Tanrısal açılımın bir tecellisi olan yol gösterici elçiler, Mebde hayatın habercileri şeklinde müjdeleyici ve korkutucu olarak Hakikatin açıklamasını yaparak insanlık dininin hükümlerini bildirdiler. Elçiler, ilk toplumsal yaratılışta Allah tarafından insanlara verilmiş ilk toplumun muvahhid kominal (‘kıst’) geleneğinin, gerçek doğru yol/asıl dosdoğru din olduğunu, ihtilafın sonucu meydana gelmiş kastlar düzeninin/Batılın ise şeytanların bir saptırması ve dalalet olduğunu, doğru yolda gidenlerin Allah’ın rızasını kazanıp kurtulacaklarını, doğru yoldan sapanların ise, ilahi gazaba uğrayarak azabı hak edeceklerini bildirdiler.
Bunun üzerine, ekabir sınıf/Kabilciler böbürlenerek nefislerinin güzel gösterdikleri karanlık yola sapmak suretiyle şeytanları dost edinip kavm-i zalim oldular. Erazil sınıf/Mazlum Habilaciler ise tövbe ettiler ve Allah’a kul oldular. Haliyle Âdem geleneğinin (insanlık dininin) takipçileri olup doğru yola erdiler. Sonuç olarak birbirine tamamıyla zıt iki kültür, ona bağlı iki ideoloji (Hak ve Batıl) oluştu ve yeryüzünde biri kötülerinki, simsiyah, kapkara, öbürü de iyilerinki, kızıla boyanmış, bembeyaz, tertemiz olmak üzere iki bayrak dikildi ezelde!
“Elbette ki, Allah’ın halkı temsil eden bu gibi benzetme örnekleri getirmesi, inkarcıların Batıla/sınıflı toplum düzenine, inananların ise Hakka/sınıfsız toplum düzenine uyduklarını bildirmek içindir.” (47/3)
DİN BİLİM
Yaratılışta verilmiş insanlık dini:
“O halde yüzünü dine bir hanîf olarak tut. O Allah’ın fıtratına ki, halkı/insanları onun üzerine yaratmıştır. Allah’ın yaratışı için hiç bir değiştirme yoktur ve doğru/sabit din odur. Fakat halkın çoğu, bunun dosdoğru bir din olduğunu bilmezler.” (30/30)
Açıklama: Ayet metninde geçen “Fetara’n-nase aleyha” ifadesinde “nâs” kelimesi çoğul anlamında halk demektir, “fıtrat”ın (yaratılışın) anlamı da insanın bireysel yaratılışı olmayıp belki insanın, insan olmaya sıçraması ve (7/172-173, 2/213) ayetlerde bildirilen ilk toplumsal yaratılış olan ilk sınıfsız toplum oluşumu ve düzeni demektir. Allah’ın, insanları üzerinde yarattığı o sabit değişmez din olan “Fıtratallah”, Allah’ın yaratışı, dünyada bütün insanların eşit, özgür ve kardeş olduğu ilk insan geleneği (sünnetu’l-evvelîn)/insanlık dini anlamına gelir. “O halde yüzünü dine bir hanîf olarak tut, doğru/sabit din odur” umumi ifadesinde bildirilen bu ilk fıtrat dinidir ki, münzel hak dinin hem aslı ve hem de sürekli münzel hak dinin ona doğru istikamet alacağı, onunla sonuçlanacağı nihai gayesidir. İşte bu gayeye yöneliktir ki, “Her biriniz için gerçek ideolojide (vahiyle gelmiş hak dininde) bir yol/farklı çizgi ve idare programında/şeriatta farklı bir yöntem kıldık” (5/48) ayetinde anlaşıldığı üzere, bulunduğu yere ve zamana göre ve şartların elverdiği nisbette bu sabit dine erişmek için ideolojik farklıklara dahi cevaz verilmiştir. “Fakat halkın çoğu, bunun dosdoğru bir din olduğunu bilmezler” ayetinin açıklamasına gelince: Kendileri için kitap gönderilmiş halk sınıfı olan nâsı, bu dosdoğru dinden engelleyen, halk düşmanı olan “Hannas” (ins ve cin şeytanları)dır. Dolayısıyla halk/insanlar bilmediği içindir ki, ondan yüz çeviriyorlar ve bu halk-insanlık dinini bilmiyorlar. İlk ayette din olarak bildirilmiş olan ilk toplumsal yaratılış “kıst düzeni”nin kavramsal tanımında dinden maksat, ilk hakikat geleneği anlamında “sünnetu’l-evvelîn”dir.
Vahiyle Gelmiş Hak Dini:
(2/213, 57/25, 47/3) de bildirilen Hak ve Mizan aynı şey olup mahiyet itibariyle ideoloji olan münzel dindir. Sözcük anlamında din “ideoloji”, Hak dini “gerçek ideoloji”, kavram anlamı ise “sınıfsız toplum ideolojisi” demektir. Bu münzel dini vasfeden isimlerin tablosu şöyledir:
Sünnetu’l-evvelîn’in uzanımı Hakk ve Sırata’l-müstakim, Dîn-i hunefa, Dîn-i kayyim, Hakk dini, Zikir, Dîn-i halis, Dîn-i vâsib, İlim, Besair-Tebsire, Sırata’s-sevi, Sevae’s-sebil, Tarik-i Hakk, Sebilu’r-rüşd, Sebilu’s-selam, Subulu’s-selam, Dînullah, Sebîlullah, Sebîlu’l-müminin, Beyyine ve Furkan. Bu farklı durumlar aynı ideolojinin zamana yansıma biçimi olup aynı ideolojinin farklı yönlerini ifade etme biçimidir. Gerçek ideoloji (hak din) olması, hakikat geleneğinin (fıtratallah) uzanımı ve ideolojisi olması itibariyledır. Gerçek ideoloji/hak dinin düzeni de insanlığın huzuru-barışı anlamına gelen İslamiyet’tir. Kısacası, insanların ortaya koyduğu sistemler hak din değil; batıl dinlerdir. Her yaşayış biçimi bir din/düzendir. Her dinin/ideolojinin bir dünya görüşü ve yaşayış biçimi vardır.