Geçtiğimiz hafta Şehir Tiyatroları’nda, Erhan Yazıcıoğlu’nun istifasıyla boşalan genel sanat yönetmenliği görevine Süha Uygur’un atandığı haberi şaşkınlıkla karşılandı. Eleştirel tepkilerde başı, Uygur’un Şehir Tiyatrosu geleneğinden gelmeyen bir isim olması çekiyor. Dün bir araya geldiğimiz Uygur, Şehir Tiyatroları’nın Muhsin Ertuğrul’un çizgisinde devam edeceğini ve kurum içindeki muhalif seslere saygılı olacağını vurguladı…
Süha Uygur’un Şehir Tiyatroları’nın yeni genel sanat yönetmeni olarak atanması, 2015’in son gününde kültür-sanat gündemimize tabiri caizse bomba gibi düşmüştü. Usta tiyatro sanatçısı Nejat Uygur’un oğlu olan Süha Uygur, 1980’den beri Necla-Nejat Uygur Tiyatrosu’nda tiyatro müdürlüğü, ayrıca babası Nejat Uygur’un sergilediği bazı oyunlarda oyunculuk, yönetmen yardımcılığı ve yönetmenlik yapmış bir isim. Süha Uygur, 2009’dan beri Uygur Çocuk Tiyatrosu’nun başındaydı. Şehir Tiyatroları’nda genel sanat yönetmenliği görevinin bugüne dek kurum içinden sanatçılara verilen bir görev olması; Süha Uygur’un halk tiyatrosu, kaba komedi ağırlıklı bir tiyatro çizgisine sahip olan Uygur Tiyatrosu geleneğinden gelmesi, atama haberinin ardından ilk gündeme gelen konulardı.
Öte yandan Erhan Yazıcıoğlu’nu istifaya götüren yönetmelik değişimi talebi (Şehir Tiyatroları’nda sanatsal kararların bürokrasinin elinden alınıp sanatçılara iade edilmesi talebi), ödenmeyen teşvik ücretleri ve kadroların verilmemesi sorunları da hâlâ masada.
Göreve pazartesi günü başlayan Süha Uygur ile kurumun bu yoğun gündemine dair fikirlerini ve göreve atanmasının ardından sanat çevrelerinde yaşanan şaşkınlığı konuştuğumuz bir söyleşi yaptık…
Şehir Tiyatroları’nın genel sanat yönetmenliği görevine atanmanız hemen herkes için epey şaşırtıcı oldu. Sizin tarafınızda süreç nasıl gelişti?
Açıkçası aynı şaşkınlığı ben de yaşadım. Bana teklifi Sayın belediye başkanımız Kadir Topbaş ve Kültür Daire Başkanımız Abdurrahman Şen getirdi. Herkesin şaşkınlığına da hak veriyorum açıkçası. Ama ben tiyatrocu bir ailenin tiyatrocu oğluyum, bu tarafından bakmak gerekiyor. Türk Tiyatrosu’nun en sevilen insanlarından birisi babam Nejat Uygur, biliyorsunuz. Şaşkınlık geçtiği zaman çok olumlu telefonlar aldım. Kurum içerisinden bu kadar “Hayırlı olsun, arkandayız” mesajı ve telefonu beklemiyordum. Ben de tiyatronun içinden gelen bir insanım. Dışarıdan, başka bir meslekten gelmiyorum. Tiyatronun içerisine doğdum, büyüdüm, öleceğim. Çabuk gelişti, teklif ettiler, ben de bir müddet düşündüm, değerlendirdim. 102 yılını aşmış bir sanat kurumunun başına gelmek çok şeref verici. Bu tarafı da benim için çok etkileyici oldu ve görevi kabul ettim. Henüz yolun başındayım. Çok uzun bir yolum var, biliyorum. Özel tiyatrodan geldim ama tiyatroların sorunlarının ne olduğunu bilen bir insanım. Tabii ki özel ve kurum tiyatrolarının sorunları aynı değil…
Şu anda Şehir Tiyatroları’nda en temel mesele yönetmelik. Var olan yönetmelik sanatsal kararları ağırlıklı olarak bürokratlara devretmiş durumda. Değiştirmek adına bir şey yapacak mısınız?
