Ormancılık sektöründe çalışan işçilerin çoğu açık alanlarda çalışıyor, yoğun bitki örtüsünden, değişken ve zorlu arazi yapılarından, değişken hava şartlarından doğrudan etkileniyor.
Deniz İPEK
İş Güvenliği Uzmanı
Çanakkale Savaşı’nda 250 kiloluk top güllesini sırtında taşımasıyla tanıdığımız Seyit Onbaşı’nın hikayesi… Kaz Dağları’nda odunculuk yapan, Balıkesirli Seyit Ali (Çabuk), terhis olduktan sonra Çamlık köyüne döndü. Ama o döndüğünde artık tüm odunculuk işleri özel şirketlere verilmişti. Sabahları şirketler işe başlamadan ormanın derinliklerine girer, şirketler işi durdurduktan sonra sırtında odunlarla ormandan ayrılır. Topladığı odunlarla odun kömürü yapıp pazarda satan savaş kahramanımız çoğu kez şirket görevlilerine yakalanır ve baltasına el koyulur.
Ulaştığı devlet yetkilileri bir şey yapamazlar ve kahramanımız baltasını kaptırdığı zamanlarda tekrar balta alabilmek için bu sefer hamallık yapar. Odun kömürü nedeniyle yoğun karbonmonoksit solunumuna maruz kalan Seyit Onbaşı 1939’da öldü. Yani meslek hastalığı sonucu ölen Balıkesirli oduncumuzun, Çanakkale Savaşı’nda sırtında 250 kiloluk top taşıdığı hikayeden başka hikayesi de var. Bu yazının konusu da orman işçileri ve Türkiye’de ormancılık sektöründe meydana gelen iş kazaları olacak…
ORMANLAR PARAYA ÇEVRİLEBİLİR META
21 yıldır ülke yönetimini elinde bulunduran AKP iktidarı, ormanları bir doğal varlık olarak değil de paraya ve belli çevreler için imtiyaza dönüştürebileceği bir arazi olarak görüyor ve bu anlayışla yönetiyor. Bunun için ormancılık mevzuatı ve örgüt yapısını günden güne değiştirerek, ülke ormancılığını kafalarındaki kalıba sokmaya çalışıyorlar. Türkiye’de yalnızca 2017-2021 yılları arasındaki beş yıllık dönemde endüstriyel odun üretiminde yüzde 78.7, yakacak odun üretiminde yüzde 25.9 ve toplam odun üretiminde yüzde 69.5’lik bir artış yaşandı.
Orman endüstri tesislerini işleten şirketler yanan odunları çok ucuz, hatta komik fiyatlara aldılar. Metreküpünü bin-2 bin liraya aldıkları odunu, yangından sonra 50 liraya aldılar. Yanan ağaçları sahadan temizlemek için milyonlarca metreküp alım yaptılar ve birkaç yıllık üretim maliyetlerini düşürmüş oldular. Yaz aylarında orman yangınlarıyla daha çok akıllara gelen ormanlarda aslında 6831 sayılı Orman Kanunu ve ilgili yönetmeliklere göre orman işçiliğinde işveren Tarım ve Orman Bakanlığı ve Orman Genel Müdürlüğü.
6831 sayılı Orman Kanunu’nun 27’nci maddesi “Devlet ormanlarından kesilecek veya herhangi bir sebeple devrilmiş veya kesilmiş ağaçlardan, hangilerinin diplerinin ve hangi ürün çeşidinin kimler tarafından numaralanıp damgalanacağına, orman mahsullerinin kesim, imal, toplama, koruma ve satış icaplarına göre nakil, istif ve ölçme işlerine, nakliye tezkerelerinin tanzim ve kullanılmasına ait şekil ve esaslar Orman Genel Müdürlüğünce tayin ve tespit olunur” ifadesi Genel Müdürlüğün üretim işlerine dair görevlerine yönelik bir düzenleme. Orman Kanunu’nun 40’ıncı maddesi gereği Orman Genel Müdürlüğü üretim işinin yani kesme, taşıma, istifleme işleri öncelikle iş yerine civar orman köylülerine veya kooperatiflerine yaptırmak zorundadır. Son yıllarda artan sel ve taşkınlar da aslında orman bozulmasının doğal sonuçlarından birisi.
