Amerikan basının Fethullah Gülen merakı gün geçtikçe artıyor. Wall Street Journal’da (WSJ) çıkan Gülen haberinin hemen bir hafta sonrasında, hem ABD’nin hem de dünyanın saygın gazetelerinden biri olan New York Times (NYT), Hocaefendi hakkında bir röportaj-haber yayınladı. Dün öğleden sonra gazetenin internet sitesinde yayınlanan haberde, Gülen’in sevenlerinin, kendisinden büyük saygı ile söz ettiği belirtildi. Haberde, “Gülen, tatlı dilli bir Müslüman vaiz, yazar ve öğretmen olarak tanımlanıyor” denildi.
Georgetown Üniversitesi Prof. Dr. John L. Esposito’nun, Fethullah Gülen’i, Tibet Lideri Dalai Lama’ya benzettiği yazıda, Gülen’in barışa, hoşgörüye, ABD-Türkiye ilişkilerinin güçlendirilmesine ve serbest pazar ekonomisine önem verdiği kaydedildi. Ayrıca Gülen’in, ”Gerçek İslam’da teröre yer yoktur” sözlerinin Batılı yöneticileri yüreklendirdiğinin altını çizildi.
“Bir hareketin liderliğini yapan Türk’ü eleştiren ve karalayanlar var” başlıklı yazıyı NYT için kaleme alan gazeteci Brain Knowlton, haber yorumunda Hocaefendi’nin yaşadığı Pennsilvanya’da mütevazi bir yaşam sürdürdüğünü dile getirdi.
Fethullah Gülen’i Türkiye’nin hem en etkili, hem de üzerinde en fazla tartışma yapılan ismi olarak tanımlayan gazete, tüm bunlara rağmen ABD eski Dışişleri Bakanı Madeleine K. Albright ve onun seleflerinden olan James A. Baker gibi kimselerin de Gülen ile ilişkili olan grupların faaliyetlerinde konuşma yaptıklarına ve Gülen’e övgüde bulunduklarına dikkat çekti.
Türkiye’de Gülen’i kötüleyenlerin, onu, son derece milliyetçi taraftarlarının olduğu yolunda eleştirdiklerini belirten haber, bu kimselerin hareketin ülkede güçlü konuma gelmesinden rahatsızlık duyduğunu vurguladı. NYT muhabiri Knowlton, yazısında Gülen’i eleştirenlerin kendisini laiklik karşıtı olarak gördüğünü belirterek, ”Gülen’in yaklaşımı, bir anlamda, geleneksel ve modern olanı harmanlamaya çalışıyor” ifadelerini kullandı.
Hocaefendi’nin yaşadığı yerin hem dıştan, hem de içeriden görünümünü anlatan NYT yazarı, buranın, Gülen’in ve taraftarı olan bir düzine insanın ziyaretçileri için modern bir konaklama yeri olduğunu kaydetti. Gülen’in ağır sağlık sorunları olduğu belirtilen yazıda, kendisinin çok nadir olarak konakladığı yerden ayrıldığı kaydedildi. Gülen’in yaşamını da özetleyen yazıda, kendisinin 5 yaşında Kur’an öğrendiği, 14 yaşından sonra da vaizlik yaptığı vurgulandı.
Gülen’in yavaş yavaş ancak oldukça geniş bir takipçi kitlesi oluştuğunu belirten yazıda, medya, finans ve diğer alanlarda gönüllüler hareketine bağlı birçok işletmenin bulunduğu ifade edildi.
Hocaefendi’nin, hareketin kendi ismi ile anılmasından rahatsızlık duyduğu belirtilirken, kendisinin bu oluşum içinde arka planda kalmaya çalıştığı yorumuna yer verdi. Takipçilerinin yaptığı işlerle ilgili bir soru üzerine Gülen, “Ben bu hareketi, Fethullah Gülen hareketi olarak adlandırmanın yanlış olduğuna inanıyorum ve böyle söylemeyi, bu faaliyetleri yürütmeye kendini adamış olan birçok insana saygısızlık olarak görüyorum. Benim bu hareketteki rolüm oldukça kısıtlı. Bir liderlik, merkez, bir merkeze bağlılık ya da bir hiyerarşi yok” dedi.
