• Anasayfa
  • Gündem
    • Politika
    • Yaşam
    • Türkiye
    • Dünya
  • Emek
  • Kadın
  • Ekonomi
  • Eğitim
  • Ekoloji
  • Sağlık
  • Bilim & Teknoloji
  • Yazarlar
  • Arka Sayfa
    • Fikir & Yazı
    • Belgesel & Film
    • Eylem & Etkinlik
    • Fotoğraf & Karikatür
    • Kitap & Dergi
    • Müzik & Video
Adil Medya
  • Mayıs 21, 2025
  • Yayın İlkeleri
  • Hakkımızda
  • Künye
  • İletişim
  • Güncel
  • Sağlık
  • Sağlık
Adil Medya
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Politika
      Barış güvercini kostümünde bir şahin

      Barış güvercini kostümünde bir şahin

      Örgüt feshetti, iktidar pes etmedi: ‘Üye olmadan örgüt adına suç işleme’ maddesi üçüncüye gelmemeli

      Örgüt feshetti, iktidar pes etmedi: ‘Üye olmadan örgüt adına suç işleme’ maddesi üçüncüye gelmemeli

      Pepe’yi sevmek kolay, ya Pepe olmak? (I)

      Pepe’yi sevmek kolay, ya Pepe olmak? (I)

      Meclis Başkanlığı seçimi için geri sayım başladı

      Meclis Başkanlığı seçimi için geri sayım başladı

    • Yaşam
      Ennui Nedir? Can Sıkıntısıyla Olan Karmaşık İlişkimizden Neler Öğrenebiliriz?

      Ennui Nedir? Can Sıkıntısıyla Olan Karmaşık İlişkimizden Neler Öğrenebiliriz?

      Sağ – Sol Beyin Nedir? Beynin Yarısının Baskın Olması Mümkün mü?

      Sağ – Sol Beyin Nedir? Beynin Yarısının Baskın Olması Mümkün mü?

      Nuh’un Gemisi izleri Ağrı Dağı’nda mı? Araştırmacılardan çarpıcı bulgular!

      Nuh’un Gemisi izleri Ağrı Dağı’nda mı? Araştırmacılardan çarpıcı bulgular!

      Yoksulluk arttıkça çocuk sayısı düştü

      Yoksulluk arttıkça çocuk sayısı düştü

    • Türkiye
      Cumhuriyet’in altı çocuğu

      Cumhuriyet’in altı çocuğu

      52 yıldır unutulmadı

      52 yıldır unutulmadı

      Sosyal medya yazıları (1) - Dijital çağın insanları/Analog çocukluklar

      Sosyal medya yazıları (1) - Dijital çağın insanları/Analog çocukluklar

      Wayne’lerden Cumhuriyet’e Yolun İnşası

      Wayne’lerden Cumhuriyet’e Yolun İnşası

    • Dünya
      Putin ile Trump görüştü: "Süreç başlasın"

      Putin ile Trump görüştü: "Süreç başlasın"

      Pepe’yi sevmek kolay, ya Pepe olmak? (I)

      Pepe’yi sevmek kolay, ya Pepe olmak? (I)

      Dışişleri Bakanı Fidan'dan, Türkiye-Rusya-Ukrayna görüşmesi öncesi açıklama: Bundan sonraki aşamayı her beraber belirleyeceğiz

      Dışişleri Bakanı Fidan'dan, Türkiye-Rusya-Ukrayna görüşmesi öncesi açıklama: Bundan sonraki aşamayı her beraber belirleyeceğiz

      Trump: Perşembe günü İstanbul'a uçabilirim

      Trump: Perşembe günü İstanbul'a uçabilirim

  • Emek
  • Kadın
  • Ekonomi
  • Eğitim
  • Ekoloji
  • Sağlık
  • Bilim & Teknoloji
  • Yazarlar
  • Arka Sayfa
    • Fikir & Yazı
      Barış güvercini kostümünde bir şahin

