İSİG Meclisi’nin yayınladığı rapora göre 2013 ile 2023 yılları arasında en az 671 çocuk işçi öldü. En fazla çocuk işçi ölümü Urfa’da yaşandı. Ölen çocukların büyük bölümü mevsimlik tarım işçisi çocuklar oldu.
Ali GÜZEL
URFA – İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, 2013-2023 ‘Çocuk İşçi Ölümleri’ raporunu açıkladı. Ocak ayında MESEM kapsamında staj gördükleri işyerlerinde ölen çocuk işçiler Arda T. (14) ve Erol Can Ya.’nin (15) şahsında bütün çocuk işçilere adanan rapora göre son 10 yılda en az 671 çocuk işçi öldü. Ölen çocuk işçilerin büyük bölümü mevsimlik tarım işçisi olarak çalışanlar olarak kayda geçti. Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) ile çocuk işçi ölümlerinin görünür hale geldiğini belirten İSİG Meclisi Genel Koordinatörü Murat Çakır, “Neredeyse beş ölümden üçü tarım işçiliğinde oluyor” dedi.
İSİG raporuna göre çocuk işçi ölümleri yüzde 56 oranla en çok tarım sektöründe yaşandı. Bu sektörü yüzde 11 ile inşaat ve yüzde 7’lik oranlarla metal ve konaklama sektörü izledi. Ölüm nedenlerinde ise yüzde 28 trafik-servis kazası, yüzde 17 zehirlenme-boğulma, yüzde 14 ezilme-göçük, yüzde 9 yüksekten düşme ve yüzde 8 şiddet olarak öne çıktı.
ÇOCUK İŞÇİ ÖLÜMLERİNDE URFA İLK SIRADA
Rapora göre son 10 yılda çocuk işçi ölümlerinin en fazla yaşandığı şehir Urfa oldu. 10 yılda 49 çocuk işçinin öldüğü Urfa’yı 40 çocuk işçi ölümüyle Antep izlerken, Adana ve İstanbul‘da 33’er çocuk işçi öldü. Raporda, ‘diğer şehirlerde ölen mevsimlik çocuk işçilerde de memleket olarak ilk sırada Urfalıların olduğu’ vurgulandı.
ÇAKIR: ‘NEREDEYSE BEŞ ÖLÜMDEN ÜÇÜ TARIM İŞÇİLİĞİNDE OLUYOR’
Raporu Artı Gerçek’e değerlendiren İSİG Meclisi Genel Koordinatörü Murat Çakır, neredeyse beş ölümden üçünün tarım işçiliğinde yaşandığına dikkat çekerek şöyle konuştu:
“Raporda aylara göre ölümlere dikkat ederseniz, çocuk ölümleri mayıs ve eylül arası çok büyük bir artış gösteriyor. Nisan sonu ya da mayıs sonu mevsimlik tarım işçisi çocuklar okulu bırakıp, aileleriyle beraber yollara düşüyorlar. Dönüşleri de okullar açıldıktan bir ay kadar sonrasına sarkıyor genelde. Ana ölümler zaten temmuz ve ağustosta zirve yapıyor. Mevsimlik tarım işçisi çocukların sayısını tam olarak vermek zor ama mevsimlik tarım işçiliğine gidenler hep yaşlılar, kadınlar ve çocuklar oluyor. Mevsimlik tarım işçiliğinin temeli kadın ve çocuk emeğine dayanıyor. Genç erkekler daha çok güce dayalı işlerde çalışıyorlar. Dikkat ederseniz kapalı kasa traktörlerde savrulup ölenler hep ya 18 yaş altı ya da 50-60 yaş üstü oluyor. Mevsimlik tarım işçiliğinde ise ana merkez Urfa.”
