Basit bir soru ile başlayalım. Fransız parlamentosundaki karara ortak tepki veren TBMM, Uludere’de yaşanan felaket ile ilgili partiler üstü ortak bir tutum geliştirebilir mi ?
Bir genel görüşme yapabilir mi?
Hiç olmazsa yaşanan acıyı paylaştığını beyan eden bir mesaj yayınlayabilir mi ?
Partiler bunu farklı dozlarda tek tek yaptılar ya da meclis başkanı zaten yaptı demeyin lütfen. Meclis başkanının meclis adına söz söyleme yetkisi olamaz. Partiler bu konuya bir “genel görüşme” mesabesinde değer atfetmiyorlarsa, anayasa hazırlama yetkinliği içinde hareket edebilirler mi ?
2012 Anayasa yılı olsun. Eyvallah. Perşembenin geliş çarşambadan bellidir. 2011 yılını uğurlarken yaşadığımız bu acı karşısında sergilenen tutumlar, Ankara’dan beklentiler konusunda daha gerçekçi olmamız için yetmez mi ? Kimin tarafından(!) kaç kişinin daha ölmesi gerekiyor bu gerçekle yüzleşmemiz için. Bugünün gerçekleri ile yüzleşmekten kaçanlar geçmişle yüzleşseler ne olur. Kendisi ile hesaplaşmaya cesaret edemeyenler kimseyle hesaplaşamazlar.
Sivil(!) medya konuyu Genelkurmay Başkanlığının açıklamasından sonra haber yapmaya değer gördü. Bir çok köşe yazarı için konu hala iki satır karalama değeri bile taşımıyor.
Tartışmalara baktığınızda “koyun can derdinde kasap post derdinde” havasını kolayca hissediyorsunuz. MİT, emniyet , asker, cemaat, siyaset ilişkilerinde içinden çıkılamaz gerilimin bu kadar açıkça kendini teşhir etmesi başlı başına bir utanç vesikası.
Anayasa konusu ise başka bir post kavgasının arenası haline geliyor. Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı koltuklarının paylaşımında anayasa hazırlık süreci önemli bir koz. Bir zamanların bütün günahlarının sorumlusu ilan edilen Çiçek, yeni dönem demokratikleşmesinin umut ışığı. Eskiden , Başbakan iyi şeyler yapmak istiyor ama Çiçek gibiler buna izin vermiyor, edebiyatı yapılıyordu. Şimdi tersine meclis başkanının Başbakana hatta partisine rağmen anayasa mücadelesi yürüttüğüne dair efsaneler anlatılıyor. Bu tabloya en muhalif siyasi parti, sendika ve sivil toplum temsilcileri bile inanmış durumda.
Hala Ankara’dan çözüm bekleyen toplum kesimleri için yapabileceğim en büyük “iyilik”, bu gerçeği tüm çıplaklığı ile ifade etmekten ibarettir. Bu gerçeği itiraf etme dürüstlüğünü bile kendi halkına çok görenlerle, 2012 yılında nasıl bir mücadele yürütülebileceğinin, hangi kazanımların elde edilebileceğinin taktirini size bırakıyorum.
Aldınız piyango biletine ikramiye çıkma ihtimali, meclis internet sitesine gönderdiğiniz anayasal talepler metninizin dikkate alınma ihtimalinden çok daha yüksek.
Abarttığımı düşünüyorsanız yeni yılda daha umut dolu bir mesaj vermiş olayım. Cemil Abi size de gelebilir. Nimet Abla size de gülebilir.
Depremin acısını unutturmak için büyük ikramiye Van’a çıkacak diyenler artık yanılıyorlar. Çünkü Uludere halkı bir adım öne geçti.
Acı acıyı keser, diyorlar ya.
Ankara’da depremle ilgili kimden ne hesap soruldu ki Uludere için hesap sorulabilsin. Siyasetçilerin, toplumun gazını almaktan öteye işlev görmeyen açıklamaları ile bir yılı daha heba etmeyelim. Gelin önce kendi anayasamızı yapalım.
Devlet kendi anayasasını yapmaya muktedirdir. Hiç şüpheniz, hiç endişeniz olmasın.