizi, ne referanduma, ne de Anayasa Mahkemesi’ne gitmekle çözülemeyecek eşiğe gelmiştir. Bu noktadan sonra, Anayasa Mahkemesi kararları da, referandum yapılırsa onun sonuçları da, fevkalade tartışmalı olacaktır.
Ne yazık ki, laiklik ilkesini, başörtüsü ile üniversiteye girmeyi yasaklayacak şekilde yorumlayan bir Anayasa Mahkemesi’nin kararları da, yürütmenin yargıyı belirlediği bir sistemi onaylayacak herhangi bir referandum sonucu da, demokratik değerlerden uzaklaşan bir toplumun giderek daha çekişmeli bir sürece mahkûm olmasından başka bir şey ifade etmeyecek.
Radikal