      Barış güvercini kostümünde bir şahin

      Cumhuriyet’in altı çocuğu

      Cumhuriyet’in altı çocuğu

      52 yıldır unutulmadı

      52 yıldır unutulmadı

      Sosyal medya yazıları (1) - Dijital çağın insanları/Analog çocukluklar

      Sosyal medya yazıları (1) - Dijital çağın insanları/Analog çocukluklar

    • Belgesel & Film
      Kapitalizmin Yeni Silahı: Prekaryaya Dönüştürülen Göçmen Emeği

      Kapitalizmin Yeni Silahı: Prekaryaya Dönüştürülen Göçmen Emeği

      Toplumsal gerçekçi romanın usta kalemi Orhan Kemal

      Toplumsal gerçekçi romanın usta kalemi Orhan Kemal

      ''Gelincik'' Elini kirletmekten çekinmeyen bir polisin hikâyesi

      ''Gelincik'' Elini kirletmekten çekinmeyen bir polisin hikâyesi

      “Leyla ile Mecnun” ekranlara geri dönüyor

      “Leyla ile Mecnun” ekranlara geri dönüyor

    • Eylem & Etkinlik
      Üçüncü Dünya Savaşı

      Üçüncü Dünya Savaşı

      Deniz Gezmiş - Metin Yüksel Birlikte Anılıyor

      Deniz Gezmiş - Metin Yüksel Birlikte Anılıyor

      Bizi uyutamazsınız; bu zulüm ne unutulur ne de affedilir!

      Bizi uyutamazsınız; bu zulüm ne unutulur ne de affedilir!

      Anayasal Düzen ve Adalet Devleti paneli

      Anayasal Düzen ve Adalet Devleti paneli

    • Fotoğraf & Karikatür
      Metafor

      Metafor

      Günün karikatürü

      Günün karikatürü

      LeMan'dan İsrail kapağı: Hangi hayvan hastaneleri vurur ki?

      LeMan'dan İsrail kapağı: Hangi hayvan hastaneleri vurur ki?

      Uykusuz bu hafta kapağına TOKİ'yi taşıdı

      Uykusuz bu hafta kapağına TOKİ'yi taşıdı

    • Kitap & Dergi
      Kadire Bozkurt: Ben yazarken okur henüz yoktur

      Kadire Bozkurt: Ben yazarken okur henüz yoktur

      Fuat Sürmeli'nin Yeni Kitabı Raflarda: “GÖLGEDEKİ GERÇEK”

      Fuat Sürmeli'nin Yeni Kitabı Raflarda: “GÖLGEDEKİ GERÇEK”

      Kitap toplama düşkünlüğü

      Kitap toplama düşkünlüğü

      Kitapların yalnızlığı

      Kitapların yalnızlığı

    • Müzik & Video
      4 gün sürecek 'Kuzey Fest'in programı belli oldu

      4 gün sürecek 'Kuzey Fest'in programı belli oldu

      Efendiler Bunun Neresi Yalan

      Efendiler Bunun Neresi Yalan

      Gökberk Uğurlu: “Düne takılı kalmak, önümüzü görmemizi engelliyor.”

      Gökberk Uğurlu: “Düne takılı kalmak, önümüzü görmemizi engelliyor.”

      Grup Yorum üyeleri için dayanışma konseri

      Grup Yorum üyeleri için dayanışma konseri

“Teknoloji Harikaları” Neden Çözüm Değil?..

“Teknoloji Harikaları” Neden Çözüm Değil?..

Nisan 22, 2024 Fikir & Yazı, Sosyoloji 0 comments

Facebook Twitter Google+ LinkedIn Pinterest

Fikret Başkaya

 

Maalesef bu günün gerçeği şu ki, teknolojimiz insanlığımızın önüne geçmiş bulunuyor…

                                                                                     Albert Einstein

 

“Eğer teknikçi dünya sistemi bir engelle karşılaşmadan bu tempoyla yol almaya devam ederse, her halde geriye sadece aşırı koşullara uyum sağlayabilen birkaç bakteri ve su yosunu dışında soluk bir taş yığını kalacak”.

