Aralarında Alevi Bektaşi Federasyonu, Pir Sultan Abdal Derneği, Avrupa Alevi Federasyonu gibi dernek ve kurumların olduğu Alevi örgütlerinin çağrısıyla 19-26 Aralık 1978 Maraş katliamını protesto etmek ve katliamda yaşamını yitirenleri anmak amacıyla Maraş’a gelmek isteyenler, polisler tarafından kent girişinde kurulan barikatla engellendi. Valiliğin “Yasak” kararının ardından halkın toplanacağı Erenler Kültür ve Dayanışma Derneği önünde bir araya gelenlere ise kimlik kontrolü yapılıyor.
Sabah erken saatlerde kente gelen milletvekilli, kurum temsilcileri ile yurttaşların, kente girişlerine izin verilmezken, ilçelerden gelen yurttaşlar da polisler tarafından engelleniyor. Öte yandan yurttaşların önünde toplanmaya başladığı Erenler Kültür ve Dayanışma Derneği’nin elektriğinin kesilmesi ise dikkat çekti.
Yüzlerce polisin TOMA ve zırhlı araçlarla barikat kurduğu kent girişinde aralarında HDP İstanbul Milletvekilli Sebahat Tuncel ve kurum temsilcilerinin de bulunduğu yurttaşların barikat önündeki bekleyişi devam ediyor.
DTK: TÜRKİYE UTANÇ TABLOSU İLE YÜZLEŞMELİ
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanlık Divanı, yayınladığı yazılı açıklama ile 36’ncı yılını geride bırakan Maraş katliamının faillerinin bir an önce ortaya çıkarılması çağrısında bulundu. Açıklamada, farklılıkları yok sayan, tahammül etmeyen tekçi zihniyet anlayışının, Ortadoğu coğrafyasını katliamların ve acıların coğrafyasına dönüştürdüğüne vurgu yapılarak, “Bunlardan sadece biri olan Maraş katliamının 36’ıncı yıl dönümüne katliamcı tarihiyle yüzleşmeyen, antidemokratik, insanlık dışı uygulamaların hesabını vermeyen, tekçi ve ırkçı zihniyetin gerçekleştirdiği katliamı nefretle kınıyoruz” ifadesine yer verildi.
Maraş katliamının Türkiye’nin ayıbı ve utanç tablosu olduğu kaydedilen açıklamada, şöyle devam edildi: “Bu ayıptan kurtulmak ve utanç tablosunu ortadan kaldırmak için önce özür dilemeli, yapılanlar tüm gerçekliğiyle açığa çıkarılmalıdır. Devletin Amed, Dersim, Maraş, Çorum, Sivas, 12 Eylül, Roboski katliamlarıyla söylemle değil gerçek anlamda yüzleşmelidir. Bu yüzleşme aynı zaman da toplumsal barışa giden yolun da önünü açacak tek anahtardır. Halkların kardeşliği ve birlik beraberlik bağlarının güçlenmesinin yolu gerçeklerle yüzleşmekten, özür dilemekten ve mağduriyetleri gidermekten geçmektedir. Şu da iyi bilinmelidir ki Kürdüyle, Türküyle, Arabıyla, Farsıyla, Müslüman’ı, Alevisi, Süryanisi ve Ermenisi ile egemenlere ve yönetenlere rağmen halklar kendi kimlikleri ve inançları ile eşit, özgür, kardeşçe, birlikte ve barış ortamında bir arada yaşam mücadelesini ısrarla sürdüreceklerdir. Ortadoğu da ki halklar mozaiği gerçekliğini görmeyen, tanımayan, yok sayan iktidarlar kaybetmeye mahkûmdurlar. Yapılanların hesabını da bu halklar er veya geç hep birlikte soracaklardır.” (evrensel)