Ulusalcı kesim “Kürtler AKP ile anlaştı çünkü Kürtler aday çıkaracak” diye patırtı çıkarıp duruyor. Oysa Kürt halkı, Öcalan, Zana, Başak ve Selahattin sadece barış için çalıştılar. Erdoğan ile anlaşan hep Türklerdir. Türklük sözleşmesidir.
Hayko Bağdat
Yerel seçimler öncesi siyasi partilerin ittifak arayışları sürüyor. Başta İstanbul olmak üzere pek çok büyükşehirde hala durum netleşmiş değil. Ekrem İmamoğlu’nun önümüzdeki genel seçimlerde Erdoğan’ın rakibi olabilmesi için İstanbul’un belediye başkanlığı koltuğunu koruması gerekiyor. Erdoğan ise İstanbul’u ve hatta Ankara’yı kazanamadan tesis ettiği rejimi güvende hissetmiyor. Ayrıca bu belediyeler milyar dolarlık rant kapısı demek.
Bu seçimde de her İki taraf yeniden Kürt seçmene, DEM Parti’ye muhtaç durumda. DEM Parti İstanbul’da aday çıkarırsa İmamoğlu’nun işi çok zorlaşacak.
Ulusalcı kesim “Kürtler AKP ile anlaştı çünkü Kürtler aday çıkaracak” diye patırtı çıkarıp duruyor.
Geçen hafta çözüm süreçlerinin önemli aktörlerinden olan Leyla Zana sekiz yıl süren sessizliğini bozdu. Erdoğan’ın “süreci dondurucuya kaldırdım” sözlerine atıfta bulunarak, “Artık miadı geçmek üzere, bence dondurucudan çıkarıp bu işi esastan ele almak gerekiyor. Zaman kaybetmeden” diye bir açıklama yaptı. Sırrı Sakık ve Ahmet Türk gibi deneyimli siyasetçiler de İktidara çözüm için harekete geçmesi çağrıları yapıyor. İktidara yakın gazetelerde PKK lideri Abdullah Öcalan’ın örgüte silah bırakması yönünde talimat verdiği ve önümüzdeki günlerde kamuoyuna kapsamlı bir çağrı yapacağı iddia ediliyor. MİT kaynaklı haberler bunlar.
Muhalefette “Öcalan AKP ile anlaştı. Ev hapsine geçecek. Kürtler bu rejimin aparatı olacak” diye sızlanmalar çoktan başladı.
Başak Demirtaş, İstanbul adaylığı söylentileri hakkında ülke gündemine bomba gibi düşen açıklamasında “DEM Parti’den bize bir öneri gelmedi ama halk ister, partimiz de uygun görürse, demokrasi ve toplumsal barışın önünü açacağına inanırsak, düşünebiliriz” dedi.
Ortalık “Selahattin Demirtaş AKP ile anlaştı. Başak Demirtaş’ın adaylığı karşılığı cezaevinden çıkış vizesi alacak” diye bağırıp çağıranlar ile doldu taştı. Manşetlerde, sosyal medyada hakarete varan söylemler uçuşuyor ortalıkta.
Şimdi gelin mevcut tablo üzerine bazı sorular soralım.
Kürtler gerçekten AKP ile anlaştı mı sizce?
Devletin kadim “Türk İslam” sentezinin kendi içinde yaşanan 150 yıllık kavgada Türkler ile İslamcılar bir kez daha didişirken Kürtler bu seçimde ne yapmalı sizce?
Bugün Kürt seçmene gidip hiç yüzü kızarmadan “sen gel bizim partiye oy ver. Malum süreç kritik” diyebilecek bir tane siyasi parti var mıdır?
Polis panzerlerinin gün aşırı Kürt çocuklarını ezip öldürdüğü Kürt şehirlerinde gidip propaganda yapabilecek tek bir siyasi gelenek kaldı mı gerçekten?
Ekmeleddin İhsanoğlu’na, Mustafa Sarıgül’e, Muharrem İnce’ye, Mansur Yavaş’a hatta dolaylı olarak Meral Akşener’in başbakanlığına, Ümit Özdağ’ın İçişleri Bakanlığına oy vermiş olan Kürt halkına artık ne diyebilirsiniz?
TİP ve Türk solu dahil herkesin yalnızlaştırdığı, kandırdığı, kırdığı bu seçmene akıl verecek durumda olanınız kaldı mı gerçekten?
Hangi yüzle konuşuyorsunuz?
Bugün devlet ile olası bir barış süreci inşa edilirse itiraz mı edeceksiniz? Kürt halkına uygulanan zulmün, cinayetlerin durması için CHP iktidarını mı beklesin Kürtler?
Bu savaşta çocuklarını yitiren fakir aileler silahların susması için Maçoğlu’nun Kadıköy’ü, Mansur Yavaş’ın Ankara’yı kazanmasını mı beklesinler?