Theodore Kaczynski

 

İnsan, alet yapabilen bir hayvan ki, bu özelliği onu diğer hayvanlardan ayırıyor… Aletlerin ve kompleks tekniklerin gelişmesi, uygarlığın gelişmesinin de koşulu… Başlangıçta aletler, avcılığı, balıkçılığı, giyinmeyi, vb. kolaylaştırıp, yaşam kalitesini yükseltiyordu. İleriki aşamada tarım ve hayvancılık, metalürji, bir sonraki aşamada daha kompleks üretim tekniklerinin gelişmesi olanaklı hale geldi… Böylece teknoloji yaşam koşullarını iyileştirip, bir üst aşamaya taşıdı… Başka türlü söylersek, insanların doğayla ilişkisini değiştirmek olanaklı hale geldi…

İnsanın alet, ‘yenilik’ yaratma yeteneği onun özelliğini, diğer hayvanlardan farklılığını oluşturuyor… Alet (teknik), daha az çabayla daha çok üretmeyi mümkün kılıyor, zor, tehlikeli, bıktırıcı işleri de yapılabilir hale getiriyor… Velhasıl teknik ‘insana özgü’ bir şey… Nitekim, etnolog André Leroi-Gourhan: “Tekniğin gelişmesiyle insan beyninin gelişmesinin eşzamanlı olarak tezahür ettiğini” ileri sürüyor… Daha da ötede insan aleti sadece kullanmıyor, onu sürekli olarak geliştiriyor…

XVII’inci yüzyılda ‘bilimsel devrim’ ve XVIII’inci yüzyılda da sanayi devrimiyle doğaya yaklaşım değişiyor. “İnsan doğanın hâkimi ve sahibidir’ anlayışının yerleşmesiyle, insan-toplum ilişkisinin mahiyeti radikal bir değişikliğe uğruyor… Hayranlığın ve uyumun yerini modern sanayinin karakteri olan soygunculuk, asalaklık ve sömürü ilişkisi alıyor…

 

Bu konuda Otto Ulrich şöyle diyor: “Günümüzde Batı teknolojisinin çekiciliğinin hortlamasının nedeni, muhtemelen bu teknolojinin iki temel özelliğidir: maliyetleri başka yere aktarabilmesi ve talancı karakteri. Maliyetleri aktarma yeteneği çağdaş teknolojiye anlaşılmazlık özelliği katar. Çağdaş teknoloji ‘verimlilik’ konusunda yanıltıcıdır ve insan aklını kısa vadeli hesap yapmaya yöneltir… Maliyetler genellikle aktarılır ve çok büyük zamanlara ve alanlara dağıtılır ama algılarımızın uzamsal ve zamansal ufku çok daha yakındadır (abc.).

 

Ölçülmüş kirlilik düzeyleri, gelecekteki maliyetler ya da uzak bölgelerdeki maliyetler konusunda bildiklerimiz, bizim için soyuttur ve içinde bulunduğumuz an algıladığımız gerçeklikten çok uzaktadır. Algılarımız, belirli bir andaki davranışlarımızı belirleyen duygular ve düşüncelerden hiçbiri ile ya çok azı ile bağlantılıdır. 300 000 binlik yıllık bir ömürü kim somut olarak tahayyül edebilir? Ozon tabakasındaki bir deliğin, istediğimiz an buzdolabından çıkarıp içtiğimiz soğuk bir içeceğin ya da belirli bir anda bizi etkilemiş olan yüksek verimlilikli bir özel arabanın sunduğu rahat bir yolculuğun, kullanım üstünlüğünü hangi biçimlerde etkilediğine dair ne kadar bilgimiz var?.. Bir teknoloji ya da ürünün kullanımından kaynaklanan aktarılmış maliyetlerin hemen ödenmesini düzenleyen kurallar olmadığı sürece, insana ve doğaya uygun bir alternatif teknolojinin dışsallaştırıcı tekniklerin büyük çekiciliği karşısında hiçbir şans olmayacaktır. (abc.) [1]

