Azrail şiddet yanlısı değildir ama öldürür. Bu başlığı iki sene önce kocası tarafından sırtından deşilen Şefika Etik için atmıştım.
Ortalık Habertürk gazetesinin bıçak sırtında manşetiyle cıvıldamıştı. Bir kadın ekmek keseceği bıçağı sırtında taşıyor. Görüntü çırılçıplak ortadaydı. O kadın Şefika Etikti. Bir takım kadın yazarlar da gazeteyi sözlü kurşuna dizmiş, bir kamera donkişotu almış eline gazeteyi, cayır cayır bıçaklar gibi cart curt yırtarak Vay efendim o fotoğrafı nasıl yayınlarsınız sitemleriyle kendini yırtmıştı.
O fotoğrafı kim ne için o şekilde yayınladı bilmem tek bildiğim bazı gerçekleri tüm çıplaklığıyla görün ki vicdanınızla sansürleyin! O fotoğraf üzerine bazı Seyyar psikologlar kanın pornografisi olmaz, diyerek bütün platformların tozunu attırmışlardı. Bırakın ölü sevici romantizmle ağlak tepkiler gösterip bağcıyı linç etme operasyonunu olaya bakın! Bugüne kadar sıkma yumruk, mor fistan iki tane bilge sloganla geçiştirilmiş kadına şiddet aleyhinde yapılan pısırık reklam kampanyaları hiçbir işe yaramadı bunu görün! Kamuoyunu kaşımak için şiddet alerjisi taşıyan iki üç kadının platformlarda bir araya gelmesi bu şiddeti görmenize yetmiyordu. İyi oldu.
Tecavüz etme yöntemlerini uygulamalı olarak gösteren dizileri çekirdek patlatarak izleyip kitlesel orgazm yaşayan halk maalesef böyle bir manşetle kendine gelebilirdi . Şimdi iki üç tane afilli tepki fışkırtan hatun kadrosunu anlayabiliyorum lakin halk cesedi görmeden şiddetin canını almıyor ne yapalım! Siz görmediğiniz şiddeti sadece muhatabına okunmuş maval zannediyorsunuz çünkü! Maalesef gerçeğiniz budur! Şimdi kalkıp gazeteci etiğinden mütevellit tavırlarla vahşeti kansız görme romantizmine takılıyorsunuz! Bırakın o kadına bıçak kaldıran adam sansürsüz görsün ne halt işlediğini!
İçerdeyken koğuş arkadaşları marifetini buruşturup o adamın yüzüne sıvazlasın! Bakın iki üç gün sonra unutacağınız şiddet ancak böyle vicdanınıza tüneyebilirdi. Cesedi soğumadan kanı soğuk adamlara gösterme stili budur! Madem bu kanı kırık adamlar eşlerinin canını Azrail’e bırakmadan alma konusunda heyecanlılar o heyecanı kursağa dizecek manşet de bırakın onların kullanmadıkları adamlıklarına çivilensin! Gerçeği göze sokmanın sansürü olmaz öyle olmasaydı tüm çıplaklığımızla toprağa gömülmezdik! Kefen bir sansür değildir kefen toprağın protokol için senden istediği son kıyafettir!
Bütün bunları hala ekmek peynir gibi işlenen pastörize cinayetler karşısında medya şiddeti böyle mi göstermeli bu kadar açık bu kadar kanlı mı göstermeli diyerek zırvalayan kadınları anlatmak için yazıyorum. Böyle göstermeli azizim. Acının etiği olmaz. Nasıl yaşandıysa ve o kadın nasıl yaşıyorsa öyle göstereceksin!
Şimdi acının stili şiddetin gösteriliş biçiminden daha önemli bir sorun daha var bence. Bu yıl Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın himayesinde KÜLT Derneği’nin de destek verdiği proje kapsamında, birbirinden ünlü 8 ünlü kadın sanatçı bir araya gelmiş ve uğradıkları şiddet sonucu hayatını kaybeden kadınlarla empati kurarak “O ben olabilirdim” demiş.
Hülya Avşar, Bergüzar Korel, Nur Fettahoğlu, Burcu Esmersoy, Meltem Cumbul, Ezgi Mola, Dolunay Soysert ve Songül Öden gibi ünlüler empati kurmaya çalışmış O ben olabilirdim demiş. Sorun şu, o değilsiniz işte. Benim sorum şu bu kampanya her toplumdan kadını temsil ediyor mu? Doğuda yazması kanlı kadını mesela, ya da başörtüsünden darbe almış kadını. Temsil demek o kadını her haliyle yaşamak ve yaşatmaktır. Bu soruyu sorduktan sonra kampanyayı yürüten yani proje sahibi kadın tarafından arandım gayet nazik bir dille bana verilen cevap şu “ Esra hanım pek tabii şiddet gören kadınlar arasında başörtülü kadınlar çoğunlukta hatta Burcu Esmersoy’un temsil ettiği kadın Şefika Etik türbanlı bir kadındı bu kadın evinin banyosunda bıçaklandı takdir edersiniz ki bir kadın kendi banyosunda başörtülü değildir.”
Bu soruyu sormaktaki amacım kampanyayı yürüten insanları köşeye sıkıştırıp olayı başörtü katmanlarına ayırıp manipüle etmek değil. İyi niyet ortada daha da önemlisi bir vicdan birlikteliği aşikar. Lakin bu cevap şiddetli bir empati kurulmadığının göstergesi bana göre. Burcu Esmersoy Şefika Etik olabilmiş mi ben buna bakarım. Bu olay bir tiyatro sahnesinde canlandırılsaydı Şefika Etik nasıl yaşıyorsa neyin mahremiyetini taşıyorsa o şekilde yansıtılacaktı. Doğrusu bu. Burcu Esmersoy Şefika Etik’in örtüsüyle o acıyı yaşadığını kısacası bütün örtülü kadınların böylesine şiddeti de yaşayabildiğini örtüyle temsil edebilirdi. Olayda kasıt aramıyorum amaç kadına şiddeti göstermek kabul, ana konu cinayet bu da tamam, lakin olaya tersten bakalım.
Hülya Avşar Melek Paşalı’nın acısını gösterirken örtünseydi, Melek Paşalı’nın yakınlarının ya da tanıyanların bolca “Ne alaka ?” deme hakkı vardı.
Aynı olağan tepki, Şefika Etik gibi bir başörtülü kadının neden başörtüsüyle o karede empati silsilesine dahil olmadığı sorum karşısında da verilmeli.
Sizce o kadın bu kadın mı?
(Haber7)