Şırnak’ın Cizre İlçesi’nde yaşayan ve 27 Mayıs 1960 ihtilali sırasında vatani görevini yaparken, idam edilen Başbakan Adnan Menderes’in duruşmalarına katılıp, cezaevine getirilip götürülmesinde görev alan 70 yaşındaki Halil Yavuz o dönemi anlattı. Yavuz, Menderes’in, idam edileceği gün Albay Tarık Güryay’ın da hazır olduğu sırada vedalaşarak helallik istediği 25 askerden biri olduğunu söyledi.
Şırnak’ın Cizre İlçesi’nde bakkal dükkanı işleyen 6 çocuk babası Halil Yavuz, 1960 ihtilalinde İstanbul Yeşiltepe’de şimdi adını hatırlamadığı birliğinde asker olduğunu söyledi. Halil Yavuz, Adnan Menderes’in tutuklanarak Yassıada’daki cezaevine konulmasısonrasında kendisinin de Yassıada’da görevlendirildiğini belirtti. 10 aylık yargılama süresince, bütün duruşmalara Adnan Menderes’i 25 arkadaşıyla birlikte götürüp, tekrar cezaevine götürdüklerini kaydeden Yavuz şöyle konuştu:
“Yeşiltepe’deki merasim bölüğünde askerlik yapıyordum. Yassıada’da Adnan Menderes’i, cezaevinden alarak duruşmalara götürme ve tekrar cezaevine götürme görevi bölüğümüzdeki 25 asker ve 2 subaya verildi. Ben de o 25 askerden biriydim. Onu mahkemeye götürüp getirirken hiç konuşmazdı. Çok düşünceliydi, her zaman düşünüyordu. Yürürken, rüzgardan dağılan saçlarını elleriyle sürekli düzeltmeye çalışıyordu ve bu şekil yürüyordu. Mahkeme idam kararı verdiği gün 68 bakan ve diğer arkadaşları da oradaydı. Duruşmalarda benim görevim onun arkasında durmaktı.”
“Kimsenin kalbini kırmadı”
Halil Yavuz, evinde bulundurduğu Adnan Menderes’in tam arkasında durduğu fotoğrafı göstererek, şunları anlattı:
“İdamı yaklaştığı günlerde bile ve hatta idama gideceği gün bile kimsenin kalbini kırmadı, kötü laf söylemedi. O çok iyi bir insandı ama idam ettiler. Onun Başbakanlık yaptığı dönemde kıtlık yoktu, hırsızlık yoktu, öldürmek yoktu ve çok değerli bir insandı. O bizim partiden olmamasına rağmen ben bile onun idamına üzüldüm. O Demokrat Parti’dendi, bense Halk Partisi’nden. Tarık Güryay adlı bir albay geldi ve Adnan Menderes’e, ‘Seni doktor kontrolüne götürüp öyle gideceğiz’ dedi.
Albayın bu sözleri karşısında Menderes, ölüme gideceğini bilmesine rağmen duruşundan taviz vermedi ve Albay Güryay’a, ‘Madem idam edileceğim. Benimle birlikte mahkemeye gelip- giden merasim bölüğündeki askerleri çağır gelsinler. O subay ve askerleri çağırın onlarla helalleşmek istiyorum. Sonra beni nereye götürürseniz götürün’ dedi. Albay bizi çağırdı. Adnan Menderes oradaydı. Bizimle tek tek helalleştikten sonra Menderes, son yolculuğuna giderken bize dönerek, ‘Hakkınızı helal edin. Benimle çok yoruldunuz ve çok eziyet gördünüz. Sizden helallik almadan burdan ayrılmak istemiyorum’ dedi ve gittiler. Bir daha da onu görmedim. Sonra İmralı Adası’nda idam edildiğini duydum. Çok üzülmüştüm.”
Şırnak’ın Cizre İlçesi’nde bakkal dükkanı işleyen 6 çocuk babası Halil Yavuz, 1960 ihtilalinde İstanbul Yeşiltepe’de şimdi adını hatırlamadığı birliğinde asker olduğunu söyledi. Halil Yavuz, Adnan Menderes’in tutuklanarak Yassıada’daki cezaevine konulmasısonrasında kendisinin de Yassıada’da görevlendirildiğini belirtti. 10 aylık yargılama süresince, bütün duruşmalara Adnan Menderes’i 25 arkadaşıyla birlikte götürüp, tekrar cezaevine götürdüklerini kaydeden Yavuz şöyle konuştu:
“Yeşiltepe’deki merasim bölüğünde askerlik yapıyordum. Yassıada’da Adnan Menderes’i, cezaevinden alarak duruşmalara götürme ve tekrar cezaevine götürme görevi bölüğümüzdeki 25 asker ve 2 subaya verildi. Ben de o 25 askerden biriydim. Onu mahkemeye götürüp getirirken hiç konuşmazdı. Çok düşünceliydi, her zaman düşünüyordu. Yürürken, rüzgardan dağılan saçlarını elleriyle sürekli düzeltmeye çalışıyordu ve bu şekil yürüyordu. Mahkeme idam kararı verdiği gün 68 bakan ve diğer arkadaşları da oradaydı. Duruşmalarda benim görevim onun arkasında durmaktı.”
“Kimsenin kalbini kırmadı”
Halil Yavuz, evinde bulundurduğu Adnan Menderes’in tam arkasında durduğu fotoğrafı göstererek, şunları anlattı:
“İdamı yaklaştığı günlerde bile ve hatta idama gideceği gün bile kimsenin kalbini kırmadı, kötü laf söylemedi. O çok iyi bir insandı ama idam ettiler. Onun Başbakanlık yaptığı dönemde kıtlık yoktu, hırsızlık yoktu, öldürmek yoktu ve çok değerli bir insandı. O bizim partiden olmamasına rağmen ben bile onun idamına üzüldüm. O Demokrat Parti’dendi, bense Halk Partisi’nden. Tarık Güryay adlı bir albay geldi ve Adnan Menderes’e, ‘Seni doktor kontrolüne götürüp öyle gideceğiz’ dedi.
Albayın bu sözleri karşısında Menderes, ölüme gideceğini bilmesine rağmen duruşundan taviz vermedi ve Albay Güryay’a, ‘Madem idam edileceğim. Benimle birlikte mahkemeye gelip- giden merasim bölüğündeki askerleri çağır gelsinler. O subay ve askerleri çağırın onlarla helalleşmek istiyorum. Sonra beni nereye götürürseniz götürün’ dedi. Albay bizi çağırdı. Adnan Menderes oradaydı. Bizimle tek tek helalleştikten sonra Menderes, son yolculuğuna giderken bize dönerek, ‘Hakkınızı helal edin. Benimle çok yoruldunuz ve çok eziyet gördünüz. Sizden helallik almadan burdan ayrılmak istemiyorum’ dedi ve gittiler. Bir daha da onu görmedim. Sonra İmralı Adası’nda idam edildiğini duydum. Çok üzülmüştüm.”
Ramazan İmrağ / DHA
CNNTurk