Tuaregler kendi kuralları ve yaşam biçimleri ile Sahra’da zor koşullarda yaşayan fakir ama ilgi çekici bir toplum. Modernleşme ile birlikte etnik yapıları tamamen ortadan kaybolmadan önce bu ilginç insanları biraz daha yakından tanıyalım.
Tuaregler, Cezayir, Libya, Mali ve Nijer arasında geniş bir alanda yaşayan ve Berberi dillerinden birini konuşan, özgün bir halk tanımlara göre. Değişik kaynaklar nüfusları için değişik sayılar veriyorlar. Bağımsız bir siyasi örgütlenmeye sahip olan bu etnik grup, Nijer’in 12 milyonluk nüfusunun yaklaşık yüzde 10’unu oluşturuyor.
Kendi içlerinde ikiye ayrılmış durumdalar. Kuzey Tuaregler çoğunlukla çölde, Güney Tuaregler ise daha çok step ve savanlarda yaşamakta. Kuzeydeki başlıca Tuareg konfederasyonları Ahaggar ve Azcer, güneyde ise Asben, İfora, İtesan, Avellimiden ve Kel Tademaket.
Tuareg toplumunun kökenine bakıldığında, bu toplumun aslen berberi kabilelerine mensup olduğu görülmekte. 19. yüzyıla kadar hayvancılık ve bölgelerinden geçen kervanlar üzerinden ticaret yaparak geçinen Tuareglerin yaşam tarzları, Fransızların bölgeye gelişiyle değişmiş. Yaklaşık 150 yıl boyunca bağımsızlığı için mücadele vermiş bir toplum onlar. Uzun boylu, geniş omuzlu, uzun bacaklı, dayanıklı, güçlü ve savaşçı yapıları var ancak ne yazık ki yokluk, susuzluk, modernleşme onlarında dirençlerini kırmış durumda.
Tuaregler, yaklaşık bin yıldır Sahra Çölü üzerinde göçebe günümüzde ise yarı göçebe olarak kendilerine özgü kültür ve geleneklerini sürdürmekteler. Kendilerini Müslüman bir topluluk olarak tanımlamalarına rağmen, kültürleri ve gelenekleri dolayısıyla İslam dünyasında kabul edilmiyorlar.
Göçerlikten kentleşmeye kayış, komşu İslami topluluklarla farklılıkların getirdiği rahatsızlıklar, etnik çatışmalar, gelişen teknolojiyle dünyanın geri kalanındaki hayatları öğrenmeleri bazı geleneklerin zayıflamasına neden olmuş durumda.
Modernleşme ile birlikte bu özellikleri tamamen ortadan kaybolmadan önce bu ilginç insanları biraz daha size tanıtalım istiyoruz.
En ilginç özellikleri aslında yetişkin erkeklerin kadınların, yabancıların ve evlilik yoluyla akraba oldukları kişilerin yanında mavi bir peçe takmaları. Bu özellikleri Tuareg erkeklerinin dünyada ‘Sahra’nın Mavi Adamları’ olarak tanınmalarını sağlamış. ‘Sahra’nın Mavi Adamları’ kadınların neden peçe takmadığını ise şöyle açıklamış: “Kadınlar güzeldir, onların yüzlerini görmek isteriz.”
Eskiden delikanlılık çağından itibaren yüzlerini örtmeye başlayıp, aile fertleri dahil olmak üzere ölene kadar yüzlerini bir daha kimseye göstermezken, bu ilginç gelenek de kentleşmeyle birlikte kaybolmaya başlamış elbette günümüzde yavaş yavaş. Tuareg toplumunun ileri gelenleri, yüzlerini örtmenin dini bir simge olmaktan ziyade, atalarının geçmişte çölde yaşamalarından kaynaklandığını ifade ediyorlar. Geçmiş yıllarda ticaret yapanlara deve kervanlarıyla öncülük yapan atalarının, çöl kumlarından korunmak için yüzlerini örttüklerini belirten Tuaregler, bu uygulamanın daha sonra gelenek haline geldiğini ve bunu devam ettirdiklerini söylüyorlar.
Anaerkil bir yapıya sahip Tuareglerde soy ağacı anne üzerinden ilerliyor. Siyasal kararları da erkekler veriyor gibi görünse de arka planda bütün kararlarda kadınların sözü geçiyor. Nijer’in başkenti Niamey’de yaşayan Tuareg toplumunda kadın, güçlü ve özgür yapısıyla da biliniyor. Ülkenin etnik yapısını oluşturan Hausa, Songay ve Kanuri gibi diğer topluluklardaki hemcinslerine oranla, Tuareg kadınının kendi hayatıyla ilgili kararları kendisinin verebildiği biliniyor.
Tuareglerde kadınlar evleneceği partneri seçebiliyor, evlilik kadının isteğiyle başlıyor ve kadının isteğiyle bitiyor. Tuareglerde boşanmalar çok yaygın. Boşanan kadınlar, mal varlığının tamamını ve çocukların velayetini alıyor. Erkekler ise devesiyle birlikte annesinin evine dönüyor. Malum, develer Sahra’da en önemli mal varlığı. Boşandıktan sonra kadının ailesi kızlarının artık bekar olduğunu duyurmak adına kutlama yapıyor.
Eğer Tuaregli bir kadın evlenmeye karar verirse erkekten onu etkileyecek bir şiir yazmasını bekliyor. Beğenirse de doğru adamı bulduğuna karar veriyor. Toplumun okur-yazarlık seviyesinin de yüksek olduğunu söylemek gerekiyor bu arada.
Ayrıca erkeğin bir kadının çadırında yemek yiyebilmesi için o kadınla ilişkisi olması gerekiyor. Tersi bir durumda ayıp karşılanıyor. Tuaregler kendilerine misafir olarak gelenlere ilk olarak su isteyip istemediklerini soruyorlar. Çünkü kendilerine sorulmadıkça asla birinden su istemiyorlar.
Elbette bu bilgiler kitaplardan, videolardan öğrendiklerimiz. Gerçekleri deneyimleyebilmek için gidip onlarla aynı havayı solumak lazım. Bu ilginç toplum hakkında biraz daha bilgi sahibi olmak isterseniz Alberto Vâzquez tarafından kaleme alınan “Tuareg“ isimli kitaba da göz atmanızı öneririz
YolveMacera