Önce lise yıllarında duymuştum. Bir arkadaşımız “Kara Davut” isimli kitapta okumuş, konuyu gündeme getirmişti. Meslek dersi hocalarımızdan birine sorduk, izahı zor olduğu için mi bilinmez, “Kara Davut muteber bir kaynak değildir.” türünden bir cevap verdi de rahat bir nefes aldık. “Sonuçta adı Kara Davut, kara cahil gibi bir şey, saçmalama hakkını kullanmış.” diye düşündük. Meğer doğruymuş.
Daha sonra hem ünlü fıkıh kitabı İbn-i Abidin’de, hem de bir kısmını satın aldığım meşhur Feteva-yı Hindiye’de okudum. Konu şöyle:
Bir kadın çocuğunu doğuruyor; ancak namaz vakti de geçmek üzere, bu kadın ne yapacak?
El cevap: Çocuğun çıkan kısmı, bahçede kazılan bir çukura yahut leğene sarkıtılır ve kadın namazını kılar.
“Nasıl olur, bu durumda kadın nifas sayılmaz mı?” diyenlere cevap yine aynı yerde: “Nifas sayılmak için, çocuğun yarıdan fazlasının doğmuş olması gerekir.”
Kitap bu durumdan nasıl bir ders çıkarmamız gerektiğini de eklemiş: “Ey namaz için mazeret beyan eden kimse! Kadın bile bu durumda namazdan muaf tutulmamışken, senin nasıl bir mazeretin olabilir?”
Amacım bir fıkıh saçmalığını gündeme getirmek değildi. Çünkü bunlarla uğraşmanın bir fayda sağlayacağına inanmıyorum. Nihayetinde herkesin bir saçmalama hakkı vardır.
Üst düzey Ak Partililerle görüştüğünü söyleyen bir arkadaş şöyle dedi:
“İsrail ve Türkiye düşman, İran ve İsrail dosttur.”
“Hasan Nasrullah’ın İsrail düşmanlığı ciddi değildir, Tayyip Erdoğan’ın İsrail düşmanlığı ciddidir.”
“Beşar Esad İsrail’in dostudur.”
“Batı, Suriyeli muhaliflere yardım etmiyor; ancak son zamanlarda İsrail’in, Nusra Cephesi’ne yardım ettiğine ilişkin raporlar geliyor.”
Aynı arkadaş, yukarıdaki tezler sadece komplo ile açıklanabilecekken bize, “Komplocu olmayın!” tavsiyesinde bile bulundu.
Arkadaşın görüşlerinin, hükümet çevresinin görüşlerini yansıttığı endişesine kapılmasaydım, “Saçmalama hakkını kullanıyor.” der geçerdim. Çünkü ben, her evli kadının ömründe en az bir defa ailesine sığınma hakkı; her erkeğin de yılda bir defa saçmalama hakkı olduğuna inanırım.
Bu gün bu hakkımı kullanmak istiyorum:
“Erdoğan Gazze ye gitme kararını ABD’nin bilgisi dışında almış olamaz.”
“ABD önce izin vermiş, şimdi de gidişini yasaklamıştır.”
“ABD, Erdoğan’ın Gazze gazasını(!) basın yoluyla engelleyerek, ona bir kahramanlık yolu açmıştır.”
“Erdoğan buna rağmen Gazze’ye gidecek ve yeniden “one minute” kahramanı olacaktır.”
“Erdoğan, kendisinden üs isteyen İsrail’e rest çekecek ve işte o zaman biz, eşeğini kaybedip bulmuş kadar sevineceğiz.”
“Hem “one minute” hem üs talebi, hem de Gazze seferi Erdoğan’dan bir kahraman yaratmak için hazırlanmış bir komplodur.
Sizce hangisi saçma?