Yurtsever Cephe İşçi Birliği (YCİB) Genel Merkezi tarafından yapılan açıklamada AKP’nin Anayasa Paketi ile işçi sınıfına karşı saldırısında yargı engelini ortadan kaldırma niyetinin açık olduğu belirtilirken, sendikaların bu durum karşısında ikircikli bir tavır alması sert biçimde eleştirildi.
“İşçi sınıfımızın enerjik, militan bir ‘Hayır’ çalışmasına ihtiyacı var” denilen açıklamanın tam menti şöyle:
“Neden Anayasa Paketi işçi sınıfına düşmandır?
Ülkemiz kısa bir süre önce tarihe geçen bir işçi direnişine sahne oldu. TEKEL’in özelleştirilmesiyle özlük haklarını yitiren, esnek çalışmanın belirsizliğine ve güvencesizliğe itilen binlerce işçi başkenti aylarca işgal etti. AKP hükümeti yaşadığı siyasi yıpranmayı göze alamayıp TEKEL işçilerinin haklarını verebilirdi ama bunu yapmadılar. Çok açık söylediler: ‘Daha sırada 4-C’ye geçirmeye hazırlandığımız yüz binlerce işçi var.’ Eğer Danıştay ve Anayasa Mahkemesi süreci olmasaydı, TEKEL işçilerinin direnci AKP’nin küstahça uyguladığı zorbalığıyla çoktan 4-C statüsünde eriyip gitmişti.
AKP’nin Anayasa Paketi’nin işçi sınıfı için ne ifade ettiği çok açık. AKP özelleştirme ve işçi haklarını gasp ederek onları bir köle haline getirme sürecinde Anayasa Mahkemesi, Danıştay gibi yüksek yargı kurumlarının engel olmasını istemiyor. Anayasa’nın sosyal devlet ilkesi ve kamu yararı gibi ilkelerinin ayaklarına takılmasına artık son vermeyi amaçlıyorlar.
Bu özü saklamak için pakete yerleştirdikleri maddeler bile sınıfa olan düşmanlıkları nedeniyle o kadar cimri ki hiç bir şey getirmiyor. Kamu emekçileri için önerilen grevsiz toplu sözleşme açık bir kandırmacayı içeriyor, birden fazla sendikaya üye olma hakkı ancak yandaş sendikalara göz kırpıyor.
‘Devlet Memurları Kanununda Değişiklikler’i ele alalım. Kurallı çalışmaya bağlı olan kamu emekçileri için kuralsızlığı ve esnekleşmeyi getirirken hükümete muhalefet edecek ve direnebilecek sendika aktivistlerini işlerine son vermekle tehdit ediyor. AKP iktidarında yürütmeye bağlı yasama organından bu kanunun geçeceği kesin. Ama bir o kadar da Anayasa Mahkemesi’ne takılacağı. Kamu Hastaneleri Birliği yasa tasarısına bakın. Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastaneleri birer şirket haline getirirken, kamu emekçisi diye bir kategori bırakmıyor. Bu yasa da AKP’nin işçi sınıfı üzerine uyguladığı yasal ‘terör’ün bir parçası ve Anayasa Mahkemesi’nin birçok maddesine itiraz edeceğine kesin gözüyle bakılıyor.
İşçilerin bütün haklarından yoksun günlük olarak kiraya verilmesine izin veren özel istihdam bürolarını mı, yoksa kıdem tazminatının gasp edilmesini mi ele alsak? Sonuç hep aynı yere çıkıyor, AKP ülkeyi uluslararası sermayeye altın tepside sunarken hiç bir direnci kalmamış
ve köleleşmiş bir işçi sınıfıyla birlikte takdim etmek istiyor.
Anayasa Paketi ne 12 Eylül hukukuyla hesaplaşmayı, ne demokratikleştirmeyi, ne işçi haklarında iyileştirmeyi amaçlıyor. En az 12 Eylül rejimi kadar işçi sınıfına düşman, en az onun kadar işçi sınıfına zarar verecek. Ama ondan çok daha sinsi, çok daha kalleş, çok daha
kalıcı ve can yakıcı.
TEKEL işçisinin meşru ve tarihi mücadelesine destek olamayan, bir genel grevi dahi örgütleyemeyen konfederasyonlar Anayasa Paketi’nin oylanacağı Referandum konusunda da asıl olarak kimden yana olduklarını belli ettiler.
İşçi sınıfıyla alakası olmayan ve sınıfın içinde AKP’nin ajanı olmaktan başka vasfı olmayan Hak-İş ve Memur-Sen yönetimleri Referandumda “Evet” çağrıcılığı yapıyor. Onlara söyleyecek laf yok, işçi sınıfıyla alakaları olmadığı için sınıfa ihanet ettiklerini bile söyleyemeyiz.
Son yıllarda işçi sınıfının en büyük direnişlerinin patlak verdiği ve bir kriz dinamiği taşıyan Türk-İş’in yönetimi ise ‘hükümete ve sermayeye en az zararı vererek nasıl durumu kurtarırım’ diye bakmış referanduma ve ‘herkesi serbest bıraktım, isteyen istediği gibi oy kullansın’ diyor. Bu ortalamacılık muhakkak AKP’nin ve sermayenin işine gelecek ama Türk-İş yönetimini bir kez daha sınıfa ihanet suçlamasından kurtaramayacak.
Ya KESK! KESK’e bağlı birçok sendika “Hayır” derken, Genel Merkez Anayasa Paketi’nin neden ileri sürüldüğünü anlayamıyor ve özledikleri demokratik anayasanın AKP tarafından üretilmemiş olmasına hayıflanıyor. Gördüğümüz kadarı ile konfederasyonlar içinde bir tek DİSK net bir “hayır” açıklaması yaptı ama bunun arkasında duran bir çalışması göze çarpmıyor.
Anayasa Paketi 12 Eylül rejiminin doğal devamıdır ve kabul edilmesi durumunda işçilere bu ülkeyi zindan edecektir. Tüm işçilerin, işçi örgütlerinin ve kitle örgütlerinin referandumda ‘Hayır’ için çalışması gerekiyor. Türkiye işçi sınıfı tüm sermaye siyasetlerinden bağımsız bir tavır geliştirmeli ve neden “hayır” dediğini anlatmalıdır. Gereken enerjiyle mücadele etmeyenlerden, durumu bir belirsizliğe sürükleyenlerden bir gün hesap sorulacağı unutulmamalıdır.