Urfa’nın Bozova ilçesi Yaylak köyünde her yıl tarım işçilerinin yaşadığı trajediye, bu yıl misafir olarak Rojava’nın(Suriye Kürt Bölgesi) Kobani kentinden gelen iki Kürt aile de katıldı. Suruç ilçesinden Yaylak’a gelip çadır kuran 3 aileye, Rojavalı Muhammet Ali ve eşinin kardeşi olan Ahmet Şeyh’in ailesi de eklendi. 3 metrekarelik çadırlarda 10’u aşkın kişi, hijyen koşullarından yoksun bir şekilde yaşamlarını idame ettirmeye çalışıyor. Olumsuz koşulların en fazla etkilediği çocuklar ise, yaşamın çekilmez olduğunu ifade ediyor. Sorularımızı Kürtçe cevaplayan çocuklar kurtuluşlarının Kürtlerin birlikteliğinden geçtiğini belirterek, küçük yürekleri ile büyüklerine “Birlik olun, biz de insan gibi yaşayalım” çağrısında bulunuyor.
‘İnsan çadırda nasıl yaşayabilir ki?’
Rojava’nın Kobani kentinden Esad ve muhalifler arasındaki çatışma ve zulümden kaçıp geldiklerini söyleyen 51 yaşındaki Bedia Şeyh, “Çocuklarımızın eğitimi yarım kaldı. Zulümden kaçtık. Ancak burada başka bir rezillik yaşıyoruz. Yağmur olmadığında tarlada çalışıyoruz. Yağmur yağdığında da çocuklarla çadıra sığınıyoruz” dedi. “Ben tarlada güneş altında çalışmak istemiyorum” diyerek sözlerine başlayan Bedia Şeyh’in çocuklarından 14 yaşındaki Cemile Ahmet, zorunlu olarak geldikleri kentte yaşamın çok zor olduğunu söyleyerek, eziyet görmek istemediğini ifade etti. Okullarını bitirmelerine müsaade edilmediğini dile getiren Ahmet, şunları ifade etti: “Bu çadır bizim evimiz. İnsan çadırda nasıl yaşayabilir ki? Her zorluğu yaşıyoruz. Sabah uyandığımızda elimizi yıkayacak yer, mutfak, tuvalet, banyo yok. İnsanın evi gibisi olur mu. Yılan, akrep var. Kimliğimiz burada geçerli olmadığı için, rahatsızlandığımızda doktora gidemiyoruz. Burada ya ölecek ya da yaşayacağız.” Vatanına dönmek istediğini söyleyen Ahmet, küçük yüreği ile “Kürtler de insan değil mi? Onların neden dili yok? Bir kısmı Suriye’de bir kısmı Türkiye’de. Neden Kürtçe okul yok? Kürtler hep bir olsun, Kürdistan’ı kursun. Biz de insan gibi yaşayalım. Bizim de Araplar, Türkler kadar hakkımız var” diye konuştu.
‘Kürtlere reva görülen yaşam çadır ve tarladır’
Urfa’nın Suruç ilçesinden gelip Rojavalı ailelerin yanında çadır açan Emine Caymaz, 2 aydır evini terk edip, tarlalarda yaşamaya başladığını belirtti. Kendi durumlarının Rojavalı kardeşlerinin yaşadığı trajediden geri kalmadığını söyleyen Caymaz, “Kürtlere reva görülen yaşam çadır ve tarladır. Burada her türlü rezilliği yaşıyoruz. Yılın sonuna kadar toplamda 8 ay tarlada kalıyoruz. Kazandığımız para ile evimizde 4 ay yaşayamıyoruz. Burada ancak karnımızı doyuruyoruz. Çocuklarımız da bizimle birlikte sürünüyor. Bu yaşamın parçası oluyorlar. Mesleğimiz, mülkümüz yok. Ancak burada karnımız doyuyor” dedi.
’11 kişi oturarak sığmadığımız çadırda yaşıyoruz’
Rojavalı Şeyh Muhammet Ali’nin 16 yaşındaki çocuğu Hezime Ahmet, yaşadıkları sıkıntıları şöyle dile getirdi: “Tek ampulün ışığında 11 kişi yatıp kalkıyoruz. Çalışmak güzeldir; ama tarlada nasıl yaşanır ki? Oturup, kalktığımız yer çamur. Temiz tutamıyoruz, çadırın neresini temiz tutalım. Banyo yapamıyoruz, toprağın içinde nasıl yıkanalım. Ancak kıvrılacak yer bulup, yatıyoruz. 11 kişi oturarak sığmadığımız çadırda yaşıyor, yatıyoruz. Ama yaşasın Başkan Apo ve arkadaşların sayesinde kendi dilimizle konuşuyoruz. İnşallah kendi topraklarımıza da bir gün döneceğiz.” Ahmet de küçük yüreği ile Kürtlere “Birlik olun” çağrısı yaparak, “Biz de insan gibi yaşayalım. Bunun da yolu birliktelikten geçer” dedi.
‘Devletin hiçbir desteği yok’
Kendi elleri ile yaptıkları banyoyu gösteren 11 yaşındaki Ali Ahmet de çadır, banyo, mutfak ve tuvaletin insani yaşam koşullarına uygun olmadığını dile getirdi. 5’inci ayda çocuklarını okuldan alıp tarlalarda yaşamaya başladıklarını söyleyen 52 yaşındaki Suruçlu Şükrü Acar, 8-9 ay evlerinden uzak yaşadıklarını ancak para kazanamadıklarını ifade etti. “Tarım işçisi ancak yiyeceği yemeğin parasını kazanır” diyen Acar, “Yaz aylarında çadırda yaşamak ölümdür. Su, elektrik yok. Sosyal yaşam yok. Sağlık yok, eğitim yok. Çocuklarımız da kaderimize ortak oluyor. Devletin hiçbir desteği yok. Metropollerde olsaydık, belki devlet bize yardımcı olurdu. Kendi imkanlarımızla yaşamaya çalışıyoruz. Yevmiye ile çalıştığımızda karnımızı doyurmakta zorlanıyoruz” diye konuştu.
(Diha)