30 Eylül 2008 tarihinde Balıkesir’in Altınova ilçesinde Altınovalı gençler ile Kürt gençleri arasında çıkan kavganın linç girişimine dönüşmesinin ardından ilçede günlerce devam eden olaylara neden olmuştu.
Olaylarda Kürtlerin evleri, işyerleri ve araçları yakılmış ve Altınovalı, Oğuz Dörtkardeş ve Ezel Kırcalı adlı gençler yaşamını yitirmişti. Çıkan olaylardan sonra Mardin’in Dargeçit (Qerboran) ilçesi doğumlu olan Murat Aksu (18) tutuklanmıştı. Burhaniye Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Murat Aksu’ya mahkeme tarafından “kasten adam öldürme suçunu” işlediği gerekçesiyle 41 yıl 10 ay ceza ile cezalandırıldı. Mahkemenin verdiği cezaya Aksu’nun avukatları tarafından “ağır tahrik altında işlenmiş bir suçun oluştuğu ve dosyanın bozulmasını” talebiyle itiraz etti. Yargıtay 1. Ceza Dairesi, “Altınovalı gençlerin, beldeye sonradan yerleşen karşı grubu tahrik ettiği” gerekçesiyle dosyayı bozma kararı aldı ancak son kararı veren Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Yargıtay Başsavcılığı’nın “Olayda tahrik yok. Cezada tahrik indirimi olmasın” yönündeki itirazını kabul etti. Kurul, sanığın cezasında tahrik indirimi isteyen bozma kararını kaldırdı.
Söz konusu Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun kararına ilişkin Murat Aksu’nun babası Nuri Aksu, DİHA’ya açıklamalarda bulundu. Baba Aksu, “Bizim işyerinin önünde Kürt gençleri oturmuştu. Altınovalı gençler ‘neden ters ters bakıyorsunuz, neden buraya oturmuşsunuz’ diye kendilerine sataştı” dedi. Baba Aksu, oğlu Murat’ın olaylar yaşandığında Altınova’da olmadığını, Ayvalık’ta olduğunu belirterek, yaşananlara ilişkin şunları söyledi: “Benim oğlan Ayvalık’taydı. Yaşanan olaylardan kaynaklı Ayvalık’tan, Altınova’ya geldi. Biz 5 insandık yüzlerce insan bizlere saldırıyordu. O esnada oğlum Murat arabası ile geldi dükkana. Murat’ın arabadan inmesine fırsat vermediler. Oğlan arabada iken arabaya saldırmaya başladılar. Murat ne kadar arabadan çıkmak istese de arabanın etrafını sardıkları için arabadan çıkamadı. Oğlan da onların aralarından çıkmak için arabayı sürmek zorunda kaldı. Arabayı çalıştırıp uzaklaşmak istediği için Altınovalılar kendilerini arabanın önüne attılar, ‘kaçmasın gitmesin linç etsinler’ diye. Oğlan da kurtulmak için can havliyle gaza basıyor ve önünde olanlar arabanın altında kalıyor. 2 genç daha sonra yaşamını yitiriyor.”
Baba Aksu, “Meselenin Kürt, Türk çatışmasına dönüştürülmesinden sonra linç dalgasının başladığını ve olayların bu aşamaya geldiğini söyledi. Geçmiş basında çıkan haberlerin araştırıldığında bu işte Ergenekon parmağına rastlarlar. Arabalarımızı, evlerimizi yağmaladılar ve yaktılar. Yetmezmiş gibi bizden kan parası adı altında para istediler ve biz de sonucun daha kötü olmaması için 200 bin TL verdik onlara. Ölen her bir birey için 100 bin TL verdik” dedi.
