Bir gün önce Taksim İstiklal caddesinde müthiş bir yeryüzü sofrası kuruldu. Hem muhteşem hem de görüp görebileceğiniz en uzun ve kalabalık Ramazan sofrasıydı. Müslümanın ve Hristiyanın, siyahın ve beyazın, inançlı olanın ve olmayanın olduğu bu sofra, tam da Ramazanın ruhuna ve özüne yakışır oldu. Anlayacağınız sofradaki tek çeşitlilik yemekler değildi sadece…
Kim ne derse desin muhafazakar yönetime karşı var olan ve yavaş yavaş da olsa büyüyen muhalif ve antikapitalist Müslüman bir kesim var. Antikapitalist Müslüman yada devrimci Müslüman kavramları bu büyümeyle birlikte işitilmeye başlandığında, kimi insanlar, şuan için klişeleşmiş bir soruyu sormaya başlamıştı…
“Müslümanın kapitalisti olur mu ki, antikapitalisti olsun?”
Her ne kadar klişeleşmiş de olsa, bu soruya verilecek cevap önemlidir. En başta şunu söylemek gerek. Hayat her zaman karşıtlıkları veyahut zıtlıklarıyla vardır. Ölüm ve yaşam, siyah ve beyaz, cennet ve cehennem gibi…Aynı şekilde bu durum düşünceler içinde geçerlidir. Yani bir şeyin varlığı her zaman o şeyin karşıtını doğurur. Kapitalist Müslüman ve karşıtı antikapitalist Müslüman meselesi de bu şekildedir. Eksiği var, fazlası yok…
Yine kim ne derse desin muhafazakar hükümetten güç alan ve büyüyen zengin muhafazakar bir kesim var. Ciplerle gezen, pahalı kıyafetler giyip, pahalı telefonlarla dolaşan ve pahalı restoranlarda oruç açan bir kesim. Paralı ve bolluk içinde yaşamaktan gocunmayan bir kesim bunlar. İşte bu gocunmayan kesime karşıt olan bir kesim var ki, onlarda antikapitalist ve devrimci Müslümanlar. Anlaşılacağı üzere “Müslüman kapitalist olur mu “sorusunun cevabı kabataslak böyledir. “Allah Müslümanın zengin olanını sever “düşüncesiyle kendilerini kapitalizmin bolluğuna ve bencilliğine bırakan bu muhafazakar kesimin karşıtı bu meselenin üzerine doğmuştur.
Özellikle bunu açıklamak için öyle uzun uzadıya ya da ağdalı felsefik cümleler kurmaya gerek duymadım. Zaten gerçeklik, bu ağdalı cümlelerle yorulmamıza değmeyecek kadar ortada. Yine bu gerçekliği, Ramazanın birinci gününde ayrı ayrı kurulan iftar sofralarında net bir şekilde gördük. Bir yandan Taksim meydanında kurulan iftar masaları ve muhafazakar zenginlerin yaşadığı yerlerdeki şık hacı restoranlarının şatafatlı masaları, bir yandan da hemen diplerinde, İstiklal caddesinde açılan yer sofraları. İkisi arasındaki farklardan bahsedersek istediğimiz ideal hayatın somut tezahürlerini de ortaya koymuş oluruz.
Söylediğim gibi cadde de kurulan yer sofralarında tek çeşitlilik yemekler değildi. Gözlemlediğim kadarıyla inançlı, inançsız, siyah, beyaz, Müslüman ve Hristiyan insanlar çeşitliliği de vardı. Etrafı, bu insanların birbirini sofraya davetiyle ve yemek ikramıyla göz dolduruyordu desem, yerinde bir cümle kurmuş olurum. Bunun yanında, kimse “sen oruçlu musun ya da hangi dinden, ırktan veyahut mezheptensin” diye de sormuyordu. Ezan okunur okunmaz, herkes elini havaya kaldırdı ve dua etti. Kimisi Hristiyan inancına göre “haç çıkardı” ve “amen” dedi kimisi de “amin” deyip “bismillah” la başladı kimisi de “bismişah” deyip sofraya oturdu.
Herkes dayanışmanın ahengiyle yemeklerini yedi, tanıdık tanımadık herkes sohbetini etti ve iftar sonunda herkes kırk yıllık dost gibi oradan ayrıldı. Ama ayrılmadan önce herkes birbirini kibarca ve insanca uyardı.
‘Arkadaşlar etrafı temiz tutalım’
Bu kibarca yapılan uyarıdan sonra, bütün herkes çöplerini toplayıp bir yere topladı. Kalan yemek ve ekmekler de ihtiyacı olan insanlara dağıtıldı. Fitne yoktu, düşmanlık yoktu, ideoloji, ırk yada din yoktu. En önemlisi de “yeryüzü iftarları” nın yapılması için önemli bir organizasyon yapılmamıştı. Duyan duymayana iletmiş ve yemeği olan olmayan herkes o sofraya, asıl olan o dayanışma sofrasına oturmuştu.
Taksimdeki iftar masalarına gelince durum şundan ibaretti. Üç çeşit yemek geldi, temiz çatal bıçaklarla yemekler yendi ve gerisin geri herkes evine gitti…
Bunun üzerine “hangisi ideal olandır” diye sorarsak eğer cevabım bellidir. Zira “yeryüzü sofrası”nda söylenilen bir sloganın özetiydi her şey.
“Sermayenin lüks iftarları kapitalizm, egemenlerin iftar çadırları sömürü, halkın Yeryüzü Sofraları özgürlüktür”
Herkesin dayanışma sofrasında buluşması dileğiyle…