İnsan haklarına riayet edilmesi, Strasbourg’daki Avrupa Konseyi’nin olarak en önemli konularından birini oluşturuyor. Avrupa’da İnsan Hakları Mahkemesi’nin yanı sıra, Avrupa Konseyi’ne bağlı bir İnsan Hakları Genel Sekreterliği de bulunuyor. Genel Sekreterlik, her yıl 47 üye ülkedeki durum hakkında bir rapor hazırlıyor.
Uluslararası finans krizi şimdi, Avrupa İnsan Hakları Genel Sekreterliği’ni de meşgul eden bir konu. Avrupa Konseyi’nin İnsan Hakları Komiseri Thomas Hammarberg, insan hakları ile banka ve devletlerin tehlikeli çöküşleri arasında ilişki olduğu görüşünde.
Bildunterschrift: Großansicht des Bildes mit der Bildunterschrift: Avrupa Konseyi’nin İnsan Hakları Komiseri Thomas Hammarberg
Hammarberg, “Avrupa devletlerinin bütçesinde artık daha az para mevcut çünkü hükümetler iflas eden bankaları kurtarmak zorunda kaldılar. Dolayısıyla sosyal refah için çok az para kaldı. Bu en çok mültecileri, Romanları ve diğer azınlıkları etkiledi” diyor.
Almanya’nın kararı endişe yarattı
Avrupa’da çoğunluğu Macaristan, Romanya ve Balkanlar’da olmak üzere10 ile 12 milyon arasında Roman yaşıyor. Geçtiğimiz yıllarda yüz binlerce Roman batıya göç etti. Ancak Hammarberg, burada daha iyi yaşam koşulları yerine şiddetli bir tepkiyle karşılaştıklarını söylüyor. Avrupa Konseyi’nin İnsan Hakları Komiseri, özellikle Alman hükümetinin tüm Kosova kökenli Romanların gelecek dört yıl içinde tekrar ülkelerine gönderilmesi kararını anlaşılmaz buluyor.
Hammarberg bunu endişe verici bir sinyal olarak görüyor ve “Burada on binden fazla insandan söz ediyoruz. Defalaraca Kosova’ya gittim. Bu insanların döndüklerinde karşılaşacakları koşulları gördüm. Kosova’nın dönenlere kucak açmayacağı belli. Almanya, İsveç, Avusturya, İsviçre gibi zengin Avrupa ülkeleri, Roman azınlığın akıbetiyle daha fazla ilgilenmeli” diye konuşuyor.
Hammarberg, hırsızlık ve organize suçlar gibi problemleri göz ardı etmediğini belirtiyor. Ancak bunlarla mücadele ederken, belirli bir halk grubunun değil, suç işleyenlerin ve onları kullannanların izlenmesi gerektiğini kaydediyor.
2009’da 280 bin iltica başvurusu yapıldı
İnsan Hakları Komiseri, genel olarak AB’nin göçmen ve mülteci politikasını da eleştiriyor. Özellikle krizden hareketle daha merhametsiz ve daha sert olunduğu görüşünü taşıyan Hammarberg, “Avrupa’da hapsedilenlerin sayısı artıyor. İnsanları ciddi bir neden olmaksızın tutukluyoruz. Onları sırf buraya geldikleri, burada yaşayıp çalışmak istedikleri için hapse atıyoruz. Bu insanlık dışı politikayı iyi bulmak mümkün değil” ifadelerini kullanıyor.
Avrupa İstatistik Kurumu’nun verilerine göre, geçen yıl Avrupa’da 280 bin yabancı iltica başvurusunda bulundu. Her dört kişiden birinin mülteciliği tescil edildi ancak çok azına gerçek mülteci statüsü tanındı.
Avrupa siyasetinde endişe verici gelişmeler
Avrupa siyasi alanda da endişe verici gelişmeler yaşıyor. Avusturya İçişleri Bakanı, iltica başvurusunda bulunanların, kamplarda tutulması talebinde bulunmuştu. Hollanda’da yabancı düşmanlığıyla tanınan aşırı sağcı Geert Wilders’in seçimde başarılı olmasından endişe ediliyor. Fransa içişleri bakanı, valiler tarafından ulaşılması gereken yıllık sınır dışı kotası belirledi.
Hammerberg, bu gelişmeleri, “İşsizlik ve bunun sonucunda ortaya çıkan güvensizlik, yabancı düşmanı bir atmosfer yarattı. Bunun ceremesini Romanlar ve mülteciler çekiyor. İnsan haklarına saygı duyulması ve bazı Avrupa ülkelerinde yaygınlaşan aşırıcı görüşleri savunan güçlere taviz verilmemesi gerektiğine inanıyorum” sözleriyle değerlendirdi.
Kaynak: Deutsche Welle Türkçe