Bu konularla ilgili şu an yorum yapmak istemiyorum ama asıl sorunları biliyorum. Çoğu sorunun da çözülmesi gerektiğine kalben inanıyorum. Ama henüz bir şey söylemek çok yanlış olur. Önce ekibimi yaratmam, sakin olmam, aceleci davranmamam gerekiyor. Tiyatrocu arkadaşlarımla bir araya gelip tiyatrotla ilgili konuşmaları yapmam gerekiyor. Tabii ki de bu sorunlar alsa hasıraltına atılmayacak. Hallolması gereken çok önemli sorunlar var. Sevgili Erhan Ağabey nasıl bu sorunlar için mücadele verdiyse ben de elimden ne geliyorsa tabii ki yapacağım. Ama öncelikle tiyatroyla ilgili, oyunlarla ilgili kendi sanat ekibimle ilgili oturtmam gereken işler var. Gerçek işimiz olan tiyatroyu yaptıktan sonra bu sorunların aşılacağına inanıyorum.
Erhan Bey göreve gelirken yönetmeliğin değişmesi, teşvikler ve kadrolar konusunda kendisine bir söz verildiğini söylemişti. Size teklif yapılırken böyle bir söz geldi mi gündeme?
Konuştuğum tek şey şu: Ben tiyatro yapacaksam, tiyatronun sorunları üzerinden yapmam gerekenleri yapacaksam, varım. Onlar da gerekli olan her şeyi söylediler. Ama şu an bu konuyla ilgili çok farklı bir yorum yapmak doğru olmaz. Çünkü konuya dışarıdan hâkim biriyim. Pazartesi başladım, bugün çarşamba. Bütün sorunların altyapısını öğrenmem lazım ki sağlıklı bir cevap vereyim. Ama şunu biliyorum ki sorunların çözülmesi gerekiyor.
Neticede siz rutin bir atamayla değil, neredeyse bir yıldır süren bir krizin üzerine geldiğiniz bu göreve. Böyle bakınca nasıl hissediyorsunuz?
Sıkıntıların hallolacağına inanıyorum. Bu konuda hiç kimseyle hiçbir şey konuşmadım ama ben Süha Uygur olarak, bırakın genel sanat yönetmenliğini, bu sıkıntıların er ya da geç kalkacağına inanıyorum.
ŞU ANDA ‘YÖNETMELİĞİ DEĞİŞTİRECEĞİM’ DEMEM YANLIŞ OLUR
“Tiyatroyu tiyatrocular yönetir” ilkesini benimsiyor musunuz?
Tabii ki tiyatroyu tiyatrocuların yönetmesi gerekiyor. Ben resmi kurumları çok iyi bilen bir insan değilim, dışarıdan baktığın zaman evet, tiyatroyu tiyatrocuların yönetmesi gerekiyor. Ama resmi kurumlarda belli prosedürler vardır; imzaydı, bürokrasiydi. Zamanla öğreneceğim. Ama mantık olarak tabii ki tiyatroyu tiyatrocular yönetmeli. “Yönetmeliği değiştireceğim” vs demem şu anda yanlış olur ama kalben çok şeyin değişmesi gerektiğini biliyorum.
Bu mesele, teşvik ve kadro konusuyla birlikte Şehir Tiyatroları emekçilerinin de çok rahatsız olduğu bir konu…
İnsanların bu anlamda mutsuz olduklarını hepimiz biliyoruz. İnsanların mutlu oldukları zaman neler olacağını da hepimiz biliyoruz. Mutsuz insanları mutlu etmek de üstteki insanların asli görevlerinden bir tanesi. Ama diyorum ya, süreye ihtiyaç var.
Bir araya geldiniz mi Şehir Tiyatrosu ekibiyle?
Henüz değil. Birebir görüşmeler oldu ama… Tabii ki bütün arkadaşlarla bir araya geleceğim. Zaten ben karakter olarak “Şunu yapacağım, budur hedefim” falan olan bir adam değilim. Ama yapılması gerekenin de sonuna kadar arkasında olan bir adamım. Asla vazgeçmem.
KADİR BAŞKAN BANA ‘ÖZGÜRCE ÇALIŞACAKSIN’ DEDİ
Size teklif tam olarak nasıl cümlelerle geldi peki?
