2.Abdulhamit denilince akla gelen şeyler basına sansür,baskıcı yönetim ve güçlendirilmiş,neredeyse sınırsız yetkilere sahip polis teşkilatı ve tek adam hizmet çizgisine sahip istihbarat birimidir…
Recep Tayyip erdoğan denilince de akla ilk gelen şeyler,basına sansür,baskıcı yönetim ve güçlendirilmiş,nerdeyse sınırsız yetkilere sahip polis teşkilatı ve tek adama hizmet çizgisine sahip istihbarat birimidir…
Bu ortak yanları düşününce koltuğundan olma korkusuyla öfke nöbetlerine tutulan Başbakanımızın asr-ı yasaklar ve baskı dönemini “modern 2.Abdulhamit tadında yönettiğini anlıyoruz…
Yine de haksızlık etmemek gerek.Ne demişler yiğidin ümüğünü sık ama hakkını yeme!Eskisini aratacak politikalara,söylemlere en okkalı imzasını atmıştır modern ikinci abdulhamitimiz…
Bu tanımlamalarımıza verebileceğimiz sayısız misallerimizde de elimizde mevcut.İlk misal kapısını da insanlığın kara lekesi katliamlardan verelim.Hem de yakın zamanda anılan ve ehemmiyet boyutu büyük iki katliam.Biri Sivas katliamı,diğeri de Başbağlar…
Sayın modern İkinci Abdulhamitimiz burada farkını ve niyetini en açık biçimde ortaya koymuştu geçtiğimiz anma günlerinde.Bir gün vicdan hesabına çekildiğinde nasıl hesap vereceği de bilinmez. bunu söylüyorum Çünkü vicdanı her ne sebebten ötürü olursa olsun katledilen insanlara karşı çift yönlü çalışan ,yani birine burun kıvırıp diğerine kapanmayan yaram diyen başbakanımız,vicdan mahkemesine vereceği ifadeyi düşünmediğini göstermiştir…
Aman polisim,canım polisim,polisim de polisim diyen modern abdulhamitimiz,barış adı altında karakollar,kalekollar yaparak,bunlara karşı çıkan halkı ,özellikle de 18 yaşındaki bir gencin öldürülmesini,görmezden gelip asıl sorun esrar,uyuşturucu sorunudur,gerisi hikayedir diyerek uyuşan kalbinin an gelip hesaba çekileceği günü unutmuştur…
Çocuğuna toz kondurmayan bir anne edasıyla polisini savunan,halkının ise evladı polislerce şiddet ve işkence görmesine ses etmeyen modern sultanımız elbet bir gün dünyanın da halk için döneceğini hesaba katmamıştır…
Kendisinden bıkıp isyan eden halka üç beş çapulcu,içkici,ahlaksız derken hakaret ettiğini düşünmeyen moderne ikinci abdulhamitimiz,yazar ihsan eliaçık’a hakaretten 50 bin liralık tazminat davası açmayı düşünebilmiş.Bunu düşünürken kul hakkı yemenin ateşinde nasıl kavrulacağını düşünmemiştir…
Gezi Park eyleminde polisin şiddeti yerine belgesel gösteren medyayı takdir edici bakışlarıyla süzmüş,halkını dinlemek,anlamak yerine onunla eylem yarıştırmıştır…
son olarak taksimde halkına arasına palayla dalan ve “ben esnafım.belki beni öldüreceklerdi” cümlesiyle röportajını alan sansürcü medyanın dürüstsüzlüğünü görmezlikten gelerek nasıl bir vebalin altına girdiğini anlamamıştır…
yine son olarak partisinin vekili idris şahinin pala hukuki müdahale sözüne karkılık vermeyerek bu vebali nasıl büyüttüğünü umursamamştır…