XX’inci yüzyılda teknik ilerleme, verimliliği ve üretimi görülmemiş düzeylere çıkardı, yaşam standardını yükselti ama ekolojik yıkımı [ekosit’i] azdırarak, iklim krizini tetikleyerek… Bu durum, tekniğin kendi yasasını doğaya dayatmasının doğrudan sonucu olarak tezahür ediyor…

İnsanlar, sınıfsal aidiyetleri ve dünya görüşleri ne olursa olsun (zengin, yoksul, cahil, eğitimli, sağcı, solcu…) teknik bilimin mutlaka her derdin devası, gerekliliği ve yararlılığı tartışma götürmeyen bir şey olduğu konusunda sarsılmaz bir inanca sahip… Teknik ilerleme “daha iyinin” ve “ilerlemenin” vazgeçilmezi, olmazsa olmaz koşulu sayılıyor da, maalesef “daha iyinin” ve “ilerlemenin” ne olduğu merak ve tartışma konusu yapılmıyor… Oysa ileri teknolojinin ne tür sâiklerle üretildiği, ne tür çıkarlara öncelikle hizmet ettiği, ne gibi sosyal, ekonomik, insanî, psikolojik ve ekolojik sonuçlar ortaya çıkardığının da ilgi ve kaygı konusu olması gerekmez miydi?..

Dolayısıyla, teknolojinin ne olduğu, neye yaradığı, onu kimin ne amaçla ürettiğinden, nasıl kullandığından bağımsız değildir. Münhasıran üretimi, kârı artırmaya endeksli bir teknolojik yeniliğin toplumsal refahı artırması mümkün değildir?

 

Esasen kapitalizm teknolojiyi sürekli yenilemek, geliştirmek zorunda olan bir sistem… Bir kapitalist işletmenin vahşi-yıkıcı rekabet ortamında var olmasının, varlığını sürdürebilmesinin yolu, üretimi artırmadan, sermayeyi büyütmeden mümkün değildir… Zira, rekabet sürekli olarak teknik yenilenme yönünde baskı oluşturuyor…

 

Kapitalizm her tökezlediğinde, ‘yeni değer’ ‘fazla değer’, ‘artı-değer’ üretmekte zorlandığında bir yenilik (inovasyon) yaratarak yola devam ediyor… Tabii her teknolojik yenilik de daha çok işsiz, daha çok yoksul,  dolayısıyla daha büyük sosyal sorun, sosyal kötülük demek… 1820’li yıllarda İsviçre’li iktisatçı Jean de Sismondi, makinanın işsiz bıraktığı işçiye, makinanın yarattığı zenginlikten ömür boyu pay verilmesini önermişti… Makinalaşma tartışmasız bir ilerleme ama ortaya çıkan kazanç toplumun aleyhine olarak kapitalistler tarafından gasp ediliyor…

 

Kapitalizm dahilinde her teknolojik yenilik sadece işsizliği artırmıyor, gelir dağılımını mülk sahibi, kapitalist sınıf lehine olarak bozuyor… Aynı zamanda ücret düzeyini de aşağı çekiyor… 50 kişilik bir iş ilanına 5000 kişi talip oluyorsa, orada ücretlerin asgari yaşam standardını altına inmesi kaçınılmazdır….

 

Her yeni teknolojik buluşun, inovasyonun yarattığı yeni iş (istihdam) göze görünüyor da kaybedilen pek dikkati çekmiyor… Esasen bidayetten itibaren kapitalizmin tarihi, ölü emeğin canlı emeğin yerini almasının da tarihi oldu…

 

Her teknolojik yenilik daha büyük sosyal kötülük, daha çok ekolojik yıkım demek… XIX’uncu ve XX’inci yüzyıllarda kapitalizmden çıkmak bir sosyal adalet sorunuydu, bugün ekolojik yıkım (ekosit) ve iklim krizi de söz konusuyken, artık bir var oluş-yok oluş sorunu haline gelmiş bulunuyor…

 

