Hükümetin çizdiği pembe tabloyu İstanbul Okmeydanı ve Çıksalınc semt pazarlarında alışveriş yapmayan çalışan halka sorduk.
Açlık sınırının 870 TL iken 625 TL asgari ücretle nasıl geçindiklerini öğrenmeye çalıştık.
İşte o yanıtlar:
ÖĞÜNLER ÜÇTEN İKİYİ DÜŞÜYOR
Kerem (Güvenlik şirketi çalışanı): Aylık bin TL kazanıyorum. Aylığımla geçinemiyorum. En son eti ne zaman yediğimizi hatırlamıyorum. Arada sırada tavuk yiyebiliyoruz. İnsanca yaşayabilmek için kazancım en az 1.5-2 bin YTL olmalı. Maliye Bakanı yoksulluk kalktı diyor ama neyi kastediyor. İnsanlar açlıktan yoksulluktan sokakta kalıyor. Asgari ücret alan bir insan 600 milyon ile zengin mi sayılır. Kira ödüyor. Ben şimdi 500 YTL kira ödüyorum. Kalanı faturalar, mutfak harcamalarına, yola gidiyor. Yiyecek olarak da ağırlıklı olarak kahvaltıya harcama yapıyoruz. Öğünler az oluyor, üç yerine iki öğüne düşüyor. Okulda okuyan bir çocuğum var, onun harcamaları var. Okuldan para istiyorlar ama ben veremiyorum.
Tunus’ta işsiz bir genç kendini ateşe verdi ve isyan patladı. Oradaki bir tetikleme. Var olan halkın isyanının dışa vurmasının bir şeyiydi. İnsanları oyalayabilirsiniz ama diktatörlükle insanları idare edemezsiniz. İnsanlar sürü olmuyor bir süre sonra, isyan neticesini veriyor. Aslanlar yalnızdır ama kuzuların birlikteliğini kıskanır, kuzular birlikte olunca nasıl güçlü olabileceklerini kimse bilemez. Orada yaşananlar, diğer halklara da cesaret kaynağı oluyor. Türkiye’de onun benzeri bir sorun var. Biz sandığa gidiyoruz ama kimi seçiyoruz, bizi temsil eden insanları seçiyor muyuz, orası belli değil.
YEMEK YOK, VİTAMİN YOK
Solmaz Ulusoy: Maliye Bakanı yoksulluk aşıldı diyor ya, onun için aldıklarım 50 liranın üzerine çıktığı için ne yapacağımı bilemedim. En acil olanları torbaya doldurdum. Poşetin içinde et ürünlerinden hiçbir şey yok. Çay var, makarna var, soğan patates var. Bin lira maaş alıyorum. Kardeşimle kalıyoruz. O kirayı karşılıyor, ben faturaları ödüyorum. Ben öğle yemeklerini çalıştığım yerde yiyorum. Öğle yemeği yediysem, akşam evde yemek yemiyorum. Bir öğünle kapatıyorum. Hastane işi olursa, sigortanın karşılamadığı bir fatura çıkınca da ödeyemiyoruz. Hem doğru dürüst yemememiz, gerekli vitaminleri almamamız, hem de hastalanmamamız lazım. Tunus’ta halk isyan etti. Her zaman isyanlar sonuca varır mı bilemem ama insanların haklarını araması gerekir. Bu isyan bu gidişle Türkiye’ye de gelir.