Sayın Kadir Başkan bana “Orası özgür bir yer, sen de özgürce çalışacaksın” dedi. Bu konuda hiçbir sıkıntım olmayacağıma inanıyorum. Ben dışarıdayken de burada bu anlamda baskı olduğunu düşünmüyorum. Yönetmeliğin değişmesi başka konu. Ama yapılan oyunların seçimlerine karışılmıyor. Erhan Ağabey’i ziyaret ettim geçenlerde, bunu o da söylüyor. Repertuvara şu ana kadar asla müdahale edilmedi, bundan sonra da edilmeyecek. Buna zaten hiçbir tiyatro adamı müsaade etmez. Seyrediyorsunuz oyunları, müthiş; özgür oyunlar oynanıyor.
Esasında sorun tepeden gelen müdahale değil de bazı araçlarla müdahale şeklinde oluyor genelde… Sosyal medya ve geleneksel medya araçlarıyla oyunların ‘ahlak’ açısından eleştirildiği, hedef gösterildiği örnekler var. Ayrıca Şehir Tiyatroları’nda sansür, otosansür gündemi de sık çıkıyor karşımıza… Siz argo, küfür, cinselliğe dair esprilerin sık kullanıldığı; kaba komedi, halk tiyatrosu yapan bir yerden geliyorsunuz. Daha önce de olduğu gibi, oyunlardan tek biz sözcüğün cımbızlanıp kurumun üstüne gelinmesine hazır mısınız?
Bunlar asla bitmeyecek olan konular. Kimseyi bu anlamda mutlu edemezsiniz. Tabii ki oyunların sansür edilmesi gibi bir şeyi kabul etmek mümkün değil. Babamın yaptığı işte, o kadar güzel timing’de yaptığı ince espriler vardır ki… Oyunların gereği… O oyun onu kaldırıyorsa tabii ki olacaktır. Ama bu konuda bana herhangi bir şey geleceğini düşünmüyorum. Her şeyin özgürce yapılmasını isteyen insanlarız. Tiyatro da özgür olmalı, basın da özgür olmalı, çalışan da mutlu olmalı.
Ben dışarıdan bir adam olarak burada sanatsal anlamda bir baskı olmadığını hissedebiliyordum. Yönetmelik maddeleri konusu ayrı, onlar tabii ki masaya yatırılacak. Benim asıl amacım ve görevim kurumdaki bütün arkadaşlarımın beklentilerini hayata geçirmek için onların yanında olmak…
LEVENT ÜZÜMCÜ’NÜN OLMAMASI CİDDİ BİR KAYIP
Sanatsal özgürlük var belki ama kısa süre önce Levent Üzümcü’nün siyasi görüşleri sebebiyle kurumdan ihraç edilmesine tanık olduk… Bu konudaki fikriniz nedir?
Bu yargıya yansımış bir konu, yargının sonucunu beklemek gerekiyor. Tabii ki Levent Üzümcü gibi değerlerin tiyatroda olmaması, tiyatro severler adına çok ciddi bir kayıptır.
Peki ekibinizle ilgili kafanızda belli isimler var mı?
Var, kafamda döndürdüğüm bir, iki arkadaşım…
ŞEHİR VE DEVLET TİYATROLARI’NIN KAPATILACAĞINA İNANMIYORUM
Basın toplantısında babanız Nejat Uygur’un “Şehir Tiyatroları ve Devlet Tiyatroları ülkemizin gururudur” sözünü anımsattınız. Öte yandan 2012’den şehir ve devlet tiyatroları, deyim yerindeyse topun ağzında. Cumhurbaşkanı Erdoğan daha önce defalarca bu iki kurumu kapatmaktan bahsetti, TUSAK yasa tasarısı taslağı, sanatçılar cephesinde kabul görmeyen bir sistem öngörüyor… Sanatçılardan muhalif sesler çıktığı anda, ödenekli tiyatroların kapanması anında ısıtılıp gündeme geliyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Ben Şehir Tiyatroları ile Devlet Tiyatroları’nın kapanacağına hiç inanmıyorum. Hiç ihtimal vermiyorum. Bakın her sezon oyunlar oynanıyor ve önümüzdeki senenin programları yapılıyor. Devlet Tiyatrosu için de geçerli bu, Şehir Tiyatroları için de. Buna hiç ihtimal vermiyorum. Tabii ki böyle bir şeyi arzu etmem, konuşmaya bile gerek yok.
