İhsan Çaralan
Irak Kürdistanı’nda Pençe-Kilit Harekatı bölgesinde 9 askerin daha yaşamını yitirmesinin ardından medya, sosyal medya ve siyaset; “Terörizme karşı mücadelenin amacı”ndan “TSK’nin sınır ötesinde üsler kurmasının amacı ne”ye, “Bu ölümler hangi siyasetin devamı olarak ortaya çıkıyor”a, dolayısıyla “Bu art arda gelen cenazelerin siyasi sorumlusu kim”e kadar varan sorular etrafında tartışılıyor.
Kısacası muhalefet partileri yandaş medya dışındaki medyada iktidarın sınır ötesinde 20 aydır sürdürdüğü Pençe-Kilit harekatını sorgularken BBP Genel Başkanı Mustafa Destici ancak rafine faşistlerin yapabileceği açıklamalarıyla gündeme geldi.
14-28 Mayıs seçim ittifaklarına da gönderme yaparak muhalefet partileri için ‘terörist’ suçlaması yapan Destici, “Terör örgütüyle sadece dağda mücadele etmek, kökünü kazımak ve bitirmek için yeterli olmaz. Terörün, başta siyasi uzantıları olmak üzere bütün unsurlarıyla mücadele edilmelidir” diyerek seçime girme yeterliliği olan ve Cumhur İttifakı içinde olmayan CHP’den Zafer Partisine, İyi Partiden Emek Partisi’ne, TKP’ye, Sol Parti’ye 25 partiyi suçladı.
BU FAŞİZAN SUÇLAMALAR KONUSUNDA DESTİCİ YALNIZ DEĞİL!
Destici’nin suçladığı partilerin bir bölümü Destici’ye medya ve sosyal medya üstünden yanıt verdi. Destici’ye “Aynaya bak”tan, “Faşizmin anayasal düzenini kurmak hayali”ne, “Para ve koltuk için varlığını satan bir siyasetin temsilcisi” olmaktan “kafayı yemiş” olmasına varan görüşler öne sürdüler.
Ancak muhalefet partilerinin “teröristlik” ve “teröristlerle iş birliği” ile suçlamalarında ya da terörizme karşı mücadele adına AYM’nin kapatılmasından seçim sonuçlarının tanınmamasına, siyasi partilerin kapatılmasından ülkenin OHAL’le, Terörle Mücadele Yasası (TMY) ile yönetilmesi heveslerine kadar Destici yalnız değildir. Tersine Cumhur İttifakı partileri ve tek adam yönetiminin her köşedeki etkili ve yetkili temsilcilerinin açıklamaları, seçim kampanyalarını oturttukları propaganda hattı, ülkede sık sık yaşanan siyasette gerilimin arttığı dönemlerde muhalefete yönelik suçlamalar, suçlamalarına dayandırdıkları gerekçelere kadar Destici ile “tam fikir birliği” içindedirler. Kısacası Destici muhalefet partilerine yönelik suçlamasında yalnız değildir.
Nitekim Destici’nin yaptığı açıklamalar etrafında süren tartışmalar konusunda Cumhur İttifakı partilerinden ya da tek adam yönetimi sözcülerinden bir kişi bile çıkıp Destici’ye, “Muhalefeti böyle toptan suçlama faşist rejimlerde olur. Demokrasilerde muhalefeti toptan böyle suçlayamazsın!” bile dememiştir, diyememiştir.
Çünkü Destici, onların bazen açıkça bazen de karnından konuşarak söylediklerini açıkça söyleyip Cumhur İttifakı partileri dışındaki bütün partileri de teröristlikle toptan listeleyip hedefe koyarak onların özlemini dile getirmiştir!
YEREL SEÇİME GİDERKEN DESTİCİ BÖYLE BİR AÇIKLAMAYI NEDEN YAPTI?