“Yeşil teknolojiler”, Sürdürülebilir kalkınma gibi bir oxymore…

 

Şimdilerde ‘yeşil teknolojiler’ denilenler revaçta… Yeşil teknolojiler aslında “yeşil’ değil… Nitekim, yoğun üretimi yapılan rüzgâr ve güneş panellerinin, elektrikli arabaların üretimi için önemli miktarda madenin yerin altından çıkarılması ve işlenmesi gerekiyor ki, bu en kirli üretim etkinliklerden biri… Madenlerin topraktan çıkarılıp, işlenmesi de fosil yakıtlarla – kömür-petrol-doğal gazla- yapılıyor. Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın[2] bir raporuna göre, maden çıkarma faaliyeti, enerji üretimi ve tarım, karbon gazı emisyonunun yarıdan fazlasını, biyolojik çeşitlilik kaybının da %90’ınını temsil ediyor…

Aslında emperyalist Batı, “temiz enerji” söylemiyle sera etkisi yaratan gaz üretimini gözden ırak yerlere, Afrika’ya, Asya’ya ve Latin Amerika’ya transfer ediyor… “Yeni uluslararası iş bölümünde”, çevre kirlenmesi yaratan madencilik ve sanayilerin nerdeyse tamamı yoksul ülkelerde gerçekleşiyor…

Fakat hepsi bu kadar değil. Bir kurtarıcı olarak sunulan “yeşil enerjiler” fosil enerjilerin yerini almıyor… Onlara ekleniyor… Hâkim retoriğin aksine fosil yakıtlardan asla çıkılmış değil… Geride kalan dönemde ‘fosil yakıt üretimi’ hiçbir zaman bu günkü düzeylere çıkmamıştı… Nitekim, Dünya Enerji Ajansı’nın[3] raporuna göre, 2021-2024 aralığında dünya kömür üretimi tarihte görülmemiş düzeye çıkacak… Geride kalan hiçbir dönemde dünya fosil yakıt (kömür, petrol, doğal gaz) üretimi ve tüketimi azalmadı. Hep artmaya devam etti…[4] Özetle, yeşil enerji korosunun söyleminin bir gerçekliği yok… Dünyayı yok eden enerji üretimi hız kesmeden yol almaya devam ediyor… Dünya ölçeğinde ‘yeşil enerjilerden’ değil, yavaş, yavaş canlı yaşamın temelini aşındıran bildik enerjilerden söz etmek gerekiyor…

Sınırsız büyüme, genişleme, yayılma eğilimine ve dinamiğine sahip kapitalist sistem dahilinde, enerji verimliliğindeki her artış, yeniden üretim sürecine dahil oluyor ve yıkımı derinleştirmeye devam ediliyor… Yeni teknolojiler, yeni ürünler, aynı zamanda yeni pazarlar, yeni yıkımlar da demek… Kapitalizm karşılaştığı sorunları daima bir fırsata çevirerek kaldığı yerden yoluna devam ediyor…

Elektrikli ‘temiz araba’ denilene gelince, aslında bu dünyada ‘temiz araba’ diye bir şey mümkün değildir… Aynı “temiz savaş” diye bir şeyin de mümkün olamayacağı gibi… Elbette atmosferin ısınmasının nedeni olan karbon gazı emisyonunda, otomobilin [arabanın] bir bütün olarak otomotiv endüstrisinin önemli bir payı var ve azaltılması gerekiyor. İyi de bu iş nasıl olacak?