Dünyanın 110 ülkesinde hareketle irtibatlı binden fazla okulun bulunduğu belirtilen haberde, şöyle denildi: ”Bu okullar zengin Müslüman iş adamları tarafından destekleniyor. Amerika’da buna benzer birkaç okul var, hatta Burma’da bile bir tanesi mevcut. İslami değerleri taşıyorlar ama medreselerin aksine içinde bulundukları ülkenin resmi müfredatını uyguluyorlar, ayrıca modern bilim ve teknolojinin üzerinde duruyorlar. Eğitim kaliteleri oldukça yüksek olarak değerlendiriliyor ve bu okullarda yer bulmak için rekabet çok yoğun.”
Gülen hakkında Türkiye’de davaların açıldığı, ancak bunların hepsinden beraat ettiği belirtilen yazıda, Gülen hareketi üzerine yazılar yazmış olan Utah Üniversitesi siyaset bilimi profesörü Hakan Yavuz’un görüşlerine de yer verildi. Yavuz’un hareket için, ”Savunmasız ve marjinalleştirilmiş insanlar için koruyucu bir mekan üreten bir İslam türü değil, bunun aksine amacı Opus Dei gibi kontrolü ele geçirmek ve güç sahibi olmak.” dediği belirtildi.
Bunun dışında Türkiye’nin en prestijli eğitim kurumlarında ders vermiş ve danışmanlık yapmış olan Peder Thomas Michel’in ise hareket mensuplarını ” iyi motive olmuş, akıllı, eğlenceli — hiç bir şekilde fanatik, tuhaf ya da kült olguları taşımayan kişiler” diye tanımladığı vurgulandı.
Hareket için Houston Üniversitesi’nden sosyolog Helen Rose Ebaugh da NYT gazetesine demeç vermiş. Sosyolog Ebaugh, “Bu okullar gençler için bir alternatif. Böylelikle terör örgütlerine katılmak zorunda kalmıyorlar” diye konuştu. Ebaugh, NYT’ye verdiği demecinde İstanbul’da, Fatih Üniversitesi yönetiminin kendisine, Gülen’in Suudi Arabistan’ın önerdiği paranın kabul edilmesi fikrine Gülen’in, “Suudi hükümeti destek veriyor” şeklinde algılanacağı gerekçesiyle sert bir şekilde karşı çıktığını söylediğini anlattı.
Haberde, Gazze’ye yardım götüren gemiler konusunda Gülen’in, daha önce Wall Street Journal’a ifade ettiği görüşleri yinelediği belirtildi. NYT, Türk hükümetinin, İsrail’in yardım gemilerine müdahalesini şiddetle eleştirdiği bir dönemde, Gülen’in hatayı organizatörlerde bularak, “otoriteye karşı çıkmaktansa” önceden İsrail yönetiminden izin alınması gerektiği görüşüne yer verdi.
Gazete, Gülen’in ”Türk hükümetlerinin bazı “olumlu adımlarını” destekleyebileceğini söylerken, “Bu, onlara siyasi tavsiyelerde bulunduğumuz ya da onların etkisi altında hareket ettiğimiz manasına gelmez” diye konuştuğunu yazdı. Gülen’in dindar ya da laik olsun hiçbir iktidar “Türkiye’deki gerçekleri göz ardı edemez” sözlerine yer veren haber, yine “Dinini yaşayan bir sürü insan var ve camiler her gün insanlarla doluyor. Aynı zamanda, her hükümet, Nesturi Hıristiyanlar, Protestanlar ya da Yahudiler olsun, dini azınlıkları da hesaba katmak zorunda” sözlerine vurguda bulundu.