‘Allah aşkına birileri bana ağır tahrikin tanımını yapsın’
“Yargıtay başsavcısı bu işte tahrikin olmadığını söylüyor” diyen baba Aksu, şunları dile getirdi: “Bana söylesinler tahrik nedir. Ne yaparsan tahrik oluyor. İnsanların evlerini yakarsan, insanların arabalarını yakarsan, binlerce insan ile evleri basar, yağmalar ve linç edersen buna ne dersin, bunun adını ne koyarsın, tahriki bana daha nasıl tarif edersin. Tahrik nasıl oluşur? ya da Türkiye’de tahrik nasıl tanımlanıyor? Bir Kürt, bir Türk’ün camını kırsaydı, bir cam kırsaydı buna tahrik derler miydi? Demezler miydi? Onlarca mekanımız yakıldı. Dünya buna şahit oldu, izledi. Bunların hepsi belgelidir. Bunlar hepsi jandarmanın tutanaklarında mevcuttur. Hakimin, savcının dosyalarında bunlar mevcuttur. Tüm bunlara rağmen halen ağır tahrikin olmadığını söylüyorlar. Allah aşkına birileri bana ağır tahrikin tanımını yapsın ya da ne yaparsan ağır tahrik olur anlatsınlar bana.”
‘Kürt milletine karşı silah almış köy koruyucularına sesleniyorum’
“Ben buradan onurlu Kürtlere seslenmek istiyorum” diyen baba Aksu, şunları söyledi: “Binlerce köy koruyucusu var ve bunların içinde benim öz kardeşlerim de var. Benim ailem, kardeşlerim de köy koruyucusuydu. Ben buradan insanlarımıza sesleniyorum. Bakın burada 5 dakika içerisinde bize her şey yaptılar. Bizi bir sürü şey ile itham ettiler. Ben buradan Kürt milletine karşı silah almış köy koruyucularına sesleniyorum. Bugün silah alanlar bunu unutmasınlar, yarın bir şey yaşandığında onlar da aynı benim yaşadıklarım sorunları yaşayacaklar ve benim durumuma düşecekler. Bu yapılanların hepsinin boş olduğunu anladım ben.”
‘Bütün Kürtlerin evlerine, dükkanlarına ve araçlarına zarar verdiler’
“Oğlumun mahkemesindeki dosya saçmalıklarla doludur. Bu çocuğun kabuk çekirdeğini dolduracak kadar bir suçu yoktur. Ama benim oğlum kimsenin çocuğundan farklı değildi. Ben oğlumun derdinde değilim. Bu mahkemede ve dosyada oğlumun bu kadar ceza almasını gerektirecek en ufak bir gerekçe yok” diyen Aksu, “Ben buradan yola çıkıyorum ve benim durumumdaki insanlarımıza sesleniyorum. Beni kendinize örnek alın ve bundan ders çıkarın diyorum. Bu dosyada ve mahkemede gördüklerim şeylerin karşısında ben hiç şaşırmadım, bunun neticesinin böyle olacağını biliyordum. Kimsenin benim durumuma düşmemesi için, beni örnek almalarını istiyorum. Benim ailemde 10 ev, 3 araç yaktılar. Saldırırken Kürt ayrımı yapmadılar. Ağrılı, Muşlu, Diyarbakırlı bütün Kürtlere aynı göz ile baktılar. Bütün Kürtlerin evlerine, dükkanlarına ve araçlarına zarar verdiler. Kaymakam da bunu biliyor, savcı da bunu biliyor ve dünya bunu kendi gözleri ile gördü” diye konuştu.
‘Doğarken suçlu ve sabıkalı doğuyoruz’
“Kan parası diye avukatlarımıza geldiler ve görüştüler. Kişi başına 100 bin TL istediler ve biz de daha kötü sonuçlar çıkmasın diye kan parası verdik onlara” diyen Aksu, “Bunlar tutanaklar ile mevcuttur. Benim söylediklerimin tamamı belgelidir. Ben bir tek belgesiz kelime kullanmıyorum. Bizden istedikleri parayı vermemiz durumundan paradan vazgeçeceklerini söylediler ve biz de bu parayı belgeli bir şekilde verdik onlara. Onlarda savcılığa, mahkemeye ‘biz maddi ve manevi olarak davamızdan vazgeçiyoruz’ diyerek dilekçe verdiler. Bunlar da dosyalarda mevcuttur. Tüm bunlara rağmen oğluma 42 yıl ceza verdiler. Dosyada bulunan hiç bir şeyi esas almadılar. Biz Kürt olduğumuz için davanın bu şekilde sonuçlanması yeterli delildi. Doğarken suçlu ve sabıkalı doğuyoruz. Kürt olmamız sabıkalı olmamız için yeterlidir” dedi.