Elektrikle çalışan arabaya ‘temiz araba’ deniyor. Arabanın deposunu benzin/mazot/likit gazla doldurmak yerine, bataryaya elektrik yükleniyor. Bu durumda atmosfere daha az zarar verilmiş oluyor. Fakat, nüanse edilmesi gereken bir şey var… Zira, arabanın neden olduğu karbon emisyonu sadece araba çalışırken, yol alırken ortaya çıkmıyor. Bir arabanın neden olduğu karbon gazı emisyonunun %56’ı arabanın üretilme aşamasında ortaya çıkıyor, %4’ü de araba hurdaya çıkıp, sökülünce. %40’ı da araba çalışırken ortaya çıkıyor… Birinci sorun bu. Fakat daha önemli bir sorun daha var ki, o da elektrikli arabanın bataryasına yüklenen elektriğin nasıl üretildiğiyle ilgili… Eğer, bataryaya yüklenen elektrik termik santrallerden geliyorsa, temiz araba “kirlenmiş oluyor”. O durumda elektrikli araba benzinle, mazotla çalışandan daha çok karbon gazı emisyonu yapıyor…

Gözden kaçan bir şey var: Gerçi elektrikli araba kullanılırken Karbon gazı emisyonu yapmıyor ama üretiminde benzinle, mazotla çalışan arabadan daha çok gaz emisyonu ortaya çıkıyor… Elektrikli araba üretimi daha zor. Çok fazla metal ve materyel kullanmak gerekiyor. Bir elektrikli araba üretim aşamasında yaklaşık 12 ton Karbon gazı emisyonu ortaya çıkarıyor… Aynı büyüklükte bir dizel araba da üretiminde 6, 4 ton karbon gazı emisyonu ortaya çıkıyor…

 

Bataryaya yüklenen elektrik kömürden üretiliyorsa bu karbon gazı cephesinde yeni bir şey yok demektir…

Bugün itibariyle Türkiye’de elektriğin yaklaşık %80’i termik santrallerde üretiliyor…

Dünyadaki elektrikli arabaların %60’ı Çin’de ve orada elektriğin çoğu kömürlü termik santrallerde üretiliyor… Bu, arabaların “kirli” bir enerjiyle çalışması demek. Dolayısıyla araba ‘temiz’ değil… Elektrikli araba sayısı arttıkça, elektrik üretimi de artmaya devam edecek… O kadar elektrik nasıl, ne pahasına üretilecek?

Elektrikli araba üretimi hem daha zor ve hem de petrolle yol alana göre daha pahalıya mal oluyor. Batarya üretimi, kobalt, lithyum, neodiym, grafit… gibi değerli ve kıt madenlere dayanıyor. Bunlar da sadece Çin, Kongo, Ekvator gibi az sayıda ülkede mevcut… Bu metallerin topraktan çıkarılması ve rafinajı çok miktarda su ve kimyasal madde kullanmayı gerektiriyor…

Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, aslında kirlilik, şimdilerde Güney denilen yoksul ülkelere transfer edilmiş oluyor… Dolayısıyla global planda, ‘iklim krizi cephesinde’ değişen bir şey yok. Batarya üretimi fazlasıyla enerji ‘yutucu’… Bir elektrikli araba üretmek için, ‘normal arabanın iki katı enerji kullanmak gerekiyor… Velhasıl, ‘temizi’ üretmek için daha çok ‘kirletmek’ kaçınılmaz…

Dolayısıyla “temiz araba”, “yeşil araba” söyleminin reel bir karşılığı yok! Elektrik kullanıldığı yerde temiz olsa da üretildiği yerde o kadar da “temiz” olmayabiliyor… Mesela Norveç, barajlardan hidroelektrik üretiyor ama Çin’de, elektriğin %73’ü, Polonya’da %80’i kömürden üretiliyor… Aslındı ‘temiz araba’ bir oxymore… Aynı ‘sürdürülebilir kalkınma’, “yeşil ekonomi”, “yeşil büyüme” gibi…

Karşı karşıya olduğumuz sorun, arabalar elektrikle mi, yoksa petrolle mi çalışmalı sorunu değil. Ulaşım politikası nasıl olmalı? sorusuyla ilgili… Aynı şekilde bir araba üretmek için ağırlığının 20 katı hammadde kullanılıyor. Mesela 1,5 ton ağırlığında bir araba üretmek için 30 ton hammadde gerekiyor… Bu dünyada size verilen her hediyenin mutlaka bir karşılığı vardır…

