Ivins, ODTÜ Toplum ve Bilim Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen program kapsamında ODTÜ Kültür ve Kongre Salonu’nda ”Yeni Keşif Çağı, Geleceğin Uzay Araştırmaları ve Uzaydaki Deneyimler” başlıklı konferans verdi.
Yerçekimi olmadan bir aracın içinde uzayda yaşamanın bir çok zorluklarının bulunduğunu anlatan Ivins, astronotların uzayda ”Superman” filmindeki gibi adeta uçarak hareket ettiklerini, bu nedenle zaman zaman yönlerini bulmakta sıkıntılar yaşadıklarını ifade etti.
Uzayda yiyeceklerin hazır olarak tüketildiğini, uzayda kalınan süre içinde çöpleri boşaltacak sistemin bulunmadığını dile getiren Ivins, astronotların uzaydaki yaşamına ilişkin şunları anlattı:
”Uzayda banyo imkanı yok. Dişler bile fırçalanırken su yutulmak zorunda. Ayrıca orada kalınan uzun süreler boyunca ‘kapalı yer korkusu’ diye bir şey söz konusu olamaz.
Uzayda kullanılan su arıtılıp tekrar tekrar kullanılıyor. O nedenle dünün kahvesi bugünün kahvesi olabiliyor. Hatta sabun ve şampuanlarınız kahvenizin içine düşebiliyor.
Uzay ortamı, insan vücudundaki kemik kütlesinin yüzde 17’sini kaybettirip çok çabuk kırılmasına neden olduğundan en az iki saat spor yapma zorunluluğu var. Uyumak için de astronotun bir yere bağlanması gerekiyor.”
Uzay aracında 90 dakikada bir dünyanın etrafını döndüklerini, günde 16 kez de güneşin doğuşunu ve batışını izlediklerini belirten Ivins, ”Bizim ‘yıldız’ diye adlandırdıklarımızın hepsi birer galaksi aslında. Bizim Dünya’mız da bunlardan yalnızca biri. Bu zor koşullara rağmen insan nasıl uzayı merak etmez” diye konuştu.
Uzay aracının Ay’a kıyasla Dünya’ya yakın bir konumda bulunduğunu, bu nedenle acil durumlarda uzaydan Dünya’ya 3-4 saatte ulaşılabildiğini aktaran Ivins, ancak Ay yolculuğunun 4 gün sürdüğünü belirtti.
Uzaya gitmeden önce Dünya’da 4 yıl süren özel bir eğitim alındığını dile getiren Ivins, astronotlara Rusça ve İngilizce dersler verildiğini de anlattı.
-ÇİN SEDDİ ÇİZGİ GİBİ GÖRÜNÜYOR-
Ivins, uzay aracından çekilen ve aralarında Ankara, İstanbul, Londra, Washington’un da bulunduğu şehirlerin fotoğraflarını da gösterirken, ”Söylendiği gibi Çin Seddi uzaydan çok rahat görünmüyor aslında. Bir çizgi gibi görülüyor. Ancak burada ülkeleri normal haritalardaki gibi sınırlar olmadan görüntüleyebilmek heyecan verici” dedi.
Dünyanın uzayla ilgili gelecekteki planlarına değinen Ivins, ”Mars’a gitmek, insanlık tarihinin uzayla ilgili bundan sonraki en büyük basamağı olacak. Ancak Mars’a gitmek için 26 ayda bir kez yakalanan Dünya’ya en yakın konuma gelmesi gerekiyor. Bilim insanlarının projeleri hayata geçtiğinde Mars yolculuğunun altı ay sürmesi öngörülüyor” diye konuştu.
Ivins, uzaydaki en eğlenceli anlarından birinin dört ayda bir Dünya’dan bir uzay aracının taze sebze ve meyve getirip, çöplerini toplaması olduğunu kaydetti.
Ivins, Dünya’ya döndüğündeki hislerini de ”Yere ilk indiğimde yerçekimi nedeniyle kendimi çok ağır hissettim ve kaslarımı kontrol etmekte sıkıntılar yaşadım. Adım atmak, oturmak gibi davranışları unutuyorsunuz uzayda. Döndüğünüzde ise bir ay boyunca ilgi odağı oluyorsunuz” şeklinde ifade etti.
-DR. MARSHA S. IVINS-
Ivins, 1973’de Colarado Üniversitesi Uzay Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldu. 1974’den itibaren Lyndon B. Johnson Uzay Merkezi’nde görev yaptı ve uygu göstergeleri ile kontrolleri, insan-makine sistemleri mühendisliği, Orbiter Ön Görüntü Skobu’nun geliştirilmesi konularında çalıştı.
Gulfstream 1 tipi lisansı ile MEL, ATPL, SEL, planör, ticari alet lisansları ve planör öğretmenliği lisansına sahip Ivins’in NASA’da ve diğer sivil toplum kuruluşlarındaki uçuş tecrübesi 7 bini saati aşıyor.
Ivins, ayrıca 1990, 1992, 1994, 1997 ve 2001 yıllarında katıldığı beş uzay yolculuğunda bin 318 saat uzayda kalarak ”uzayda en uzun süre kalan kadın astronot” unvanını aldı.
Ivins, Uzay Mekiği, Uzay İstasyonu ve Takımuydu birimlerine destek veren Astronot Dairesi’nde görevini sürdürüyor.