Haberde son olarak, Gülen’in, “Amerika’da; Türkiye, Afganistan, Pakistan ya da diğer ülkelerden gelen radikal düşünceli insanlardan rahatsız edilmeden ve zarar görmeden yaşamayı ümit ettim. Amerika’nın misafiriyim” sözlerine yer verildi.
Georgetown Üniversitesi Prof. Dr. John L. Esposito’nun, Fethullah Gülen’i, Tibet Lideri Dalai Lama’ya benzettiği yazıda, Gülen’in barışa, hoşgörüye, ABD-Türkiye ilişkilerinin güçlendirilmesine ve serbest pazar ekonomisine önem verdiği kaydedildi. Ayrıca Gülen’in, ”Gerçek İslam’da teröre yer yoktur” sözlerinin Batılı yöneticileri yüreklendirdiğinin altını çizildi.
“Bir hareketin liderliğini yapan Türk’ü eleştiren ve karalayanlar var” başlıklı yazıyı NYT için kaleme alan gazeteci Brain Knowlton, haber yorumunda Hocaefendi’nin yaşadığı Pennsilvanya’da mütevazi bir yaşam sürdürdüğünü dile getirdi.
Fethullah Gülen’i Türkiye’nin hem en etkili, hem de üzerinde en fazla tartışma yapılan ismi olarak tanımlayan gazete, tüm bunlara rağmen ABD eski Dışişleri Bakanı Madeleine K. Albright ve onun seleflerinden olan James A. Baker gibi kimselerin de Gülen ile ilişkili olan grupların faaliyetlerinde konuşma yaptıklarına ve Gülen’e övgüde bulunduklarına dikkat çekti.
Türkiye’de Gülen’i kötüleyenlerin, onu, son derece milliyetçi taraftarlarının olduğu yolunda eleştirdiklerini belirten haber, bu kimselerin hareketin ülkede güçlü konuma gelmesinden rahatsızlık duyduğunu vurguladı. NYT muhabiri Knowlton, yazısında Gülen’i eleştirenlerin kendisini laiklik karşıtı olarak gördüğünü belirterek, ”Gülen’in yaklaşımı, bir anlamda, geleneksel ve modern olanı harmanlamaya çalışıyor” ifadelerini kullandı.
Hocaefendi’nin yaşadığı yerin hem dıştan, hem de içeriden görünümünü anlatan NYT yazarı, buranın, Gülen’in ve taraftarı olan bir düzine insanın ziyaretçileri için modern bir konaklama yeri olduğunu kaydetti. Gülen’in ağır sağlık sorunları olduğu belirtilen yazıda, kendisinin çok nadir olarak konakladığı yerden ayrıldığı kaydedildi. Gülen’in yaşamını da özetleyen yazıda, kendisinin 5 yaşında Kur’an öğrendiği, 14 yaşından sonra da vaizlik yaptığı vurgulandı.
Gülen’in yavaş yavaş ancak oldukça geniş bir takipçi kitlesi oluştuğunu belirten yazıda, medya, finans ve diğer alanlarda gönüllüler hareketine bağlı birçok işletmenin bulunduğu ifade edildi.
Hocaefendi’nin, hareketin kendi ismi ile anılmasından rahatsızlık duyduğu belirtilirken, kendisinin bu oluşum içinde arka planda kalmaya çalıştığı yorumuna yer verdi. Takipçilerinin yaptığı işlerle ilgili bir soru üzerine Gülen, “Ben bu hareketi, Fethullah Gülen hareketi olarak adlandırmanın yanlış olduğuna inanıyorum ve böyle söylemeyi, bu faaliyetleri yürütmeye kendini adamış olan birçok insana saygısızlık olarak görüyorum. Benim bu hareketteki rolüm oldukça kısıtlı. Bir liderlik, merkez, bir merkeze bağlılık ya da bir hiyerarşi yok” dedi.