ORMAN İŞÇİLERİ İLKEL ŞARTLARDA ÇALIŞIYOR
Ormancılık sektöründe çalışan işçilerin çoğu açık alanlarda çalışıyor, yoğun bitki örtüsünden, değişken ve zorlu arazi yapılarından, değişken hava şartlarından doğrudan etkileniyor. Ormancılık sektöründe çalışan işçiler diğer iş sektörlerinde çalışan işçilerden farklı olarak; her türlü klimatik etkenden doğrudan etkileniyor, ekstrem hava koşullarına maruz kalıyor. Topografyadaki ani iniş çıkışlar, yoğun bitki örtüsü, yer örtücü ve sarılıcı bitkiler ve/veya ağaç dalları gibi farklı sebeplerden dolayı hareket kabiliyetinde zorluklar meydana getiriyor.
Farklı çalışma şekilleri, yüksek rakımda çalışma, ağır iş koşulları, beslenme-barınma kalitesinin yetersiz, sağlıksız ve düzensiz olması, olumsuz psikososyal şartlar, kişisel koruyucu donanımların yeterli olmaması ve düşük derecede mekanizasyon kullanımı gibi olumsuz iş koşullarında çalışma zorunluluğu var. Çoğunlukla mevcut çalışma alanlarının telekomünikasyon ağı dışında olması nedeniyle olası kaza durumlarında, haberleşme sıkıntıları ve ilk yardım ve ilk müdahale ekiplerine haber vermek acil müdahale ekiplerinin ulaşımı oldukça güç.
SON BEŞ YILDA 235 ORMAN İŞÇİSİ HAYATINI KAYBETTİ
İşçi Sağlığı ve Güvenliği Meclisinin orman işçileri için kayıt altına aldığı 2018-2022 yılları arası ölümlü iş cinayetleri incelendiğinde; sermayenin maliyetini azaltma ve maksimum kâr sağlama isteği nedeniyle başvurulan aşırı odun üretimi, yangınlar ve ormanların kamu malı statüsünden çıkaracak düzenlemelerle OGM’nin yapacağı işlerin, özel sektöre terk edileceği görünüyor. Son beş yılda her bir yılda ortalama 50 orman işçisinin hayatını kaybettiğini görüyoruz. Kayıt altına alınabilen 235 ölümlü iş cinayeti incelendiğinde 136 işçinin alınmayan önlemler nedeniyle ‘ezilme’, kesim esnasında çalışırken üzerine ağaç devrilmesi sonucu hayatını kaybettiği görülüyor.
Yine İSİG Meclisi kayıtlarına göre, en çok iş cinayetinin (35 iş cinayeti) trafik kazalarında olduğu anlaşılıyor. Bu kazalardan ikisi orman yangını için havadan müdahale için kiralanan hava araçlarının düşmesi sonucu gerçekleşmiş. Kastamonu’dan Marmaris’teki yangını söndürme çalışmalarına giden yangın söndürme helikopterinin Denizli’de düşmesi sonucu iki işçi hayatını kaybediyor. Pilot, orman mühendisi, koordinatör, 5 Rusyalı işçi, Rusya’dan kiralanan Adana Orman Bölge Müdürlüğü hizmetinde kullanılan düşen Beriev Be-200 tipi yangın söndürme uçağında hayatını kaybetti.
Bir diğer nokta ise pandemi döneminde 14 kişinin koronavirüse bağlı ölümü. Nesne çarpması, kalp krizi, düşme ve boğulma da iş cinayetlerinin sebeplerinden. 3 Afganistanlı mülteci işçi de orman işlerinde çalışırken hayatını kaybetmiş. Orman işçiliği faaliyetleri açık alanda yapıldığı için yüksek sıcağa maruziyet de çok fazla. Orman işçileri çeşitli sağlık sorunlarına maruz kalıyor, meslek hastalıkları (örneğin melanom dışı cilt kanseri) ve kalp krizi/beyin kanaması gibi nedenlerle ölümler artıyor.