Araba havayı, suyu kirletiyor. Kentleri kent olmaktan çıkarıyor, sadece yolları sokakları işgal etmiyor, kaldırımları da işgal ediyor… İyi de çocuklar nerede oynayacak? Görüntü ve gürültü kirliliği yaratıyor, insanî yabancılaşmayı artırıyor… Kazalar da cabası… Dolayısıyla önceliği toplu taşımacılığa, kamusal ulaşıma vermek ve üretimi ve tüketimi kısmak gerekiyor… Unutulmasın, kapitalistler o aracı siz rahat seyahat edin diye üretmiyor. Kâr etmek için üretiyor…

Esasen 70-80 kilo ağırlığında bir insanı 1,5- 2 tonluk bir araçla taşımak abestir… Bu dünyanın kaynakları öyle bir şımarıklığa izin vermez… Elbette bu hiç araba kullanılmasın demek değil… Kamu ulaşımını, toplu taşımayı destekleyecek şekilde sınırlı bir kullanımla yetinmek gerekir…

Son tahlilde kâr amacıyla üretilen her şey mutlaka insana ve doğaya karşıdır… Artık şeyleri adıyla çağırma, perspektifi ve paradigmayı değiştirme zamanı gelmiş olmalıdır…

Teknolojinin ne olduğu, neye yaradığı, onu kimin ne amaçla ürettiğinden, nasıl kullandığından bağımsız değildir…

Bilgi ve teknik bir müşterektir. Herkesin olan, olması gerekendir… Dolayısıyla bilginin ve tekniğin birileri (kapitalistler) tarafından gasp edilip bir kâr aracına dönüştürülmesi kabul edilebilir değildir…

O halde soru, “nasıl bir teknoloji” değil, nasıl bir toplumda, nasıl bir dünyada yaşayacağız sorusu olabilir…

Vakitlice üretimi ve tüketimi kısmak, planlı küçülmeyi hayata geçirmek, üretimin yönünü gerçek ihtiyaçlara döndürmek, kapitalizmin yok ettiği üretimle ihtiyaçlar anasındaki bağı ihya etmek gerekiyor… Zira binlerce on binlerce zararlı, değilse gereksiz şey üretiliyor, satılıyor ve tüketiliyor… …

Nihayet, kapitalizm dahilinde asla bir gelecek olmadığının bilinmesi gerekiyor…

İnsanlık ve uygarlık kritik bir kavşağa ulaşmışken ya vakitlice kapitalizmden çıkılacak ya da insanlığın ve uygarlığın geleceği kararmaya devam edecek… Zira, ufukta bir ‘orta yol’ görünmüyor…

Başka türlü söylersek, insanlığın ve uygarlığın geleceği yeryüzünün lânetlilerinin  küresel isyanına indirgenmiş bulunuyor…

 

Hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum…

 

6 Nisan 2024 Şişli İstanbul.

(Fikret Başkaya’nın Özgür Üniversite’nin “Modern Teknoloji ‘Harikaları’ çözüm mü sorun mu?” temalı bahar dönemi açılış sempozyumunda, 6 Nisan 2024’de yaptığı konuşmadır)

 

 

 

[1] Otto Ulrich, “Technology, Wolfgang Sachs, (der) Kalkınma Sözlüğü, Bir İktidar Olarak Bilgiye Giriş, çev.: Oktay Etiman, Özgür Üniversite Kitaplığı, s. 66 Ankara 2007, s. 477-478.

[2] PNUE, 2019.

[3] Coal 2021, Analysis and forecast to 2024, Aralık 2021.