‘MESEM İLE ÇOCUK İŞÇİ ÖLÜMLERİ GÖRÜNÜR HALE GELDİ’
2016’dan sonra yaygınlaşan Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) ile birlikte çocuk işçi ölümlerinin görünür hale geldiğini belirten Çakır, şöyle devam etti:
“Eskiden okulu bırakıp çıraklık yapan 14 ile 17 yaş arası çocuklar, şimdi okul adı altında çalışıyorlar. Esas amaç okulu bırakmayı engelleme diye de lanse ediliyor. Yani MESEM denilen hikâye, okuduğu varsayılan 14-18 yaş arası bir işçi topluluğu oluşturdu. Açıklanan verilere göre, MESEM’li çocuk sayısı 300 bin civarında. DİSK’in açıkladığı bir tabloya göre 2015’ten sonra çırakların sayısı hızla azalıyor, MESEM’lilerin sayısı artıyor. Yani eski çıraklar şimdiki MESEM’li oluyor. MESEM’li çocukların ölümüyle, çocuk işçi ölümleri görünür hale geldi. Tarım işçisi, sokakta çalışan ayakkabı boyacısı ya da cam silen çocuklar ölüyordu ama MESEM ile çocuk işçi ölümü şehrin içine taşındı. Esasında çocuk işçiliği ölümleri yine en çok tarımda olmakla beraber şehrin içine taşındığı için ve adı ‘öğrenci’ olduğu için bu ölen işçiler, medyada da görünür hale geldi. Urfa’da tarım işçisi çocuklar da öğrenci ve bu çocuklar eskinden de ölüyordu ama bu Urfa’nın sorunu gibi görünüyordu, şimdi ise yaygınlaştı. İstanbul-Büyükçekmece’de de çocuk işçi ölüyor, Isparta’da da ölüyor. Evet, tarım işçisi çocuklar da öğrenci ama MESEM ölümleri artık gizlenemez hale getiriyor.”
‘URFA’DA YOĞUN BİR YOKSULLUK VAR’
Çocuk işçi ölümlerinin en temel nedeninin yoksulluk olduğunu vurgulayan Çakır, “Urfa’da yoğun bir yoksulluk var. Bu yoksulluğu engelleyemezseniz, insanlar yaşamak için çalışmak zorundalar. Özellikle mevsimlik tarım işçileri için bulundukları yerde çalışma imkânı pek yok. Gittikleri yerlerde de güvenlik yok. Evet, tren yolculuğu yapılması ya da barınmaya dair yönetmelikler var ama hiçbiri uygulanmıyor. Televizyonda iki tane çadır kent gösteriyorlar, ‘işçiler barınıyor, çocuklar oyun oynuyor’ diyorlar ama öyle bir şey yok. Bizim tarım işçisi çocuklarımız yıkanamadığı ya da 50 derece sıcakta çalıştıkları için su kanallarına ve derelere girerek boğuluyorlar” diye konuştu.
‘ORTADA BÜYÜK BİR SORUN VAR’
“Devletin her şeyden önce politikalarını değiştirmesi, var olanları da uygulaması gerekiyor” diyen Çakır, mesleki eğitimin de yeniden tanımlanması gerektiğini dile getirdi ve çocuk işçi ölümlerinin önüne geçilebilmesi için şu önerilerde bulundu:
“Devletin tarım, sanayi ve genel olarak üretim politikalarını yeniden değerlendirmesi gerekiyor. Çünkü ortada büyük bir sorun var. Yoksulluğa karşı mutlaka politika üretilmesi gerekiyor, özellikle de çocuk yoksulluğuna dair. Çocukların yarısı okulda yarı aç geziyor. İkinci olarak mesleki eğitimin yeniden tanımlanması gerekiyor. Okullarınızı ve ilişkilerinizi ona göre düzenleyeceksiniz. Sizin tanımladığınız mesleki eğitim, çocukları liseler eliyle ya da MESEM ile sanayiye ya da herhangi bir yere işçi olarak veriyor. Söylenenler kâğıt üzerinde kalıyor yani eğitim hikâye. Ölümlerden de gözüktüğü üzere bu çocuklar asli olarak çalışıyorlar. Devletin mesleki eğitimi yeniden tanımlaması gerekiyor. 15 yaş altı çocukların kesinlikle çalıştırılmaması gerekiyor. 15-18 yaş arası mesleki eğitimin de ağırlıklı olarak teorik ama daha çok okulların atölyelerinde falan yapılması gerekiyor. Öbür türlü bu tip ölümlerin olması kaçınılmaz. Yoksa siz 15 yaşındaki çocuğu mesleki eğitim adı altında fabrikaya gönderiyorsunuz ama o çocuk fabrikada makine başında duruyor. Onun sonu ne olur?”