Ukrayna’da barış görüşmelerinin başlamasına imkan bulunursa önce Putin’in demokrasiye dönmesini mi şart koşacaksınız?
Filistin’de ateşkesin sağlanması için önce Hamas ve Netenyahu’nun terörle arasına mesafe koyması mı gerekiyor?
Dağlarda birbirlerini katleden, onar onar ölüm haberleri gelen bu ülkenin gençlerini yaşatabilmek için hangi projeleriniz var söyleyin de bilelim?
Erdoğan ile “rehine pazarlığı” yapmakla suçladığınız Kürtlerin kaç rehinesi var zindanlarda? İnsanlar rehin alınırken rahatsız olmadınız da zindandan çıkma ihtimalleri mi korkutuyor sizleri?
Üstelik DEM Parti her yerde aday çıkarırsa sizlere mi ayıp etmiş olacak?
İstanbul için aday gösterirse kavgayı mı satmış olacak? Kürtlerle hangi kavgada berabersiniz ki sizler? Kürtlere selam vermeden akıl verenlersiniz sizler.
Ödediği tüm bedellere rağmen hala sorumluluktan kaçmayan, risk alan Başak Demirtaş aday gösterilirse kalbiniz mi kırılacak?
Başak Demirtaş’ın aday olması onun için anasının ak sütü gibi helaldir. Kürt kadınları tüm seçim bölgelerinde en öndedir. Başak Demirtaş ise DEM Parti seçmeninin moral değerleri adına harika bir fikirdir.
Ailesinin her bir ferdiyle direnen Demirtaş soyadını “rejim ile anlaştılar” diye karalayan Türk milliyetçisi kafalar biraz sakin olsunlar.
Bugünkü siyasetin pespayeliğinden Kürtler sorumlu değildir. Kapalı kapılar ardında faşizme yol verenler, anlaşanlar, uzlaşanlar onlar olmadılar.
Peki AKP ile uzlaşanlar gerçekte kimlerdir?
İçinde bulunduğumuz bu rezilliğin müsebbibi Türk milliyetçiliğidir. MHP’dir. Ülkü Ocaklarıdır. Milliyetçi mafyadır. Korucu aşiretleridir. Ergenekonculardır.
Şimdilerde pahalı bir arabayla gezip caka satan, son düzlükte davayı satan meşhur Türkçü Sinan Oğan’dır.
Sinan Ateş’i bir torbacıya vurdurup öldürtenlerdir Erdoğan rejiminin ortakları. Kokain tüccarları, derin devletin kollarıdır. Mehmet Ağar’dır. Tansu Çiller’dir. Kürtleri katledenlerdir bu rejimin ortakları
Kürt düşmanlığında, Ermeni düşmanlığında, Suriye’nin işgalinde hemen Erdoğan ile saf tutan Oda TV’ciler, Sözcü gazetesi, Yılmaz Özdillerdir bu rejimin ortakları.
Mahcup AKP’li İyi Partililerdir, Tanju Özcan, Muhittin Böcek, Mansur Yavaştır bu rejimle iyi anlaşanlar.
Ne barış isteyen Kürt halkı, ne Abdullah Öcalan, ne Leyla Zana, ne Başak ne de Selahattin.
Onlar AKP ile hiçbir zeminde uzlaşmadılar. Barış için çalıştılar sadece.
Erdoğan ile anlaşan hep Türklerdir. Türklük sözleşmesidir.
Kürtler değil…
Hayko Bağdat: 1976 yılında Rum bir anne ve Ermeni bir babanın dördüncü çocuğu olarak İstanbul’da doğdu. 1994’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü‘ne başladı. Babasının beklenmedik vefatı sebebiyle eğitimini tamamlayamadı. 2002’de Yaşam Radyo’da Türkiye’de ilk azınlık sorunlarını gündeme taşıyan “Sözde Kalanlar” programı ile gazeteciliğe başlayan Bağdat, Türkiye’nin önemli basın organlarından gazetecilik, köşe yazarlığı ve yorumculuk yaptı. 2007’de katledilen Hrant Dink’in ardından kurulan ve adalet arayışını sürdüren “Hrant’ın Arkadaşları” ekibinin kurucuları arasında yer alan Bağdat’ın “Türkiye’de Ermeni ve öteki olmayı” anlatan ilk kitabı ‘Salyangoz’ 2014’te, ikinci kitabı ‘Gollik’ 2015 yılında, üçüncü kitabı ‘Kurtuluş Ҫok Bozuldu’ ise 2016 yılında okurlarıyla buluştu. Kitabından esinlenerek kurguladığı tek kişilik gösterisi Salyangoz, 2016’da seyirci ile buluştu. 2017’de Almanya’ya taşınan Bağdat, Berlin’de gazeteci…