Araya giren yaşlı bir teyze kendi durumunu anlatıyor: “Temel gıda maddeleri mi? Nerde. Eti üç dört ayda bir alabiliyoruz. Aylık 480 milyon emekli maaşıyla geçiniyoruz işte…”
TUNUS’TA YAŞANANLAR TÜRKİYE’DE DE OLACAK
Can Çeliker (Diş teknisyeni): Aylık 800 YTL alıyorum. Gıda, temel ihtiyaçlarımızı karşılayamıyoruz. Günde 16 saat çalışıyorum, yine yetmiyor. Annem ve babam da çalışıyor yine yetmiyor. Ev masrafları, okuyan kardeşlerim var, toplam beş nüfus geçinemiyoruz. Aylık 200 lira civarında gıda harcamaları yapıyoruz. Et yemiyoruz. 2-3 ayda ancak. Hükümet işsizlik ve yoksulluğu bitirdik diyor. Bitirdikleri her hallerinden belli, bizi bitirdiler. Tunus ve Mısır’da yaşananları yakından takip ediyorum. Öyle bir ayaklanma Türkiye’ye de gelecek, buna inanıyorum.
BU MAAŞLA NASIL ET ALACAKSINIZ
Hatice Kaya: Pazardan çıkıyorum. Hiçbir şey alamadım. Limon aldım, kıvırcık aldım, kırmızı lahana aldım gidiyorum, yemeklik bir şey yok. İyiye gidiyoruz diyorlar ama her geçen gün daha kötüye gidiyoruz. Geçinemiyoruz ki, millet yeterli gıda alamıyor, yiyip içemiyor. Bu başa geldi zaten intihar eden, açlıktan ölen, evi yuvası dağılan; perişanlık daha çok arttı. Hiç kimse memnun değil. İnşallah bir an önce gider. Etin fiyatı 30 YTL olalı kimse kasaba gidemiyor. Emekli maaşıyla nasıl et alacaksınız? Tayyip başa geçeli her şeye zam yapıyor, maaş yerinde sayıyor. Yüzde 4 dalga geçer gibi zam yapıyor. Asgari ücrete yüzde 4 zam yapıyor. Asgari ücret alan biri evini çoluğunu çocuğunu nasıl geçindirsin? Millet vitamin alamamazlıktan hep hasta. Ortalık çok kötü. Allah yardım etsin. Kendini koysun bir hele, asgari ücretle kendisi geçinsin. Geçenlerde gazetede okudum, dört kişilik ailenin mutfak masrafı 2 bin 500 lira. Bizim aldığımız maaş belli. Faturalar göz açtırmıyor zaten. Biz de emekli maaşımızla pazardan elimiz boş dönüyoruz.
Sezai: 800 milyon maaş alıyorum. Geçinmek zor, kurbandan kurbana et görüyorum.
ETİ EN SON BAYDAMDA YEDİK
Emine Bitirgiç: Yokluktan, para olmadığı için istediklerimi alamadan pazardan dönüyorum. Domatese gidiyorum 2 milyon, bibere gidiyorum 2,5 milyon, nasıl alayım. Bakma ile gözlerimizi doyuruyoruz. 3 çocuk, üç de yetim böyle yaşıyoruz. Maaşım yok. Cam silerim, temizliğe giderim. İş olursa giderim, gidemezsem evde açız. En son eti bayramda yedik. Fakirler battıkça batıyor, zenginlerin cepleri ise doldukça doluyor.
GELİRLERDE UÇURUM VAR
Güler Altun: Evde alacaklarımı kararlaştırdım, paramı da ona göre ayarlayıp istediklerimi aldım. Ailecek durumumuz çok kötü değil ama gene de pahalı geliyor. Olanda çok var maşallah. Ben Mecidiyeköy’den buraya taşındım. Büyük alışveriş marketlerinde bakıyorsunuz sepetler dolu maşallah. Allah versin de, kimi de böyle bir şey alamıyor yanı. İnsanların gelirlerinde bir uçurum var. Ben bunu anlayamıyorum, onlar ne iş yapıyor da bu kadar kazanıyorlar. Eşimin emekli maaşı var, aynı zamanda Taksim’de çalışıyor. Kızım var grafiker. Ondan dolayı rahat sayılırız. Kredi ile ev aldık, kiradan kurtulduk, onun için durum iyi gibi. Çevremdekilere bakıyorum, sadece emekli maaşına kalsaydık nasıl geçinirdik bilemiyorum.
Etha