[4] Bkz: Jean-Marc Jancovici. Du business sans énergie sans climat…

  • Kaynak AdiLMedya

Yorumunuzu bırakın


İlgili Haberler

Fikir & Yazı

Barış güvercini kostümünde bir şahin

Sevgili...
Fikir & Yazı

Cumhuriyet’in altı çocuğu

Selçuk Candansayar Türkiye’nin siyasal krizini “6 erkek” aktörün bireysel tarihleri üzerinden...
Fikir & Yazı

52 yıldır unutulmadı

68 Kuşağı’nın ve devrimci hareketin önderlerinden, ‘ser verip sır vermeyen yiğit’ olarak...

ZAMAN AKIŞI

May 20 11:48
Arkasayfa

Barış güvercini kostümünde bir şahin

May 20 09:04
Gündem

Putin ile Trump görüştü: “Süreç başlasın”

May 19 13:33
Arkasayfa

Cumhuriyet’in altı çocuğu

May 19 13:16
Arkasayfa

52 yıldır unutulmadı

May 18 12:09
Arkasayfa

Sosyal medya yazıları (1) – Dijital çağın insanları/Analog çocukluklar

May 18 12:06
Ekonomi

95 ilaç geri ödeme listesine alındı

May 18 11:20
Ekonomi

Almanlar bizi kıskanmaya devam ediyor: Hasan’ın sepeti 8, Hans’ın sepeti 20 kez doluyor

May 18 11:15
Bilim & Teknoloji

Organlarınız kaç yaşında?

May 18 11:13
Arkasayfa

KUR’ÂN’DA SINIFLI TOPLUM ELEŞTİRİSİ (1)

May 17 13:06
Gündem

Wayne’lerden Cumhuriyet’e Yolun İnşası

May 17 09:41
Arkasayfa

Örgüt feshetti, iktidar pes etmedi: ‘Üye olmadan örgüt adına suç işleme’ maddesi üçüncüye gelmemeli

May 17 09:35
Gündem

Pepe’yi sevmek kolay, ya Pepe olmak? (I)

May 17 09:29
Ekonomi

Çalışamayan genç, iş arayan emekli, görünmeyen kadın: 2025’e böyle başlandı

May 17 09:24
Arkasayfa

SISU (Yaratıcı İrade/Mücâdele/Tekâmül)

May 16 22:56
Arkasayfa

Zihinsel Sömürgecilik ve Medeniyet Krizi: İslam Dünyasının Ontolojik ve Epistemolojik Tutulması

May 16 20:03
Arkasayfa

Herkes Biraz Kendi Tanrısına Benzer

May 16 15:20
Kültür & Sanat

Ennui Nedir? Can Sıkıntısıyla Olan Karmaşık İlişkimizden Neler Öğrenebiliriz?

May 16 15:16
Bilim & Teknoloji

Sağ – Sol Beyin Nedir? Beynin Yarısının Baskın Olması Mümkün mü?

May 16 15:14
Gündem

Nuh’un Gemisi izleri Ağrı Dağı’nda mı? Araştırmacılardan çarpıcı bulgular!

May 16 13:26
Ekonomi

İPA hesapladı: İstanbul’da 4 kişilik ailenin yaşam maliyeti belli oldu

May 16 13:17
Arkasayfa

Meclis Başkanlığı seçimi için geri sayım başladı

May 16 13:15
Gündem

İletişim Başkanlığı’ndan “yeni yargı paketi” açıklaması: 2 yılın altında ceza alanların da cezaevine girmesi sağlanacak

May 16 13:11
Gündem

Dışişleri Bakanı Fidan’dan, Türkiye-Rusya-Ukrayna görüşmesi öncesi açıklama: Bundan sonraki aşamayı her beraber belirleyeceğiz

May 16 13:02
Arkasayfa

Yiyen yesin ben yemezem

May 16 12:49
Arkasayfa

Bitsin artık kara zulüm, bayram benim neyime!

May 16 12:46
Gündem

İspanya’daki Bask deneyimi ve ETA örneğinden Türkiye’de Kürt meselesinde barış imkanları

May 16 12:18
Ekonomi

Çinli Global Times: 90 günlük tarife ateşkesi uzatılmalı

May 16 11:39
Arkasayfa

Sus! Öde ve katlan

May 15 13:22
Ekonomi

Mevduattaki yüksek faiz kördüğümü

May 15 13:19
Gündem

Sivas’ta KKKA alarmı! 8 kişiye tanı kondu, 1 kişi hayatını kaybetti