Türkiye heyecanlı bir yerel seçim ve 10 günlük bayram molasından sonra, bu haftadan itibaren “normal”e dönecek. Şimdi merak edilen, bunun ne tür bir “normal” olacağı… Çünkü son 22 yıldır bilinen siyasi “normal”, Erdoğan’ın değişmeyen tek adam rejimiydi. 31 Mart yerel seçimleri, bu rejimde ciddi bir gedik açtı. Erdoğan 22 yılda girdiği 18 seçimde ilk kez sandık yenilgisi tattı; AKP, birinci parti tahtını sosyal demokratlara kaptırdı. Erdoğan yenilgiyi kabullendi; “Bu gerilemenin sebeplerini masaya yatıracağız, cesaretle özeleştiri yapacağız” dedi ve tatile çıktı.
Erdoğan’ın tatilden nasıl bir kararla döneceği merakla bekleniyor. Bugüne kadarki siyasi kararları, yenisini tahmin etmemize yetmiyor; daha önce hiç sandık yenilgisi yaşamadığı için bu durumdaki tepkisini kestirmek kolay değil… “Yaralı aslan”, köşesine çekilip yaralarının iyileşmesini mi bekleyecek; aldığı yaranın yolaçtığı öfkeyle daha sert mi saldıracak?
Elimizde sadece 2015 örneği var. 2015 Haziran ayındaki seçimde AKP birinciliği kaptırmadıysa da beş milyon oy kaybetmiş, hükümet kuramayacak noktaya gerilemişti. O zaman bir yandan Erdoğan, muhalefetin hükümet kurma çalışmalarını engellerken, öte yandan ülke, tarihte görülmemiş bir terör iklimine boğulmuştu. Katliamlar, sabotajlar, suikastlarla geçen beş ayda 862 kişi ölmüş, Kasım’daki erken seçimde dehşete kapılan beş seçmen, “Bize oy verin, bu kâbus bitsin” diyen Erdoğan’ın partisine geri dönmüştü.
Aynı yöntemin denenmeyeceğinin garantisi yok; ancak bu kez, kriz daha derin: Çünkü yerel seçim sonucunun bir boyutu CHP’li belediyelerin başarısı ise, diğeri AKP seçmeninin hayal kırıklığı… Erdoğan’ın bunu düzeltmek için seçmenine destek vermesi gerek. O destek için para bulmak, para bulmak için de Batı’yı ikna etmek zorunda… O yüzden savaş boyaları sürünmek yerine, eskiden çok tutmuş “liberal Erdoğan” makyajını yenilemesi de hiç sürpriz olmaz.
Şimdiden bahisler açıldı. Sonucu birkaç hafta içinde görürüz.
KİYE’YE DAİR
Yakın dönemde bakanlık yapmış, bir Alman siyasetçiyle buluştum geçen hafta… O da Türkiye’deki sosyal demokratların seçim zaferine şaşırmış, etkilenmişti. Geçen hafta Oxford’da toplanan Skoll World Forum’da da Türkiye ve Polonya’daki seçim sonuçlarından, “derin karamsarlığı dönüştürecek “demokrasi zaferleri” diye söz edildi. Şimdi bu sandık zaferlerinin iyi analiz edilmesi, kalıcılığının sağlanması ve buradan demokratik bir model oluşturulması gerek. Alman siyasetçi ile bu siyasal analizleri yapacak, orta vadeli bir yol haritası üzerine düşünecek bir “think tank” ihtiyacı üzerine konuştuk. Bu konuda yapılabilecekleri değerlendirdik. Önümüzdeki süreçte bu konuya daha sık değineceğim.
Hepinize iyi haftalar.