Dünyanın 110 ülkesinde hareketle irtibatlı binden fazla okulun bulunduğu belirtilen haberde, şöyle denildi: ”Bu okullar zengin Müslüman iş adamları tarafından destekleniyor. Amerika’da buna benzer birkaç okul var, hatta Burma’da bile bir tanesi mevcut. İslami değerleri taşıyorlar ama medreselerin aksine içinde bulundukları ülkenin resmi müfredatını uyguluyorlar, ayrıca modern bilim ve teknolojinin üzerinde duruyorlar. Eğitim kaliteleri oldukça yüksek olarak değerlendiriliyor ve bu okullarda yer bulmak için rekabet çok yoğun.”
Gülen hakkında Türkiye’de davaların açıldığı, ancak bunların hepsinden beraat ettiği belirtilen yazıda, Gülen hareketi üzerine yazılar yazmış olan Utah Üniversitesi siyaset bilimi profesörü Hakan Yavuz’un görüşlerine de yer verildi. Yavuz’un hareket için, ”Savunmasız ve marjinalleştirilmiş insanlar için koruyucu bir mekan üreten bir İslam türü değil, bunun aksine amacı Opus Dei gibi kontrolü ele geçirmek ve güç sahibi olmak.” dediği belirtildi.
Bunun dışında Türkiye’nin en prestijli eğitim kurumlarında ders vermiş ve danışmanlık yapmış olan Peder Thomas Michel’in ise hareket mensuplarını ” iyi motive olmuş, akıllı, eğlenceli — hiç bir şekilde fanatik, tuhaf ya da kült olguları taşımayan kişiler” diye tanımladığı vurgulandı.
Hareket için Houston Üniversitesi’nden sosyolog Helen Rose Ebaugh da NYT gazetesine demeç vermiş. Sosyolog Ebaugh, “Bu okullar gençler için bir alternatif. Böylelikle terör örgütlerine katılmak zorunda kalmıyorlar” diye konuştu. Ebaugh, NYT’ye verdiği demecinde İstanbul’da, Fatih Üniversitesi yönetiminin kendisine, Gülen’in Suudi Arabistan’ın önerdiği paranın kabul edilmesi fikrine Gülen’in, “Suudi hükümeti destek veriyor” şeklinde algılanacağı gerekçesiyle sert bir şekilde karşı çıktığını söylediğini anlattı.
Haberde, Gazze’ye yardım götüren gemiler konusunda Gülen’in, daha önce Wall Street Journal’a ifade ettiği görüşleri yinelediği belirtildi. NYT, Türk hükümetinin, İsrail’in yardım gemilerine müdahalesini şiddetle eleştirdiği bir dönemde, Gülen’in hatayı organizatörlerde bularak, “otoriteye karşı çıkmaktansa” önceden İsrail yönetiminden izin alınması gerektiği görüşüne yer verdi.
Gazete, Gülen’in ”Türk hükümetlerinin bazı “olumlu adımlarını” destekleyebileceğini söylerken, “Bu, onlara siyasi tavsiyelerde bulunduğumuz ya da onların etkisi altında hareket ettiğimiz manasına gelmez” diye konuştuğunu yazdı. Gülen’in dindar ya da laik olsun hiçbir iktidar “Türkiye’deki gerçekleri göz ardı edemez” sözlerine yer veren haber, yine “Dinini yaşayan bir sürü insan var ve camiler her gün insanlarla doluyor. Aynı zamanda, her hükümet, Nesturi Hıristiyanlar, Protestanlar ya da Yahudiler olsun, dini azınlıkları da hesaba katmak zorunda” sözlerine vurguda bulundu.
Haberde son olarak, Gülen’in, “Amerika’da; Türkiye, Afganistan, Pakistan ya da diğer ülkelerden gelen radikal düşünceli insanlardan rahatsız edilmeden ve zarar görmeden yaşamayı ümit ettim. Amerika’nın misafiriyim” sözlerine yer verildi.
CİHAN