Böylece Destici bu açıklamayı neden yaptı sorusunun belki ilk nedeni; “Cumhur İttifakı içinde ben de varım. İttifaka sonradan dahil olan HÜDA PAR ve YRP’ye verdiğiniz önemin bir bölümünü de bana verin. Ben sizin hayallerinizi açıkça savunan bir ortağınızım” demek istemiştir. Nitekim bir hafta kadar önce Destici, “Partim seçime motive olamıyor. Bize Sivas Belediye Başkanlığı verilirse partim motive olacak seçimde çok iyi çalışacak” diyerek Erdoğan ve Cumhur İttifakına seslenmişti.
Destici’nin bu açıklamasının ikinci nedeni ise biraz daha farklı ama aynı zamanda birinci nedenle de bağlantılı.
İkinci neden için Destici’nin daha önce gündeme getirdiği bazı açıklamaları kısaca hatırlayalım. Çünkü Destici daha önce de normal insanların aklına pek gelmeyecek “fikirler” öne sürmüştü. Bunların en akılda kalanı; halkın pahalılık nedeniyle yarım kilo et almak için bile kasaba gidemediği tartışılırken Destici’nin “Kasaptan alışveriş yapmak yerine köye gidip üreticiden kuzu alıp kestirsinler. Böylesi daha ucuza mal oluyor. Ben öyle yapıyorum” şeklinde ifade ettiği yoksulluğa karşı mücadeledeki çok parlak fikriydi. Destici’nin bu açıklaması, 1789 Büyük Fransız Devrimi sırasında açlar “ekmek talebiyle” Saray’ın önüne yığıldığında, “Niye böyle bağırıp çağırıyorlar? Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler” diyerek tarihe geçmiş Kraliçe Marie Antonitte’i mezarında “Ben bunu niye akıl edemedim” diye ters döndürmüştür!
Tabii Destici yoksulluğa getirdiği bu parlak çözümle sosyal medyada kendisinden ve partisinden alay konusu olarak da olsa hayli söz ettirmişti! Şimdi ise Destici’nin Cumhur İttifakı dışındaki her görüşten 25 siyasi partiyi toptan teröristlikle suçlayıp logolarıyla listeleyerek gündeme gelmesi, ister istemez akla “Acaba Destici Ebu Bevval kompleksiyle(*) mi malul?” sorusunu akla getirmektedir.
Ebu Bevval; yaptıkları, söyledikleri kendince önemli görünse de toplumda ciddiye alınmayan, lehinde ya da aleyhinde konuşulmayan bir kişidir. Bu Ebu Bevval’i çok öfkelendirmektedir. Ebu Bevval kendisini görmezden gelen bu kitlenin sessizliğini kırmak için kendince bir çözüm üretir. Gider herkesin gözü önünde Zemzem Kuyusu’na işer! Bu girişiminin karşılığı belki hayatına da mal olur ama etrafındaki kalabalığın güncel olarak kedisinden hiç söz etmeyen tavrını kırmakla da kalmaz siyasi tarihe de geçerek namını sürdürmeyi başarır!
Bu yüzden hedefe koyduğu siyasi partilerin de hak ettiği yanıtı verdiği bu son girişimi Destici’yi medya ve sosyal medyada son aylarda hatta yıllarda hiç gündeme gelmediği kadar gündeme getirmiş oldu. Çünkü Ebu Bevval olmaktaki amaç gündeme gelmektir. Bu lanetli bir tutum olsa bile! Destici, son yaptığı açıklama ile Ebu Bevval’ın günümüzdeki devamcılarından biri olmayı hak ediyor.
(*) Osmanlıca’da ’Zemzem Kuyusu’na işeyen kişi’ye “Bevvâl-i çeh-i Zemzem” yahut Arapça’da “işeyenlerin babası” anlamına gelen ’Ebu Bevvâl’ deniyor. Bugün “Zemzem Kuyusu’na işemek”, “Cami duvarına işemek” deyimleri kötü işler yaparak ünlü olmak isteyenler için kullanılıyor.