Kurum içinde ciddi muhalif sesler çıkaran isimler var; politik anlamda da meydanlarda, eylemlerde yer alan, sosyal medya hesaplarından yorumlar yapan… Ama bu tür muhalif çıkışların hemen ardından genelde bu sanatçılar Erdoğan’ın tepkisiyle karşılaşıyor, ihraç vakaları gündeme geliyor… Erhan Yazıcıoğlu göreve ilk geldiğinde, Cumhuriyet’e verdiği söyleşide “Sivri çocuklarımın uçlarını törpüleyeceğim” demişti. Sizin buradaki muhalif isimlerle nasıl bir diyaloğunuz olacak?
Zaten törpülemek mümkün değil. Törpülemeye gerek de yok. Kurum sanatçıları içinde her görüş var. Her görüşe saygı duymaktan başka şansımız olabilir mi? Herkes, her istediğini söyleyecektir. Benim için en önemlisi şudur: Fikirlerimiz uyuşmayabilir, birbirimizi kırabiliriz ama en hadsiz şey bence hakarettir. Konu ne olursa, kim olursa olsun bu geçerli… Güzel üslupla muhalefet harika bir şeydir. Tabii ki inancının arkasında duracaksın, kimi nereden döndürebiliriz, mümkün mü böyle bir şey? .
BEN GELDİM DİYE SADECE GELENEKSEL TİYATRO YAPILACAK DİYE BİR ŞEY YOK
Göreve geldiğiniz duyulduğunda gündeme gelen ilk eleştirilerden biri sizin Nejat Uygur tiyatrosu geleneğinden gelmenizdi. Sanatsal anlamda Şehir Tiyatroları’nın çizgisini tam anlamıyla takip mi edeceksiniz? Ne gibi katkılarınız ya da eksiltmeleriniz olacak?
Birincisi bu, Nejat Uygur’un geçmişine yapılmış büyük bir haksızlıktır. Muhsin Ertuğrul’un çizmiş olduğu bir yol var, kemikleşmiş bir şekilde buralara kadar gelindi. Asla ve asla bu yolun dışında bir şey olması mümkün değil. Tiyatro seyircisi geniş bir yelpazedir. Herkes her oyundan aynı tadı alamayabilir. Bu yelpazenin içerisinde geleneksel Türk tiyatrosundan tatlar zaten geçmişten bu yana yapılıyor… Şu an ‘Fehim Paşa Konağı’ oynanacak. ‘Şekerpare’de bu tat vardır. Geçmişten ‘Kanlı Nigar’ vardır. Şehir Tiyatrosu’nun yapısı zaten buna uzak değildir. Ona uygun oyuncular vardır, Zihni Hoca (Göktay) mesela… Kalkıp da babamın bir oyununu alıp burada oynayacağımı söylemiyorum. Benim içine doğup büyüdüğüm, bütün halka ulaşmış bir tarz vardır, neden bundan uzak kalınsın ki? ‘Cibali Karakolu’, ‘Şekerpare’, ‘İstanbul Efendisi’ kapalı gişe oynadı. Bu oyunlardan ya da benzerlerinden vazgeçmek mümkün mü? Oyunlarımızın hepsi devam edecek. Erhan Ağabey’in yaptığı repertuvar devam edecek. Yeni repertuvar da olacaktır. Araya da bu tatlardan oyunlar konacaktır. Ben geldim diye geleneksel tiyatro yapılacak diye bir şey yok. Batı tiyatrosunun ve dünya tiyatrosunun şahane örneklerini oynamış bir kurum burası, bunlardan vazgeçmek olur mu? Önce ben karşı çıkarım.
Sanatçılar Süha Uygur’a dava açacak
İstanbul Şehir Tiyatrosu Sanatçıları Derneği, (İŞTİSAN) Süha Uygur’un genel sanat yönetmeliğine atanmasına itiraz davası açmaya hazırlanıyor. Cumhuriyet’ten Ceren Çıplak’ın haberine göre; Süha Uygur’un atamasının eğitim ve memuriyet anlamında Şehir Tiyatroları’nın yönetmeliğinin ilgili maddelerine uymadığını ve hukuksuz ve usulsüz bir şekilde yapıldığı belirtiliyor. Kulislerde, Uygur’un, kurumun sorunlarına çözüm getiremeyeceği, zaten sorunları da çözmemesi için atandığı ile dışarıdan hazır projeler getirerek çalışacağı konuşuluyor.